11. Ceza Dairesi 2017/16385 E. , 2017/9020 K.
"İçtihat Metni"Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün 15.11.2017 tarih ve 2017/7338 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 22.11.2017 tarih ve KYB-2017/65421 sayılı ihbarnamesi ile;
Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçundan sanık ..."nin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 206/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Merzifon Sulh Ceza Mahkemesinin 15/05/2013 tarihli ve 2013/75 esas, 2013/324 sayılı kararını müteakip, sanığın deneme süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi nedeniyle hükmün açıklanarak, anılan Kanun’un 206/1, 62/1 ve 52/2. maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Merzifon Asliye Ceza Mahkemesinin 06/06/2017 tarihli ve 2017/151 esas, 2017/395 sayılı kararının "Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 14/06/2016 tarihli ve 2015/2401 esas, 2016/5531 karar sayılı ilamında ""....Resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan” suçunun oluşması için kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır..." şeklinde belirtildiği üzere, somut olayda sanığın kazaya karışmayan motosikletin plakasını vererek işlem yapılmasını sağlaması karşısında, kolluğun yaptığı basit bir araştırma neticesinde olayın aslının tespit edildiği, böylece yüklenen suçun unsurlarının oluşmadığının gözetilmemesinde isabet görülmediğinden” bahisle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca, bozulması istenilmiş olmakla,
Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Resmi belgenin düzenlenmesi sırasında yalan beyan suçunun oluşması için, kişinin açıklamaları üzerine yetkili bir kamu görevlisi tarafından resmi bir belgenin düzenlenmesi ve düzenlenen resmi belgenin, beyanın doğruluğunu ispat edici bir güce sahip olması gerekir. Yalan beyanın tek başına kanıtlama gücünün bulunmadığı, bu beyana rağmen görevlinin, beyan edilen hususların doğruluğunu araştırıp da belgeyi sonra düzenlemesinin gerekli olduğu takdirde, belgeye dayanak oluşturan bilgi yalan beyan olmayıp görevlinin araştırması sonucu ulaştığı bilgi olduğundan yine beyan olunan bilgiler, ilgili memur ya da makamın başkaca araştırma yapmasını, belge incelemesini gerektirirse veya yalan beyan üzerine memurun kandırılamaması neticesinde doğru şekilde belge oluşturulması durumunda anılan suçun oluşmayacağı açıktır.
İncelenen dosya içeriğine göre; somut olayda, sanık ..."nin olay günü ... plaka sayılı motosiklet ile kaza yaptığı, sanığa ait motosikletin tescilsiz olması nedeniyle kaza sonrası kolluk görevlilerine kardeşi ..."ye ait kazaya karışmayan ... plaka sayılı motosiklete ilişkin evrakları sunduğu ve ilgili işlemler bu plaka sayılı motosiklet üzerinden yapılarak trafik kazası tespit tutanağının da bu plaka ile düzenlendiği, ancak daha sonra sanığın kaza yaptığı motosikletin... plaka sayılı motosiklet olmadığının tespit edilmesi karşısında, sanığın beyanı ile trafik kazası tespit tutanağı düzenlendiği ve gerçeğin kolluk görevlerince kazalı bir motosikletin yolda görülmesi üzerine tesadüfen ortaya çıkartıldığı hususu da göz önüne alındığında, sanığın eyleminin TCK"nın 206. maddesinde düzenlenen resmi belgenin düzenlenmesinde yalan beyan suçunu oluşturduğu ve hakkında mahkumiyet hükmü kurulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmakla; Merzifon Asliye Ceza Mahkemesi’nin 06.06.2017 tarih ve 2017/151 Esas, 2017/395 Karar sayılı ilamına yönelik kanun yararına bozma istemine atfen düzenlenen ihbarnamedeki istem yerinde görülmediğinden REDDİNE, mahalline gönderilmek üzere dosyanın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına İADESİNE, 18.12.2017 tarihinde oybirliği ile karar verildi.