11. Ceza Dairesi 2017/13092 E. , 2017/9037 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 21/1. maddesine göre yapılacak tebligatın geçerlilik koşulları Tebligat Kanunu"nun Uygulanmasına Dair Yönetmelik"in 30. maddesinde gösterilmiş olup, anılan maddeye göre "adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması" gerekmekte olup; sanığa gönderilen ve 14.06.2014 tarihinde anılan Kanun"un 21. maddesine göre düzenlenen tebligat parçasında, sanığın adreste bulunmama sebebinin gösterilmediği gibi, tebligat parçasının üstünde “...Muhatap taşınmış olup, açık adresi bilinmiyor” şerhi de mevcut olduğu gözetildiğinde, anılan Kanun"un 21 ve Yönetmeliğin 30. maddelerine uygun bir tebligat bulunmadığı anlaşılmakla; tebliğnamedeki temyiz isteminin reddine dair görüşe iştirak edilmeyerek, sanığın 04.09.2014 tarihli temyiz isteminin süresinde olduğunun kabulü ile yapılan incelemede;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre sanığın yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini mahkemeye ait olduğundan, suça konu bono aslı incelenerek özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, unsurlarının tam olup olmadığının, aldatma kabiliyetinin ne şekilde oluştuğunun karar yerinde tartışılması ve belge aslının denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konulması gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile mahkumiyet hükümleri kurulması,
2-Dolandırıcılık suçu yönünden; 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK"nın “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca, suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerindeki ifadelerin kararda tekrar edilmesi ile bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe olmadığı gözetilmeksizin, yasal ve yeterli olmayan gerekçe ile alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini,
3-Sahtecilik suçu yönünden kabule, dolandırıcılık suçu yönünden oluşa göre;
TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.12.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.