Ceza Genel Kurulu 2015/702 E. , 2016/282 K.
"İçtihat Metni"Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
Mahkemesi :Asliye Ceza
Kasten yaralama suçundan sanıklar ... ve ...’nun beraatlerine ilişkin, Edremit 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen hükmün Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 03.11.2014 gün ve 14606-35182 sayı ile;
“Müştekinin aşamalarda değişmeyen beyanları ve beyanlarıyla uyumlu doktor raporu dikkate alınarak sanık ve suça sürüklenen çocuğun üzerlerine atılı kasten yaralama suçundan mahkûmiyetleri yerine yazılı şekilde beraatlerine karar verilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Yerel mahkeme ise 19.03.2015 gün ve 1109-368 sayı ile;
“Müşteki ..."in aralarında önceye dayalı husumet olduğu anlaşılan sanık ... ve oğlu SSÇ Soner"in kendisine vurdukları ve bu şekilde yaralandığı yönündeki beyanıyla ilgili Edremit Devlet Hastanesinin 18.05.2011 tarihli genel muayene raporunda vasıf ve niteliği tam belli olmayan ancak diyagrama göre şikayetçinin başında muhtelif ekimoz izleri bulunduğu tespitinin dışında başkaca bir tıbbi bulgunun rapor edilmediği, yine müştekinin kollukta ve huzurdaki beyanına göre kafasını tutarak duvara vurma, sopa ile vurma, yumrukla vurma ve aldığı darbelerden dolayı yerden kalkamama ve emekleyerek uzaklaşma olguları ve iddiası birlikte değerlendirildiğinde anlatımının tıbbi bulgu ile uyumlu bulunmadığı ve ayrıca söz konusu eyleme tanık olarak kimsenin bulunmadığı, taraflar arasında husumet bulunduğundan müştekinin beyanının tek başına mahkumiyete esas alınmamış, doğrulanmaya muhtaç bulunmuştur. Başında meydana gelen ekimozun kim tarafından ve ne şekilde gerçekleştirildiği yönünde dosya kapsamında somut bir delil bulunmadığı gibi bu yaralanmanın sanık ve SSÇ tarafından gerçekleştirildiği yönünde somut bir delile de ulaşılamamıştır” gerekçesiyle önceki hükmünde direnmiştir.
Bu hükmün de Cumhuriyet savcısı tarafından da temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığının 25.06.2015 gün ve 223061 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanıkların üzerlerine atılı müşteki ...’e yönelik kasten yaralama suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, aleyhe olan bozma kararına karşı sanıkların beyanı alınmadan direnme hükmü verilip verilemeyeceği hususunun öncelikle ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir
İncelenen dosya kapsamından;
Yerel mahkemece, aleyhe bozmadan sonra yapılan yargılamada, duruşma gün ve saatini bildirir davetiyenin sanıklara tebliğ edildiği ancak duruşmaya katılmadıkları, duruşmada hazır bulundurulmaları sağlanarak sanıklardan aleyhine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan sanık ...’in müdafisinin dinlenilmesi ile yetinilip sanık ...’in ise hiç dinlenilmeden önceki hükümde direnilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması halinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunlu olup müdafiin dinlenilmesi ile de yetinilemez. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nun 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
Bu zorunluluk beraat hükmünde direnilmesi halinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup yerel mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/3. maddesi uyarınca ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmünde direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı sanığın vazgeçilmez ve en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK"nun 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönünde bulunmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin olarak yapılan değerlendirmede;
Yerel mahkeme hükmünün Özel Daire tarafından aleyhine bozulması nedeniyle bozmaya karşı sanıkların beyanının alınması gerektiği gözetilmeden, sanık ...’in müdafisinin dinlenilmesi ile yetinilip sanık ...’in ise hiç dinlenilmeden yokluklarında yargılamaya devam olunarak direnme kararı verilmesi 1412 sayılı CMUK"nun 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 326/2. maddesine aykırıdır.
Bu itibarla, yerel mahkeme direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanıkların beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
1- Edremit 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 19.03.2015 gün ve 1109-368 sayılı direnme hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanıkların beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
2- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 31.05.2016 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.