11. Ceza Dairesi 2017/5768 E. , 2017/9034 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
A) Resmi belgede sahtecilik suçu yönünden;
1-Sanığın, Aksaray ilinde inşaat malzemeleri satan katılandan, soyadını ..." olarak tanıtarak alışveriş yaptığı, karşılığında ise üç adet bonoyu imzalayarak katılana verdiği, bonoların borçlu hanesine "..." ismini yazdığı, vadesi geldiği halde bonoların ödenmemesi üzerine, bonoların katılan tarafından icra takibine konu edildiği, icra dairesi tarafından 06.04.2007 tarihinde sanığın ikametine gidilerek haciz tutanağı tanzim edildiği ve sanığın haciz tutanağına, kendisini “..." olarak tanıtarak imza attığı, fakat yapılan araştırmada, sanığın gerçek isminin “..." olduğunun anlaşıldığı, böylece sanığın resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işlediğinin iddia ve kabul olunduğu olayda; sanığın 26.11.2013 tarihinde alınan savunmasında, bonoları kendisinin imzaladığını ancak katılana kendisini “...” olarak tanıtmadığını, gayri resmi birliktelik yaşadığı ve aynı zamanda çocuğunun annesi olan ..’nın soy isminin de “...” olmasından dolayı katılan tarafından bu şekilde değerlendirilmiş olabileceğini, bonolardaki “...” şeklindeki yazının kendisine ait olmadığını beyan etmesi karşısında, gerçeğin kuşkuya yer vermeyecek biçimde belirlenmesi bakımından; öncelikle belgede sahtecilik suçlarında aldatma yeteneğinin bulunup bulunmadığının takdir ve tayini mahkemeye ait olduğundan, suça konu bono asılları incelenmek suretiyle özelliklerinin duruşma tutanağına yazılması, unsurlarının tam olup olmadığının, aldatma kabiliyetinin ne şekilde oluştuğunun karar yerinde tartışılması ve belgelerin denetime olanak verecek şekilde dosya içerisine konulması, bonoların ön yüzündeki yazı ve rakamların sanığa ait olup olmadığı yönünde bilirkişi incelemesi yaptırılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden eksik araştırma sonucu yazılı şekilde hükümler kurulması,
2-Kabule göre de; sanığın 10.04.2006 ve 15.07.2006 tanzim tarihli üç adet bonoyu imzalayarak katılana verdikten sonra, 06.04.2007 tarihli haciz tutanağına kendisini “..." olarak tanıtarak imza atmasından ibaret eylemlerinin bir bütün halinde zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik suçunu oluşturduğu, suça konu üç adet bononun farklı tarihlerde katılana verildiğine dair dosya kapsamında herhangi bir tespit olmamasına karşın, bonolar ile birlikte haciz tutanağı da dikkate alınmak suretiyle zincirleme suç hükümleri uygulanması gerekirken, “senet sayısı” dikkate alınarak hatalı gerekçeyle TCK’nın 43. maddesi uyarınca cezanın artırılması,
B)Dolandırıcılık suçu yönünden;
5237 sayılı TCK"nın 61. maddesi uyarınca hakim somut olayda; suçun işleniş biçimini, suçun işlenmesinde kullanılan araçları, suçun işlendiği zaman ve yeri, suçun konusunun önem ve değerini, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığını, failin kast veya taksire dayalı kusurunun ağırlığını ve failin güttüğü amaç ve saiki göz önünde bulundurarak, işlenen suçun kanunî tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında temel cezayı belirler. 5237 sayılı TCK"nın “Adalet ve kanun önünde eşitlik ilkesi” başlıklı 3/1. maddesi uyarınca, suç işleyen kişi hakkında işlenen fiilin ağırlığıyla orantılı ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunur. Bu itibarla; kanunda öngörülen alt ve üst sınır arasında temel cezayı belirlemek hâkimin takdir ve değerlendirme yetkisi içindedir. Ancak, Anayasanın 141, 5271 sayılı CMK"nın 34, 230 ve 289. maddeleri uyarınca hükümde bu takdirin denetime olanak sağlayacak biçimde, hak ve nesafet kurallarına uygun, dosya içeriği ile uyumlu yasal ve yeterli gerekçesinin gösterilmesi zorunludur. Yasa metinlerindeki ifadelerin kararda tekrar edilmesi ile bu metinlerdeki genel nitelikli ölçütler somut olaya ve failine özgülenmediği müddetçe yeterli bir gerekçe olmadığı gözetilmeksizin, yasal ve yeterli olmayan gerekçelerle alt sınırdan uzaklaşılarak ceza tayini,
C) Her iki suç yönünden;
TCK’nın 53. maddesine ilişkin uygulamanın Anayasa Mahkemesi"nin 08.10.2015 tarih ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükümlerin bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Yasanın
8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 18.12.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.