20. Hukuk Dairesi 2015/14350 E. , 2017/5733 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan yargılaması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi ... ile ... Yönetimi vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
1964 yılında yapılan kadastro sırasında, ... köyü, 562 parsel sayılı 24375,00 m² yüzölçümündeki tarla nitelikli taşınmaz, Aralık 1951 tarih 123 sıra numaralı tapu kaydı ile Devletçe borçlanılarak verilen yerlerden olduğundan söz edilerek, ... ... adına tesbit ve tescil edilmiş, paftaların yenilenmesi sırasında 107 ada 65 parsel numarasını almış olup, halen paylı olarak ... ve arkadaşları adlarına tapuda kayıtlıdır.
Davacı ... ile ... ve ... Bakanlığı (... ve ... Bakanlığı) vekili 22.10.2008 tarihli dava dilekçesiyle, 107 ada 65 parsel sayılı 24317,56 m² yüzölçümündeki taşınmazın yörede 1945 yılında yapılıp kesinleşen ... kadastro sınırları içerisindeyken, 1991-1992 yıllarında yapılıp kesinleşen, 3302 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2/B madde uygulaması sonucu ... adına ... sınırları dışına çıkartılan yerlerden olduğu iddiasıyla, taşınmazın 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereği ... adına tescili istemiyle dava açmış, mahkemece, davanın kabulüne ve çekişmeli 107 da 65 parsel sayılı taşınmazın 21.07.2009 tarihli bilirkişi kurulu raporuna ekli krokide (B) harfi ile gösterilen 12579,18 m² yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydının iptali ile 6831 sayılı Kanunun 2/B maddesi gereğince ... adına tapuya tesciline, (A) ile gösterilen 11738,38 m² yüzölçümündeki bölümün ise davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, hüküm bir kısım davalı gerçek kişilerin temyizi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesi tarafından bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11.03.2010 tarih ve 2009/20206 – 2010/3111 sayılı bozma kararında özetle: “mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Bir örneği dosyada bulunan ... kadastro haritasında 2062 ila 2068 ve 2062 nolu ... sınır noktalarını birleştiren hat ile karara dayanak alınan bilirkişiler tarafından düzenlenen krokide, aynı noktaları birleştiren hat arasında açı, eğim, yön ve uzaklık bakımından benzerlik yoktur. ... kadastro haritası ve tutanakları ile hükme esas alınan bilirkişi krokisi çelişkili olup, mahkemece bu yön üzerinde durularak çelişkinin giderilmesi için, yeniden keşif, inceleme ve araştırma yapılması ” gereğine değinilmiştir.
Davacı ... Yönetiminin 09.09.2009 tarihli dilekçe ile aynı taşınmaza karşı, taşınmazın kısmen kesinleşmiş ... kadastro sınırları içinde kaldığı iddiasıyla açtığı dava, bozma sonrasında mahkemenin 08.07.2010 tarihli kararı ile temyize konu dosya ile birleştirilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra yapılan yargılama sonucunda, davacı ... birleşen dosya davacısının davasının kabulüne, 107 ada 65 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile 06.07.2011 tarihli bilirkişi kurul raporuna ekli krokide (A) ile gösterilen 12409,02 m² yüzölçümündeki bölümün tapu kaydının iptali ile 6831 sayılı Kanunun 2/B madde vasfıyla ... adına; (B) ile gösterilen 11908,54 m² yüzölçümündeki bölümün ... vasfıyla ... adına tapuya tescillerine ve (B) ile gösterilen bölüme yönelik davalıların el atmasının önlenmesine karar verilmiş, hüküm davacı ..., ... Yönetimi vekili ile davalılardan ... tarafından temyiz edilmekle bozulmuştur.
Hükmüne uyulan Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 11/02/2013 gün ve 2012/10308 - 2013/1070 sayılı bozma kararı özetle;
1) Taşınmazın krokide (B) ile gösterilen 11908,54 m² yüzölçümündeki bölümüne yönelik temyiz itirazları yönünden;
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye, uzman ... bilirkişi tarafından kesinleşmiş ... tahdit haritasına dayalı olarak yöntemine uygun biçimde yapılan uygulama ve araştırmada, (B) ile gösterilen 11908,54 m² yüzölçümündeki bölümün kesinleşen ... tahdidi içinde kalan yerlerden olduğu anlaşıldığına göre, davacı ... ile davalı gerçek kişinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile (B) bölümü yönünden kurulan hükmün onanması gerekmiştir.
2) Davalı gerçek kişinin taşınmazın (B) ile gösterilen bölümü yönünden kurulan elatmanın önlenmesi kararına yönelik temyiz itirazları yönünden;
Türk Medenî Kanunun 683. maddesi uyarınca mülkiyet hakkı bulunan malik hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde yararlanma, kullanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir, davanın açıldığı tarihte taşınmaz davalı gerçek kişiler adına tapuda kayıtlıdır, davalılar dava tarihinden önce taşınmaz üzerinde tapu kaydına dayanarak tasarruf ettiğinden, taşınmaza haksız bir elatmadan söz edilemez. Bu itibarla, ... Yönetiminin elatmanın önlenmesi talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yolunda hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup, el atmanın önlenmesine ilişkin hükmün bu nedenle bozulmasına karar vermek denilmiştir.
