1. Hukuk Dairesi 2017/2066 E. , 2017/2960 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptal tescil davası sonunda davanın kabulüne ilişkin verilen karar davalının temyizi nedeniyle Dairenin 20.11.2012 gün, 2012/6076 Esas, 2012/13428 Karar sayılı ilamı ile bozulması üzerine, verilen direnme kararına ilişkin dava dosyası 02.12.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6763 sayılı Yasa"nın geçici 4/1. maddesi uyarınca temyiz incelemesi yapılmak üzere Daireye gönderilmekle,dosya incelendi,Tetkik Hakimi ..."un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Davacı ve birleştirilen davada davacı, mirasbırakan...’ın 27/08/2007 tarihinde ölümü ile eşi ve kardeşinin mirasçısı kaldığını, mirasbırakanın ölmeden son 8 yılını hastanede geçirdiğini, kullandığı ilaçlar nedeniyle bilinçsizliğinden de faydalanılarak ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile 463 parsel sayılı taşınmazın davalıya temlik edildiğini, mirasbırakanın çekişme konusu taşınmazı davalıya temlik etmesini gerektirir bir durumunun söz konusu olmayıp taşınmazın diğer mirasçılardan mal kaçırma amacıyla devredildiğini, devre dayanak vekaletnamenin okur-yazar olan mirasbırakanın parmak bastırılmak suretiyle düzenlendiğini, vekaletnamenin imza atamayacak durumda iken alındığını ileri sürerek 463 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının miras payları oranında iptali ile adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı; işlem tarihinde mirasbırakanın akıl sağlığının yerinde olduğunu, muvazaanın söz konusu olmadığını, mirasbırakanın hastalığı süresince davacıların ilgilenmeyip, bakımının kendisi tarafından yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Asıl ve birleştirilen davanın kabulüne dair verilen karar Dairece “davacının ehliyetsizlik ve muris muvazaası hukuksal nedenlerine birlikte dayandığı, hukuki ehliyetin kamu düzeni ile ilgili olması nedeniyle mahkemece kendiliğinden gözetilerek öncelikle incelenmesi gerektiği, mahkemece ehliyetsizlik yönünden hüküm kurmaya elverişli ve yeterli bir araştırma yapılmadığı, tarafların delilleri eksiksiz toplanmak suretiyle tahkikat yapıldıktan sonra mirasbırakanın ölünceye kadar bakım sözleşmesinin düzenlendiği 30/07/2007 tarihinde hukuki ehliyeti haiz olup olmadığının kuşkuya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı isteğin değerlendirilmesi gerekirken eksik soruşturma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir ” gerekçesiyle bozulmuş, davacılar bozma kararına karşı direnilmesini, davalının ise bozma kararına uyulmasını istedikleri, ayrıca davacı vekilinin; bozma sonrası ehliyetsizlik nedenine dayanmadıklarını, ancak bu şekilde yorumlanmış ise ehliyetsizlik ile ilgili taleplerinden sarfınazar ettiklerini, davaya muris muvazaası yönüyle devam edilmesini istemişler, birleştirilen davada davacı vekilinin de davanın muris muvazaası nedenine dayalı bir dava olduğunu, hukuki ehliyet hususunda bir taleplerinin olmadığını beyan ettiği görülmüş, mahkemecede ilk kararda direnilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki; bir davanın taraflarının o dava yönünden, mahkemece hangi nedenle haklı veya haksız bulunduklarını anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka uygunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş, kuşkuya yer vermeyecek açıklık taşıyan direnme ya da uyma kararının bulunması zorunludur.
Somut olaya gelince; ehliyetsizlik ve muris muvazaası nedenlerine birlikte dayanılarak pay oranında tapu iptal tescil istemli olarak açılan asıl ve birleştirilen davaların kabulüne ilişkin olarak verilen kararın Dairece, davada dayanılan maddi olaylar bakımından birkaç hukuki nedenin bir arada gösterilmesinde ilke olarak usul ve yasaya aykırı bir durum olmadığı, hukuki ehliyetin kamu düzenine ilişkin olması ve öncelikle incelenmesi gerektiğinden mirasbırakanın ölünceye kadar bakma sözleşmesinin düzenlendiği 30/07/2007 tarihinde hukuki ehliyeti haiz olup olmadığının saptanması, hukuki ehliyeti haiz olmadığının belirlenmesi durumunda ehliyetsizlik hukuksal nedenine dayalı talebin, ehliyetli olduğunun anlaşılması halinde ise muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı isteğin değerlendirilmesi gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiş ise de, bozma sonrası davacı vekilinin ehliyetsizlik nedenine dayanmadıkları,talepleri bu şekilde anlaşılmış ise ehliyetsizlik sebebi ile ilgili taleplerinden sarfınazar ettikleri, davaya muris muvazaası nedeni ile iptal davası olarak devam edilmes, aynı şekilde birleştirilen davada davacı vekilinin de davanın muris muvazaası nedenine dayalı bir dava olduğu,hukuki ehliyet hususunda bir taleplerinin olmadığı yönündeki beyanları karşısında bozma gerekçesinin bir hükmü kalmamıştır.
O halde mahkemece usulünce verilen bir direnme kararından söz etmek olanaksızdır. Zira bozma sonrası verilen karar bir direnme kararı olmayıp yeni bir hüküm niteliğinde bulunduğundan bu husus gözetilerek dairemizce muris muvazaası talebi yönünden yapılan inceleme sonucunda davaya konu 30/07/2007 tarihinde düzenlenen ölünceye kadar bakma sözleşmesinin muvazaalı olduğu saptandığına göre sonuç itibariyle çekişme konusu 463 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile tescile karar verilmesi doğrudur.
Öte yandan; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 119/1-e maddesindeki yasal düzenleme gereğince davacı, dava dilekçesinde davanın dayanağını oluşturan tüm olayları (vakıaları) bildirmekle yükümlüdür. Aynı Kanunun 25. maddesinin buyurucu nitelikteki düzenlenmesine göre “Kanunda öngörülen istisnalar dışında, hâkim, iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya vakıaları kendiliğinden dikkate alamaz ve onları hatırlatabilecek davranışlarda dahi bulunamaz...” hakim açıklanan ayrıcalıklar dışında , davanın sınırlarını çizen bu olaylarla bağlı olup bunlar dışına çıkamaz ve inceleme yapıp karar vermez. Taleple bağlılık ilkesini düzenleyen 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 26. maddesi; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.(2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır." Tasarruf ilkesini düzenleyen 24/1. maddesine göre de “ Hakim, iki taraftan birinin talebi olmaksızın,kendiliğinden bir davayı inceleyemez ve karara bağlayamaz.” şeklindedir.
Ne var ki; eldeki davada davacı olmayan mirasçıları da kapsayacak şekilde çekişme konusu 463 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile veraset ilamında belirtilen payları oranında mirasbırakanın mirasçıları adına tesciline karar verilmesi doğru olmamıştır.
Hâl böyle olunca; yalnızca davacı ve birleştirilen davada davacının miras payları oranında iptal ve tescile karar verilmesi gerekirken talep aşılmak suretiyle ve tasarruf ilkesi de gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir.
Davalı vekilinin temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 29.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.