16. Hukuk Dairesi 2015/16809 E. , 2017/7070 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı ..., ... Mahallesi çalışma alanında 1970 yılında yapılan kadastro sırasında tespit harici bırakılan ve 14.03.2013 tarihinde idari yoldan 637 parsel numarası ile 133.474,60 metrekare yüzölçümlü olarak ham toprak vasfıyla Hazine adına tescil edilen taşınmazın bir bölümü hakkında irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tapu iptali ve tescil istemiyle, 15.12.2014 tarihinde dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı ...; dava dilekçesi ekinde sunduğu krokide gösterilen 20.603,846 metrekare yer hakkında tespit harici olduğunu belirterek irsen intikal ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Davalı Hazine vekili özetle, idarece yapılan tespitte davacı kullanımındaki yerin kısmen 587 parsel, kısmen 637 parsel sayılı taşınmazlar içerisinde kaldığını, davacının 8000 metrekare yeri işgali nedeniyle ecrimisil tahakkuku yapıldığı ve davacı tarafından ödendiğini belirterek davanın reddini istemiş, cevap dilekçesi ekinde bir takım ecrimisil belgeleri ve ödeme makbuzları ibraz etmiştir. Mahkemece dava dilekçesine ek krokinin Kadastro Müdürlüğüne gönderilmesi üzerine gelen yazı cevabı ve krokiden, dava konusu yerin 637 parsel içerisinde kaldığı, 637 parselin 1970 yılında yapılan kadastroda tespit harici iken 14.03.2013 tarihinde idari yoldan Hazine adına tescil edildiği anlaşılmıştır. Mahkemece, davacının dava konusu 637 parsel sayılı taşınmazı ecrimisil ödeyerek kiracı olarak tasarruf ettiği, 25.06.2015 tarihli celsede davacının kira ilişkisini kabul ettiği, davacı lehine zilyetlikle kazanma koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Kadastro Müdürlüğü’nün dosya içerisinde bulunan yazı cevabından anlaşıldığı ve mahkeme gerekçesinde de belirtildiği üzere davacının dava konusu ettiği yerin 637 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kaldığı, davalı Hazine’nin cevap dilekçesi ekinde sunduğu ecrimisil belgelerinin ise komşu 587 parsel sayılı taşınmazın bir kısmına ilişkin olduğu, dosya içerisinde davacı tarafından 637 parsel sayılı taşınmaz için ecrimisil ödendiğine dair hiç bir belge bulunmadığı anlaşılmaktadır. Her ne kadar mahkemece davacının 25.06.2015 tarihli celsede kira ilişkisini kabul ettiği belirtilmiş ise de, davacı söz konusu celsedeki imzasız beyanında, davalının cevap dilekçesinde ileri sürdüğü kira ilişkisinin doğru olduğunu kabul ettiğini beyan etmiş, açıkça dava konusu ettiği parsel için ecrimisil ödediğine dair bir beyanda bulunmamıştır. Davacının hangi taşınmazdan bahsedildiği açıkça anlaşılmayan bu beyanının davacı aleyhine yorumlanması mümkün değildir. O halde sağlıklı bir sonuca ulaşmak için dava konusu taşınmazın idari yoldan Hazine adına tescil edildiği 2013 yılından geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait stereoskopik hava fotoğrafları Harita Genel Komutanlığı"ndan tarihleri açıkça yazılmak suretiyle istenilerek dosyaya konulmalı, bundan sonra 3 kişilik ziraat mühendisi ile jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, dava dilekçesine ek kroki mahalline uygulanmak suretiyle dava konusu edilen yerin sınırları kesin olarak belirlenmeli, belirtilen tarihlerde çekilmiş stereoskopik çift hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle incelemesi yaptırılmalı, temin edilebilen en eski tarihli uydu fotoğrafları değerlendirilmeli, çekişmeli taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğinin, imar-ihyaya en erken ne zaman başlanıldığının ve tamamlandığının, arazinin ekonomik amacına uygun olarak zilyetliğine ne zaman başlanıldığının belirlenmesine çalışılmalı, tanık ve yerel bilirkişi ifadeleri de bilimsel esaslara ve maddi bulgulara dayanılarak hazırlanan söz konusu bilirkişi raporlarıyla denetlenmeli, taşınmazın kadastro paftasındaki konumu bilgisayar programı aracılığıyla ölçekleri eşitlenmek suretiyle uydu ve hava fotoğraflarına aktarılmalı, 3 kişilik ziraatçi bilirkişi kurulu vasıtasıyla taşınmazın öncesi ve zirai faaliyete konu olup olmadığı, hangi tarihte imar-ihyaya başlandığı, tamamlandığı, zilyetliğin kimden kime ne zaman geçtiği ve hangi tasarruflar ile sürdürüldüğü, kullanım sınırlarının oluşup oluşmadığı hususları ve de komşu parseller ile dava konusu taşınmaz arasında nitelik farkı olup olmadığı özellikle belirtilmeli, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Mahkemece belirtilen hususlar yerine getirilmeden dosya kapsamına uygun olmayan gerekçe ile hüküm kurulması isabetsiz olup, davacı ...’ın temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edene iadesine, 26.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.