16. Hukuk Dairesi 2017/3334 E. , 2017/7109 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kullanım kadastrosu sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 218 ada 3 parsel sayılı 797,67 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve ..."in fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak Hazine adına tespit ve hükmen tescil edilmiştir. 17.05.2016 tarihinde .... Tapu Müdürlüğü tarafından taşınmazın 347,31 metrekare kısmı, daha önce kadastrosu yapılan .... Mahallesi"nin 408 ada 1806 ve 1735 parsel sayılı taşınmazları ile mükerrerlik arz ettiği belirtilerek 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 22/1. maddesi gereğince ifraz edilerek bu kısım tapudan terkin edilmiş, geriye kalan kısımlar ise 218 ada 4 ve 5 parsel numarası ile 236,51 ve 213,85 metrekare yüzölçümlü olarak Hazine uhdesinde bırakılmıştır. Davacı ..., dava konusu 218 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğunu ileri sürerek dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın, davalının kabul beyanı nedeniyle kabulüne, çekişmeli 218 ada 3 parsel sayılı taşınmazın zilyedinin davacı ... olduğunun tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, taşınmazda lehine kullanıcı şerhi verilen gerçek kişi davalının davayı kabul beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm için yeterli bulunmamaktadır. Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerlerin 5831 sayılı Yasa ile 3402 sayılı Yasa"ya eklenen Ek-4. maddesi gereğince yapılan kadastro tespiti sırasında, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle Hazine adına tescil edileceği düzenlenmiştir. Taşınmazın mülkiyeti Hazineye ait olduğuna göre, ileri sürülen zilyetlik iddiasının Hazineye karşı da kanıtlanması gerekir. Ne var ki, mahkemece, taşınmaz üzerinde kimin zilyet olduğunun tespiti için keşif yapılmamış, çekişmeli taşınmaz üzerindeki kullanım durumu yöntemince araştırılmamış, gerçek kişi davalının kabul beyanı ile yetinilerek karar verilmiştir. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz. Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için, mahallinde yerel bilirkişiler, yöntemince belirlenecek taraf tanıkları ve teknik bilirkişilerin katılımı ile keşif yapılmalı, keşif sırasında 3402 sayılı Yasa"ya 5831 sayılı Yasa ile eklenen Ek-4. maddesi uyarınca yerel bilirkişi ve tanıklardan çekişmeli taşınmazın fiilen ve ne kadar süreyle kim veya kimler tarafından kullanıldığı etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, gerektiğinde bilirkişi ve tanık beyanları arasındaki çelişkiler yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli, teknik bilirkişilerden tarafların kullanım durumunu gösterir denetime elverişli rapor alınmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi, çekişmeli taşınmazın bir kısım bölümlerinin karar tarihinden önce Tapu Müdürlüğü tarafından mükerrer kadastro nedeniyle ifraz edilerek bu kısımların tapudan terkin edildiği, taşınmazın ifraz sonrası kalan kısımlarının ise 218 ada 4 ve 5 parsel numarası verilerek tapuya tescil edildiği göz önünde bulundurularak karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek infazı kabil olmayacak şekilde hüküm kurulması dahi isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 26.10.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.