1. Hukuk Dairesi 2015/5760 E. , 2017/2882 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "nün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl ve birleştirilen dava; muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazssa tenkis isteklerine ilişkindir.
Davacı, asıl davada mirasbırakan ...’in kayden paydaşı ve maliki olduğu 28 adet taşınmazı davalı oğlu ... ve torunu ... ’e bağış, ara malik kullanmak suretiyle satış, 3.kişi paylarının parasını vererek almak ve davalılar üzerine kaydettirmek şeklinde ve çeşitli şekillerde temlik ettiğini, devirlerin mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tenkis yoluyla miras payı oranında iptali ile adına tescilini istemiştir. 25.04.2013 tarihli dilekçesinde, maddi hata sonucu ... Köyü 40,41,42,43,44,45,46,47,48,85 ve 144 parsel sayılı taşınmazlar olarak belirtilen taşınmazların, ... Köyünde olduğunu belirtmiştir.
Birleştirilen davada ise, aynı sebeplerle dava konusu edilen 28 adet taşınmaza ... Köyü 7 parsel ve ... Köyü 141 parsel sayılı taşınmazlar eklenmek suretiyle tapu kaydının miras payı oranında iptali adına tesciline, olmazssa tenkis hesabı sonucu elde edilecek payına mirasbırakanın ölüm tarihinden itibaren yasal faiz uygulanarak, davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ..., zamanaşımının geçtiğini, tenkis talebinin 1 yıllık hak düşürücü süreye tabi olduğunu, davacı tarafın dava konusu ettiği taşınmazların büyük bir kısmının kendiyle alakası bulunmadığını, geriye kalan parsellerin ise mirasbırakandan değil üçüncü kişilerden intikal ettiğini belirterek davanın reddini savunmuş, diğer davalı cevap vermemiştir.
Mahkemece, asıl ve birleştirilen davanın kabulü ile, ... Köyü 40, 41,42, 43, 44,45, 46, 47, 48, 85, 144, 560, 640, 642, 745, 856, 857, 865, 866, 868, 869 ,875, 878, 888, 916, 906, 932 ve 933 parsel sayılı taşınmazların ve ... köyünde bulunan parsel 40 (yenileme ile 144 ada 19 parsel), 41 (yenileme ile 104 ada 20 parsel), 42 (yenileme ile 104 ada 21 parsel), 43 (yenileme ile 104 ada 18 parsel), 44 (yenileme ile 104 ada 17 parsel), 45 (yenileme ile 104 ada 23 parsel), 46 (yenileme ile 104 ada 22 parsel), 47 ( yenileme ile 104 ada 16 parsel), 48 (yenileme ile 104 ada 15 parsel), 85 (yenileme ile 104 ada 14 parsel), 141 (yenileme ile 104 ada 24 parsel),144 (yenileme ile 120 ada 7 nolu parsel) parseller ve ... Köyü 7 (yenileme ile 106 ada 1 nolu parsel) nolu parseldeki davalılar adına olan payların davacının miras payı oranında iptali ile adına tesciline karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; asıl dava konusu ... Köyünde kaim 560,640,642,745,856,857,865,866,868,869,875,878,888,906,916,932 ve 933 parsel sayılı taşınmazlar ile ... Köyünde kaim 40,41,42,43,44,45,46,47,48,85 ve 144 parsel sayılı taşınmazlar ile birleştirilen dosyada da eklenen 7 ve 141 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıt ve belgelerinde yapılan incelemede, bir kısım taşınmazların mirasbırakanla alakasının tespit edilemediği, bir kısım taşınmazlarda mirasbırakanın payının işlemsiz olarak halen adına kayıtlı olduğu, 642 parsel sayılı taşınmazda mirasbırakanın 119/308 payını 09.03.1977 tarihli bağış işlemi ile davalı ...’e, 640, 875, 906, 932 ve 933 parsel sayılı taşınmazlardaki payını 23.03.1989 tarihli bağış işlemi ile davalı ...’e temlik ettiği, 640 parseldeki temlik edilen payın satış suretiyle 14.11.2006 tarihinde ... ’ya ondan da 28.04.2009 tarihinde davalı ...’e temlik edildiği, 745 parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından 27.05.1988 tarihinde dava dışı ... ’na satıldığı, onun da söz konusu payı 17.03.1993 tarihinde davalı ...’e temlik ettiği, taşınmazlarda davalıların üçüncü kişilerden de pay temlik aldığı, yapılan yenileme işlemi ile dava konusu taşınmazlara ilişkin tapu kayıtlarının kapatıldığı, birtakım tapu kayıtlarının ve yenileme sonucu oluşan yeni çap kayıtlarının, taşınmazların kadastro tutanaklarının dosya arasında bulunmadığı, taraflar ve mirasbırakan ile ilgisi bulunmayan ... Köyü 40,41,42,43,44,45,46,47,48,85 ve 144 parsel sayılı taşınmazlara ilişkin kayıtların dosya arasına alındığı anlaşılmaktadır.
