5. Ceza Dairesi 2015/11049 E. , 2016/5518 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Rüşvet almak ve vermek, suç işlemek amacıyla örgüt kurmak
HÜKÜM : ..."in ..."a rüşvet vermek eyleminden mahkumiyetine, ..., ..., ..., ..."in rüşvet vermek ve almak ile tüm sanıkların suç işlemek amacıyla örgüt kurmak suçundan beraatlerine
Mahalli mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle dosya incelendi;
Dairemizin 08/02/2012 tarih ve 2011/7886 Esas, 2012/325 Karar sayılı ilamıyla Hazine vekilinin rüşvet suçu yönünden 17/02/2006 tarihli katılma talebinin reddedilmesi nedeniyle bozulmasına karar verildiği, bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine ve karar başlığında katılan olarak gösterilmesine rağmen katılma hususunda herhangi bir hüküm tesis edilmediği anlaşılmakla Hazine vekilinin suçtan zarar gören sıfatı ile davaya katılma hakkı bulunması karşısında, 3628 sayılı Yasanın 17 ve 18. maddeleri ile CMK"nın 237/1-2 ve 260/1. maddelerinin verdiği yetkiye dayanılarak katılma talebinin kabulüne, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 09/07/2013 gün ve 2012/5-1339 Esas, 2013/347 sayılı Kararına göre suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve üye olma suçundan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılma ve temyize hakkı bulunmayan Hazine vekilinin temyiz istemlerinin 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 317. maddesi uyarınca REDDİNE, temyiz dilekçelerine göre katılan vekilinin rüşvet almak ve vermek suçundan verilen beraat hükümlerine, sanık ... müdafiin ise rüşvet vermek suçundan kurulan mahkumiyet kararına yönelik temyiz itirazlarıyla sınırlı olarak inceleme yapılmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Sanık ..."in ..., ... ve ..."e üç kez rüşvet vermek, ..., ... ve ..."in de ..."ten rüşvet almak suçlarından verilen beraat hükümlerinin temyiz incelemesinde;
Bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda rüşvet vermek ve almak suçlarının sübuta ermediği anlaşılmakla verilen beraat hükümleri usul ve kanuna uygun olduğundan yerinde görülmeyen katılan Hazine vekilinin temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
Sanık ... hakkında ..."a rüşvet vermek suçundan verilen mahkumiyet hükmünün temyiz incelemesinde ise;
... hakkında rüşvet vermek suçundan açılan kamu davasında mahkumiyetine karar verilmiş ise de... ilçesinde faaliyet gösteren ... Petrol"ün sahibi ..."in ... ilinden getireceği kaçak akaryakıt taşıyan tankerlerin güzergah üzerinde herhangi bir adli ve idari işleme tabi olmadan geçirilmesi için ... Jandarma Komutanlığı emrinde görevli uzman çavuşlar ... ve ... ile ...İl Jandarma Komutanlığı emrinde görevli ... aracılığıyla bağlantı kurarak ... İlçe Jandarma Komutanlığı sorumluluk bölgesindeki ... yol kontrol ve arama noktasında görevli bulunan uzman çavuş ... ile kaçak akaryakıt taşıyan, arama noktasından geçirilecek her bir tanker için 200 TL ödenmesi konusunda rüşvet anlaşması yaptığı, bu anlaşma doğrultusunda 12/06/2005 tarihinde de ..."in yanında ... ve ... olduğu halde ..."a 450 TL para verdiği, tanık..."ın üstlerinin ve Cumhuriyet Savcısının bilgisi dahilinde anlaşmayı kabul edip parayı aldığı, karşılığında birden fazla kez ..."e ait akaryakıt tankerlerinin herhangi bir işleme tabi tutulmadan kontrol ve arama noktasından geçirdiği anlaşılan somut olayda, sanıklar ..., ... ve ..."ın menfaat teminine aracılık etme niteliğindeki eylemleri hakkında zamanaşımı süresi içinde kamu davası açılmadığı, tanık beyanları, olay ve tespit tutanakları, iletişimin dinlenmesine dair kayıtlar, ODTÜ Petrol Araştırma Merkezinin 04/08/2005 tarihli raporu ve tüm dosya kapsamından anlaşılmakla,
6352 sayılı Yasa değişikliği öncesinde rüşveti tanımlayan 252/3. maddesinde "rüşvet, bir kamu görevlisinin, görevinin gereklerine aykırı olarak bir işi yapması veya yapmaması için kişiyle vardığı anlaşma çerçevesinde bir yarar sağlamasıdır" denilerek sadece nitelikli rüşvete yer verildiği, kamu görevlisinin yapması gereken işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlamasının veya kişilerin bu şekildeki iş için kamu görevlisine çıkar temin etmelerinin rüşvet tanımından çıkarıldığı nazara alınarak sanık hakkında tefrik edilen kaçakçılık suçundan açılan kamu davasının da akıbeti araştırılarak kamu görevlisine yapması gereken bir işi yapması ya da yapmaması gereken işi yapmaması için yarar sağlanmasının (05/07/2012 tarihine kadar) rüşvet suçu kapsamında bulunmadığı, bu nedenle suç tarihinde yürürlükte bulunan TCK"nın 257/3. maddesinde düzenlenen görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlama suçu kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilmesi zorunluluğu,
Ayrıca öğretide bir kısım aksine görüşler bulunmakla beraber genel kabul görüp süregelen uygulamada da benimsendiği üzere; menfaat temin eden sanığın isteğini gerçekte yerine getirmek niyetinde olmayan kişinin faili suçüstü yakalatmak amacıyla talebi kabul etmiş görüntüsü verdiği durumlarda, sanığın yakalanması için yapılan anlaşmanın serbest irade ürünü olmaması nedeniyle rüşvet anlaşmasının oluşmadığı, bu nedenle de eylemin teşebbüs aşamasında kalacağı nazara alınarak suç tarihinden sonra 05/07/2012 gün ve 28344 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Yasanın 87. maddesi ile değişik 5237 sayılı TCK"nın 252. maddesinin 4. fıkrası ile "kamu görevlisinin rüşvet talebinde bulunması ve fakat bunun kişi tarafından kabul edilmemesi ya da kişinin kamu görevlisine menfaat temini konusunda teklif veya vaatte bulunması ve fakat bunun kamu görevlisi tarafından kabul edilmemesi hâllerinde fail hakkında, birinci ve ikinci fıkra hükümlerine göre verilecek ceza yarı oranında indirilir." şeklinde düzenleme yapılmış olması da gözetilerek sanığın eyleminin rüşvet vermeye teşebbüs etmek olarak mı yoksa görevinin gereklerine uygun davranmak için çıkar sağlamaya teşebbüs olarak mı vasıflandırılacağı yukarıda açıklanan hususlar ışığında değerlendirilip belirlenen suç vasfına göre yasa değişiklikleri de gözetilip lehe yasanın uygulanması yerine eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
Rüşvet teklifine konu paranın TCK"nın 55. maddesine göre müsaderesine karar verilmesi gerekirken bu konuda herhangi bir hüküm tesis edilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca BOZULMASINA, 27/05/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.