3) Tarafların taşınmazın (A) ile gösterilen 12409,02 m² yüzölçümündeki bölüme yönelik temyiz itirazlarına gelince;
6831 sayılı ... Kanunun 1744 sayılı Kanun ile değişik 2, 2896 ve 3302 sayılı kanunlar ile değişik 2/B maddesi gereğince, nitelik kaybı nedeniyle ... adına ... sınırları dışına çıkarılan yerlerin değerlendirilmesi, yeni ... alanlarının oluşturulması, nakline karar verilen Devlet ormanları içinde veya bitişiğinde bulunan köyler halkının yerleştirilmesi ve ... köylülerinin kalkındırılmasının desteklenmesi ile ... ait tarım arazilerinin satışına ilişkin usul ve esasların belirlenmesi amacıyla düzenlenen, 19/4/2012 tarihli ve 6292 sayılı “... Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi ve ... Adına ... Sınırları Dışına Çıkarılan Yerlerin Değerlendirilmesi İle ... Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun ”, 26/04/2012 tarihli ve 28275 sayılı Resmî Gazetede yayımlanarak, aynı tarihte yürürlüğe girmiş ve aynı Kanunla 17/10/1983 tarihli ve 2924 sayılı ... Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi Hakkında Kanun ile 16/2/1995 tarihli ve 4070 sayılı ... Ait Tarım Arazilerinin Satışı Hakkında Kanun yürürlükten kaldırılmış, 6831 sayılı Kanunun bazı maddelerinde de değişiklikler yapılmıştır. Bu düzenlemelerin, dava konusu taşınmazın niteliğine ve durumuna göre, görülmekte olan davaya etkisinin değerlendirilmesi için yerel mahkeme hükmünün (A) ile gösterilen bölüm yönünden temyiz edenin sıfatına bakılmaksızın bozulması gerekmiştir." denilmiştir.
Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra, çekişmeli taşınmazın (B) işaretli bölümü hakkında karar verilmesine yer olmadığına, (A) işaretli bölümü hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, hüküm ... ve ... Yönetimi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçelerindeki açıklamaya göre dava, kesinleşmiş ... kadastrosu sınırları içindeyken, nitelik kaybı nedeniyle ... adına ... sınırları dışına çıkartılan yer iddiasına ve ... iddiasına dayalı tapu iptal ve tescil istemlerine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce 3116 sayılı Kanuna göre 1944 yılında yapılıp 05.12.1945 tarihinde ilân edilerek kesinleşen ... kadastrosu, daha sonra 1982 yılında yapılıp ilân edilen ancak itirazlar incelenmediği için kesinleşmeyen aplikasyon ve 1744 sayılı Kanun ile değişik 6831 sayılı Kanunun 2. madde uygulaması, 1991 yılında yapılıp, 17.06.1992 ilâ 17.12.1992 tarihlerinde ilân edilerek dava tarihinden önce kesinleşen aplikasyon, sınırlaması yapılmamış ormanların kadastrosu ve 3302 sayılı Kanunun değişik 2/B uygulaması vardır.
Hükmüne uyulan bozma kararı gereğince yapılan araştırma inceleme sonucunda; çekişmeli taşınmazın mısır ekili olduğu, eylemli ... niteliği taşımadığı belirlendiğinden ... Yönetiminin davasının reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamakta ise de; tapulu 2/B alanlarına ilişkin olarak 6292 sayılı kanunun 7-(1) maddesi;"İlgililer tarafından idareye başvurulması ve idarece bu başvuru üzerine veya resen yapılan inceleme ve araştırma sonucunda doğruluğu tespit edilmesi hâlinde;
a) Tapu ve kadastro veya imar mevzuatına göre ilgilileri adına oluşturulan ve tapuda halen kişiler adına kayıtlı olan taşınmazlardan ... adına ... sınırı dışına çıkarıldığı gerekçesiyle tapu kütüklerine 2/A veya 2/B belirtmesi bulunan veya konulan taşınmazların tapu kayıtları bedel alınmaksızın geçerli kabul edilir ve tapu kütüklerindeki 2/A veya 2/B belirtmeleri terkin edilerek tescilleri aynen devam eder, aynı gerekçeyle bu nitelikteki taşınmazlar hakkında dava açılmaz, açılan davalardan vazgeçilir, açılan davalar sonucunda tapularının iptaliyle ... adına tesciline karar verilen, kesinleşen ve tapuda henüz infaz edilmeyen taşınmazlar hakkında da aynı şekilde işlem yapılır. Ancak bu kararlardan infaz edilerek tapuda ... adına tescil edilen taşınmazlar ise, ilgilileri tarafından bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren iki yıl içinde idareye başvurulması hâlinde, bedelsiz olarak önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına iade edilir." hükmünü içermekte olup, mahkemece, davacı ... yönünden davadan vazgeçmiş sayılmasına karar verilmesi gerekirken davanın reddine karar verilmiş olması doğru değil ise de; bu yanılgının giderilmesi hükmün bozulmasını ve yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.Bu sebeple, hükmün 1. bendinin kaldırılarak, yerine "1-Davacı ... Yönetiminin davasının REDDİNE, ... ili ... ilçesi ... köyü 107 ada 65 parsel sayılı yerle ilgili olarak bilirkişinin 22.10.2014 tarihli raporda (A) harfi ile gösterilen 12409,02 m2 alan yönünden ... davadan vazgeçmiş sayılmasına" cümlesi yazılmak suretiyle düzeltilmesine ve hükmün 6100 sayılı Kanunun geçici 3. maddesi atfıyla HUMK"nın 438/7. maddesine göre düzeltilmiş bu şekli ile ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 21/06/2017 günü oybirliği ile karar verildi.