Hemen belirtmek gerekir ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 114. maddesinde sayılan dava şartları arasında aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması gerektiği düzenlenmiş olup müteakip maddede de dava şartlarının mevcut olup olmadığının, davanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılacağı, taraflarca da dava şartı noksanlığının her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece dava şartı noksanlığı tespit edilirse davanın usulden reddedileceği hüküm altına alınmıştır.
Bu durumda, birleştirilen 2013/327 Esas sayılı dosyada davacı aynı parsellerden bahisle talepte bulunmuş olup, asıl davaya konu edilmeyen 7 ve 141 parsel sayılı taşınmazlar hariç diğer parseller bakımından dava şartı yokluğundan usulden ret kararı verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtilmelidir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Şöyle ki; çekişme konusu 745 (138 ada 1 parsel) parsel sayılı taşınmazın mirasbırakan tarafından ara malik kullanmak suretiyle devredildiği anlaşılmakla, bu parsel yönünden muris muvazaasının değerlendirilmesi, olmadığı takdirde tenkis isteği yönünden inceleme yapılması gerektiği sabittir.
Öte yandan, 1.4.1974 tarihli ½ sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı, konusu ve sonuç bölümü itibariyle, murisin kendi üzerindeki kayıtlı taşınmazlar yönünden yaptığı temliki işlemler için bağlayıcıdır. Murisin gerçekte bedelini bizzat ödeyip, üçüncü kişiden satın aldığı taşınmazı mirastan mal kaçırmak amacıyla tapu siciline yarar sağlamak istediği kişi adına kaydettirmesi halinde, diğer bir söyleyişle bedeli ödenerek "gizli bağış" şeklinde gerçekleştirilen işlemler hakkında anılan Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının doğrudan bağlayıcı olma niteliği yoktur. Bunun yanı sıra, karara, yorum yoluyla gizli bağış iddialarına yönelik olarak uygulama olanağı sağlanamayacağı; koşulları var ise tenkis istenebileceği Hukuk Genel Kurulunun 30.12.1992 tarihli 586/782; 21.9.1994 tarihli 248/538; 21.12.1994 tarihli 667/856; 11.10.1995 tarihli 1995/1-608 sayılı kararlarında belirtilmiş; Dairenin yargısal uygulaması bu doğrultuda kararlılık kazanmıştır.
Somut olayda; davalılara 3.kişilerden satış veya mirasbırakandan bağış yoluyla intikal etmiş taşınmazlar bakımından 1.4.1974 gün 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı açıktır.
Ne var ki, davacının terditli olarak tenkis talebi bulunduğu halde, bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmamıştır.
Ayrıca, HMK 183. maddesi “Tarafların veya mahkemenin dava dosyasında bulunan belgelerdeki açık yazı ve hesap hataları, karar verilinceye kadar düzeltilebilir. Taraflardan birinin yazı veya hesap hatasını düzeltmesi sonucu yargılama uzamışsa, yargılama giderlerinin belirlenmesinde bu durum da dikkate alınır.” şeklinde olup, davacının dava konusu taşınmazların köyünü yanlış belirttiği ve verdiği dilekçe ile maddi hatanın düzeltilmesini istediği, mahkemece hatalı bildirilen parseller (mirasbırakanla ve taraflarla ilgisi bulunmayan) bakımından da kabul kararı verdiği, bu durumun HMK 26. maddesine göre taleple bağlılık ilkesine aykırılık teşkil ettiği açıktır.
Kaldı ki, doğru sicil oluşturma ilkesi gereğince kapanan kayıt üzerinden hüküm kurulması da doğru olmamıştır.
Hâl böyle olunca; birleştirilen dosyada derdest olan parseller yönünden ret kararı verilmesi, dava konusu taşınmazlara ilişkin tapu kaydı ve tedavüllerinin, yenileme ile oluşan tapu kayıtların eksiksiz olarak mercinden temini, davaya konu 745 parsel sayılı taşınmaz bakımından muris muvazaanın değerlendirilmesi, bedeli mirasbırakan tarafından ödendiği iddia edilen taşınmazlarda mirasbırakanca ödenip ödenmediğinin açıklığa kavuşturulması, muris tarafından ödendiği saptanır ise bu taşınmazlar ve bağış yoluyla intikal edeler yönünden davacıların tenkis isteğinin incelenmesi, yukarıda belirtilen ilkeler ve olgular doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılması, toplanan ve toplanacak delillerle birlikte değerlendirilerek, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı ... vekilinin, bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.