Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olmakla okundu ve gereği görüşülüp düşünüldü :
Borçlunun icra mahkemesine başvurusu, meskeniyet şikayeti niteliğindedir. Mahkemece, borçlunun, 23.10.2010 tarihinde hacizden haberdar olduğu ve 7 günlük şikayet süresinde başvurulmadığı gerekçesiyle istemin reddine karar verilmiştir.
Meskeniyet iddiası bir şikayet olup, öğrenme tarihinden itibarin yasal 7 günlük süre içerisinde yapılması gerekir.
Somut olayda; borçlu her ne kadar şikayet dilekçesinde kıymet takdirinin tarafına 23.10.2010 tarihinde tebliğ edildiğini, bu nedenle fiili haczi 23.10.2010 tarihinde öğrendiğini beyan etmiş ise de, icra dosyasındaki kıymet takdirine ilişkin tebligat parçası incelendiğinde borçluya 23.11.2010 tarihinde kıymet takdiri raporunun tebliğ edildiği görülmektedir. Borçlunun temyizinde şikayet dilekçesinde tebliğ tarihini 23.11.2010 yazacak yerde zuhulen (daktilo hatası) olarak 23.10.2010 yazdığına dair beyanı kendisinin hacizden haberdar olduğuna dair kıymet takdiri tebliğinden başka dosyada herhangi bir delilin yer almaması karşısında kabul edilmelidir. Bu durumda öğrenme tarihi 23.11.2010 olup, 25.11.2010 tarihinde harçlandırılan başvuru yasal 7 günlük sürededir. Mahkemece, işin esası hakkında bir karar vermek gerekirken, istemin süre yönünden reddi isabetsizdir.
SONUÇ  : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), 31/10/2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.