3. Hukuk Dairesi 2017/1007 E. , 2018/10929 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; 19/08/2014 günü elektrik tellerinin birbiriyle temas etmesi nedeniyle köyde bulunan evinde yangın çıktığını, davacı ve ailesinin yangın meydana geldiğinde köy dışında olduğunu, çıkan yangına jandarma ve itfaiye ekiplerince müdahalede bulunulduğunu, yangın sonucunda tutulan raporda 40 ton saman, 1 adet klima, 40 torba buğday, 2 odalı ahır, mutfak malzemeleri, 1 adet televizyon, 1 adet çadır, 10 ton arpa, tandır ve çatısının yandığının tespit edildiğini, ayrıca Kulp Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/10 D.İş.sayılı dosyası üzerinden delil tespiti de yaptırıldığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL zarar bedelinin 19/08/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ve 1.896,00 TL tespit masrafları ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 28.04.2016 tarihinde talebini 24.785,01 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili; yokluğundaki delil tespitinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, yangın çıkış nedeninin belli olmadığını, yangından doğrudan davalının sorumlu tutulmasının hakkaniyete uygun olmadığını, illiyet bağının oluşmadığını, olay öncesinde davalıya yapılmış herhangi bir arıza ihbarı bulunmadığını, nedensellik bağının bulunduğunun tespiti halinde kaçınılmazlık ilkesinin değerlendirilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulüne, 10/03/2016 havale tarihli ziraat bilirkişi tarafından hesaplanan 14.260,00 TL ile 26/11/2014 tarihli inşaat bilirkişi tarafından hesaplanan 8.629,01 TL olmak üzere toplam 22.889,01 TL"nin maddi tazminatın haksız filin meydana geldiği tarih olan 19/08/2014 tarihinden itibaren davalı şirketten alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-)Mahkemece delil tespiti dosyasında yer alan inşaat mühendisi ve ziraat mühendisi bilirkişi raporlarına dayanılarak, yeniden bilirkişi incelemesi yapılmaksızın, yalnızca delil tespiti dosyasında rapor sunan ziraat mühendisi bilirkişiden bedele yönelik ek rapor alınarak karar verildiği, delil tespit dosyasında yer alan bilirkişi raporlarının ise davalıya tebliğ edilmediği anlaşılmaktadır.
6100 sayılı HMK.nun 400.maddesi gereğince, "Taraflardan her biri, görülmekte olan bir davada henüz inceleme sırası gelmemiş yahut ileride açacağı davada ileri süreceği bir vakıanın tespiti amacıyla keşif yapılması, bilirkişi incelemesi yaptırılması ya da tanık ifadelerinin alınması gibi işlemlerin yapılmasını talep edebilir."
Aynı Kanunun 403.maddesinde ise; "Talep sahibinin haklarının korunması bakımından zorunluluk bulunan hâllerde, karşı tarafa tebligat yapılmaksızın da delil tespiti yapılabilir. Tespitin yapılmasından sonra, tespit dilekçesi, tespit kararı, tespit tutanağı ve varsa bilirkişi raporunun bir örneği mahkemece kendiliğinden diğer tarafa tebliğ olunur. Karşı taraf tebliğden itibaren bir hafta içinde delil tespiti kararına itiraz edebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Delil tespitinin konusunu maddi vakıalar oluşturur ve bilirkişi raporunda belirtilen zarar miktarı davacı lehine kazanılmış hak doğurmaz. Yani delil tespiti kesin delil niteliğinde değildir.
Bu durumda, mahkemece; gerçek zarar miktarının tespiti için delil tespiti dosyasında rapor hazırlayan bilirkişilerden farklı, konusunda uzman bilirkişilerden somut verilere dayalı, gerekçeli, taraf ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınması, hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yeterli inceleme yapılmadan, davalıya tebliğ edilmeyen delil tespiti raporları doğrultusunda hüküm kurulması doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 01/11/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.