23. Hukuk Dairesi 2013/7673 E. , 2014/2353 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Karşıyaka 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/06/2013
NUMARASI : 2011/127-2013/287
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hüküm süresi içinde davalı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmiştir. 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nın 438/I. maddesindeki parasal sınır, 5236 sayılı Kanun"un 19. maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2013 yılı için 18.560,00 TL’dir.
Temyize konu 13.06.2013 tarihli kararda kabul edilen miktarın 10.000,00 TL olması nedeniyle, duruşma isteğinin miktar yönünden reddiyle incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten ve temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-KARAR-
Davacı vekili, müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici arasında 29.08.2007 tarihli arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmeye göre müvekkiline 1. kat minimum brüt 110 m² büyüklüğünde yapılacak 2 numaralı bağımsız bölümün verileceğini, fakat bitişik daire yapılırken kendisine ait daire alanının daraltıldığını, bu değişimle ilgili müvekkilinin onayının olmadığını, sözleşme eki krokide de bu değişikliğin bulunmadığını, sözleşmenin 4. maddesinde oturtma çatı yapılacağı ifade edilmesine rağmen teras çatı yapıldığını, temel izolasyonun tekniğine uygun yapılmadığından binaya su girdiğini ileri sürerek, ayıplı, eksik ve kusurlu imalatların sözleşmeye uygun hale getirilmesi ile bu işlemlerin yapılması için gerekli tüm masraflar için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak şartı ile 10.000,00 TL tazminatın tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen 10.11.2011 tarihli bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında düzenlenen sözleşmedeki bazı maddeler ile ruhsata esas tasdikli proje ve yerinde yapılan imalat arasında fark bulunduğu, bu farklarla ilgili yazılı anlaşma bulunmadığı, davacıya verilen dairenin taahhüt edilen minimum miktardan 3,5 m² az olduğu, yapılan imalatlar neticesinde özellikle salon kısmının mimari açıdan oldukça kusurlu ve kullanılmaz olduğu, dairede 30.000,00 TL değer kaybının bulunduğu, davacıya verilen 1.kat 2 nolu dairenin sözleşme eki krokiye ve simetrik üst bağımsız bölümlere uygun hale getirilmesi için 10.000,00 TL masraf yapılması gerektiği, davacının dairesindeki seramiklerin, yüklenici firmanın kendi dairelerine yaptığı seramiklerden daha düşük kalitede olmakla nefaset bedelinin 1.500,00 TL, bodrum kat eksik izolasyon imalat bedelinin 10.000,00 TL olduğu ve bağımsız bölüm başına 455,00 TL isabet ettiği, çatının oturtma çatı yapılması için gereken 25.000,00 TL"nin bağımsız bölüm başına düşen bedelinin 1.137,00 TL, proje tadilatı tasdik bedelinin 1.500,00 TL, 2 no"lu daireye ait kusurlu imalat bedelinin ise 14.592,00 TL olduğu, bu haliyle dairenin 30.000,00 TL değer kaybedeceği gerekçesiyle, davanın kabulü ile 2 ve 3 no"lu bağımsız bölümler arasındaki sözleşmeye aykırılığın bilirkişi rapor ekindeki krokide belirtilen şekilde giderilmesine, inşaatın sözleşmeye uygun hale getirilmesine, proje tadilatı dahil tüm işlemlerin yapılmasına, masraflar için fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL"nin davalıdan ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada bulunan sözleşme ve vekaletname örneğine göre davalının "Muhammet" olan isminin "Muhammer" olarak yazılması HMK"nın 297/1-b hükmüne aykırı ise de; bu maddi hata, HMK"nın 304/1. maddesi uyarınca tarafların talebi üzerine veya mahkemece re"sen mahallinde her zaman düzeltilebileceğinden bozma nedeni yapılmamıştır.
Diğer yandan, Yargıtay 11. H.D."nin 02.10.1997 gün ve 3788 E., 6483 K; 23.11.2000 gün ve 7946 E., 9237 K; 15.2.2001 gün ve 2000/10078 E., 2001/1244 K. sayılı ilamlarında da açıklandığı üzere,hukuki ilişkinin varlığı,husumet gibi bazı hususlar bakımından kısmi davada verilen hüküm sonradan açılan ek dava için kesin hüküm oluşturulabilirse de, kısmi davada zararın bir kısmı dava edildiği için tüm zarar değil ,sadece dava edilen tutar kesinleşir.
Ancak, kısmi davada mahkeme itirazları dikkate alıp gerçek zararı saptamış,Yargıtay, hükmün temyizi üzerine kısmi davada alınan raporu irdelemiş ve benimsemiş ise, bu durumda kısmi davadaki raporun ek davada tarafları ve hakimi bağlıyacağı benimsenebilir. (YHGK"nın 23.02.2000 tarih ve 1195-135 sayılı ilamı)
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle aynen ifa dışında kalan ve bilirkişi tarafından tespit edilen eksik ve ayıplı imalat bedellerinin tamamı işbu hüküm ile kesinleşmiş olmayıp, işbu dava konusu talep miktarı kadar belirleme yapıldığının ve geriye kalan kısma ilişkin iddia, savunma ve rapora itirazların açılacak bir ek davada tartışılıp değerlendirilmesinin mümkün, gerekli ve tabii bulunmasına ve ileri sürülen temyiz nedenlerine göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.