22. Hukuk Dairesi 2015/35176 E. , 2018/19043 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti
Davacı, 01.01.1983 tarihinde davalı işverene ait işyerinde çalışmaya başladığını, iş sözleşmesini 31.12.2003 tarihinde 5004 sayılı Kanundan yararlanmak üzere emeklilik sebebiyle sona erdirdiğini, ancak işverence bu tarih itibariyle kıdem tazminatı formu düzenlenmesine rağmen Kanun gereği yüzde yirmi fazlası ile ödenmesi gereken kıdem tazminatı alacağının ödenmediğini ileri sürerek söz konusu alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, davacının veznedar olarak görev yaptığı dönemde Kuruma yapılan şikayetler üzerine müfettiş incelemesi yapıldığını, yapılan inceleme sonucunda davacının hatalı ve yanlış tahakkuk işlemleri ile abone borçlarına ve ... kullanma endeksine ilişkin kayıtlarda oynama yaparak haksız bir şekilde kazanç temin ettiğinin tespit edildiğini, böylece davacının iş sözleşmesinin Kurum Disiplin Kurulunun 05.05.2004 tarihli kararı ile Disiplin Ceza Cetvelinin 46 ve İş Kanunu"nun 25/2-e bendi gereğince tazminatsız olarak feshine karar verildiğini, davacının Kurumu zarara uğrattığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Karar, yasal süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık davacının kıdem tazminatı ile 5004 sayılı Kanun gereğince kıdem tazminatının yüzde yirmi fazlası tutarındaki alacağa hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı hak sahibine karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren bozucu yenilik doğuran bir haktır. Bu hakkın kullanılması ile sözleşmesi sona erer, sona ermenin hüküm ve sonuçları oluşur.
Somut olayda, davacı işçi 22/11/2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2003 mali yılı Bütçe Kanunu ile Bağlı Cetvellerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 5004 sayılı Kanunun 10. maddesine göre Özelleştirme Kanununa tabi sermayesinin yarıdan fazlası kamuya ait kuruluşlarda ve 233 sayılı KİT lerde çalışan İş Kanununa tabi işçilerden kendi isteği ile işten ayrılanlara İş Kanuna göre hesaplanacak kıdem tazminatının %20 fazlası ile ödeneceğinin düzenlendiğini, bu düzenlemeden yararlanmak üzere 04.12.2003 tarihli dilekçesi ile emeklilik sebebiyle iş sözleşmesini sona erdirdiğini ileri sürmüştür. Gerçekten de dosya kapsamında bulunan ve davalı işverence sunulan kıdem tazminatı formuna göre davacının 31.489.000.000 TL tahakkuk eden kıdem tazminatının bulunduğu, yine Müessese Müdürünün Olur’unu taşıyan 30.12.2003 tarihli yazıda davacıya ait kıdem tazminatı ödeme formunun ekte sunulduğu ve diğer haklarla birlikte kıdem tazminatının ödenmesi gerektiğinin ifade edildiği anlaşılmaktadır. Böylece davacı, iş sözleşmesini emeklilik sebebiyle feshettiğine yönelik iradesini ortaya koymuş ve feshe bağlı alacaklarını talep etmiştir. Mahkemece davacı hakkında açılan ceza davasının sonucunda zimmet suçu sebebiyle mahkumiyet kararı verildiği ve bu kararın kesinleştiği gerekçesiyle “davacının kıdem tazminatı alacağına hak kazanmadığı” sonucuna varılmış ise de, bu sonuç dosya kapsamı ile örtüşmemektedir. Davacı 04.12.2003 tarihi itibariyle iş sözleşmesini emeklilik sebebiyle feshe yönelik fesih iradesini ortaya koymuş olup bu tarih itibariyle iş sözleşmesi emeklilik sebebiyle sona ermiştir. Fesihten sonraki bir tarihte yapılan müfettiş soruşturması sonucuna göre iş sözleşmesinin işverence feshedilmesinin sonuca etkisi bulunmamaktadır. Bu bakımdan davacının fesih iradesini ortaya koyduğu tarih itibariyle gerek emeklilik şartlarının gerekse 5004 sayılı Kanundan yararlanma şartlarının bulunup bulunmadığı değerlendirilerek, kıdem tazminatı ve fazlasına ilişkin talepleri ile ilgili sonuca gidilmelidir. Mahkemece bu yön gözetilmeksizin, hatalı hukuki değerlendirme ile davacının kıdem tazminatına hak kazanmadığı yönünde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 18.09.2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.