3. Hukuk Dairesi 2018/6379 E. , 2018/10840 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki alacak davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın davalılardan ... yönünden reddine, diğer davalılar hakkında kısmen kabule yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraflarca temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı; davalıların 01/03/2013 tarihi itibariyle 3.772,33 TL tahakkuk eden 535,14 TL tahakkuksuz su bedeli, 9.002,16 TL gecikme cezası, 15,00 TL açma kapama olmak üzere toplam 13.324,63 TL borçlu olduklarını, ..."in davaya konu yere ilişkin olarak abonelik sözleşmesi sebebiyle, davalılar ... ve ..."ın ise, davaya konu yeri fiilen kullanmaları sebebiyle sorumlu olduklarını ileri sürerek, toplam 13.324,63 TL alacağın (gecikme cezası dışındaki asıl alacağa dava tarihinden itibaren ... Tarifeler Yönetmeliği gereği işleyecek gecikme cezası ile birlikte) davalılardan, müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı ...; dava içeriğinde yer alan borcun hangi döneme ilişkin olduğunun belli olmadığını, kiracısının taşınmazı tahliyesine kadar kullandığı suyun tüm bedelini ödediğini, dava konusu borç 1985 tarihi ve sonrası ise, bu borçdan sorumlu olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini dilemiştir.
Davalı ...; davayı kabul etmediğini, dava konusu yeri 2004 yılında, ... ile birlikte 2 ay kadar bir fiil kahvehane olarak işlettiğini ve ondan sonra yürütemediği için devrettiğini, kendi sorumluluğu kabul edilirse en fazla 2 aylık tüketim dönemi olabileceğini, fiili kullanıcı olarak tümünün talep edilmesinin yasal olmadığını, talep edilen miktarların yasal olmadığını, gecikme cezasının asıl alacağı geçemeyeceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı ...; davayı kabul etmediğini, taşınmazda kiracı olarak bulunmakta iken, mal sahibinin gelen su parasını kendisinin ödeyeceğini söylediğini, ödemeyince İSKİ’ye olan 1.800,00 TL borcu kendisinin ödediğini, beyan etmiştir.Mahkemece; davalı ... hakkındaki davanın reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 1.529 TL asıl alacak ve 8.633,49 TL gecikme zammının davalılar ... ve ..."dan müştereken müteselsilen ve 340.00 TL asıl alacak ile 1.465,64 TL gecikme zammının davalı ..."dan tahsiline, sadece asıl alacaklara (1.529 ve 340 TL"ye) dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Dava; su aboneliğinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkindir.
1-) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuni gerektirici sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, her iki tarafın sair temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Abonelik sözleşmesini imzalayan ve aboneliği devam eden abone, tesisatta kullanılan su bedelinden, davacı şirkete karşı sözleşme gereği sorumlu olduğu gibi, sayacın muhafazası konusunda da sorumluluğu devam eder. Buna göre, fiili kullanıcıya karşı rücu hakkı mevcut olan abonenin sözleşmesi iptal edilmediği sürece, fiili kullanıcı ile beraber şirkete karşı kullanılan su bedelinden dolayı müteselsil sorumluluğunun devam edeceği kuşkusuzdur.Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun ve Dairemizin istikrar kazanmış uygulamasına göre abonelik iptal ettirilmedikçe o abonelik üzerinden tüketilen su, bedelinden fiili kullanıcı ile birlikte abone de müteselsilen sorumludur. Somut olayda, dava konusunun, 30.10.2002-17.07.2006 tarihleri arası 23 adet faturaya dayalı alacak olduğu, davacı ile davalılardan ... arasında 30.12.1985"te imzalanan sözleşme ile abonelik ilişkisi kurulduğu, davalı tarafın bu aboneliğin iptali için davacı kuruma herhangi bir başvurusu bulunmadığı, 12.04.2005 tarihinde sayacın borç ödenmediği için sökülerek aboneliğin idare tarafından tek taraflı feshedildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, mahkemece, davalı ... yönünden davanın reddine karar vermesi doğru görülmeyip bozmayı gerektirmiştir.
3-) Davalı ... dışındaki diğer davalıların tam olarak hangi dönemlerde dava konusu taşınmazı fiilen kullandıklarının tespiti ve sorumlu oldukları miktar açısından dosyanın yeni bir uzman bilirkişi heyetine tevdi ile hasıl olacak sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz bilirkişi raporu benimsenerek karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle tarafların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci ve üçüncü bentte açıklanan nedenlerle hükmün HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 6100 sayılı HMK"nun Geçici Madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nun 440. maddesi gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 31/10/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.