19. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/3298 Karar No: 2019/376 Karar Tarihi: 22.01.2019
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2018/3298 Esas 2019/376 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı, borcunu ödeyemeyen davacının kefil olduğu bir krediye karşılık boş bir senet imzaladığını ancak davalının senedi gerçeğe aykırı şekilde doldurduğunu ve böylece asılsız bir icra takibinin başlatıldığını iddia ederek takibin iptalini talep etmiştir. Mahkeme, takibe dayanak kıymetli evrakın kefalet ilişkisine dayalı olarak verildiğini ve davalının davacı adına kefil sıfatının bulunduğunu kabul etmiş ancak senedin bono vasfında olmadığından dolayı geçerli bir icra takibi bulunmadığına karar vermiştir. Karar, daha detaylı ve açıklayıcı şekilde Kanunun 676. maddesi uyarınca verilmiştir.
19. Hukuk Dairesi 2018/3298 E. , 2019/376 K.
"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı, Ziraat Bankası"ndan aldığı bir krediden dolayı borcunu zamanında ödeyemediğinden, ilgili banka vekili tarafından kendisi ve bu krediye kefil olan davalı hakkında icra takibi başlatıldığını, ileri tarihlerde başına bir iş gelirse kefilinin zor durumda kalmaması için davalıya kefilliğinin teminatı olarak boş bir senedi imzalayarak verdiğini, davalının kendisinin iyiniyetini suistimal ederek senedi gerçeğe aykırı şekilde doldurarak .... İcra Müdürlüğü’nün 2014/160 esas sayılı dosyası ile hakkında takip başlattığını, söz konusu icra takibinin asılsız olduğunu ileri sürerek takibe konu senetten dolayı borçlu olmadığının tespitine ve takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, davaya konu bononun davalının kefilliği karşılığında hamil ve tutar belirtilmeksizin ileride davalı tarafından doldurulmak üzere davacı tarafından verildiğini, davalının bu anlaşmaya uygun olarak bonoyu doldurup takibe koyduğunu, aksi iddianın davacı tarafından yazılı delille ispatı gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, dinlenen davacı tanıkları ve davalı vekilinin beyanları neticesinde takibe dayanak kıymetli evrakın davacı ve davalı arasındaki kefalet ilişkisine dayalı olarak verildiğinin anlaşıldığı, hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre de davalının davacı adına kefil sıfatının bulunduğu Suşehri İcra Dairesinin 2013/86 esas sayılı takip dosyasının davalı tarafından davacı adına yapılan ödemelerin tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu senette keşide yeri bulunmadığı, Suşehri Devlet Hastanesi yazısından da hastanenin isminin anlaşılması gerektiğinden söz konusu senedin bono vasfında bulunmadığı, bu nedenle kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi yapılamayacağı, dolayısıyla geçerli bir icra takibi bulunmadığından mahkemece bu husus değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 22/01/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.