Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2015/2775
Karar No: 2019/203
Karar Tarihi: 26.02.2019

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2015/2775 Esas 2019/203 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2015/2775 E.  ,  2019/203 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    Taraflar arasındaki “rücuen tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İskenderun 1. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 15.03.2012 tarihli ve 2010/324 E., 2012/299 K. sayılı karar davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmekle, Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 15.04.2013 tarihli ve 2012/13414 E., 2013/7857 K. sayılı kararı ile;
    "…1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere ve hükmün dayandığı gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
    2-Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 26 ve 87. maddeleri olup; davada, öncelikle halledilmesi gereken sorun, iş kazasına maruz kalan sigortalının hizmetlerinin bildirildiği .....l İnş. Ltd. Şti. ile davalı arasındaki hukuki ilişkinin niteliğinin, bir başka ifade ile, asıl işveren-taşeron ilişkisi olup olmadığının saptanmasıdır.
    506 sayılı Kanunun 87. maddesi hükmüne göre aracı, bir işte veya bir işin bölüm veya eklentisinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran 3. kişidir.
    Asıl işveren taşeron ilişkisinin varlığı için öncelikle, işin başka bir işverenden alınmış olması, bir başka ifade ile, asıl işverenin işverenlik sıfatına devredilen iş dolayısıyla sahip olması, asıl işyeri ya da işyerinden sayılan yerlerde kendi adına işçi çalıştırıyor olması gerekir.
    İşin belirli bir bölümünde değil de, tamamının bir bütün halinde ya da bölümlere ayrılarak başkalarına devredildiği, işten bu yolla tamamen el çekildiği, sigortalı çalıştırılmadığı için işveren sıfatının haiz olunmadığı durumda ise, bunları devralan kişiler alt işveren, devredenler de asıl işveren olarak nitelendirilemeyecektir.
    Aracı sıfatının kazanılmasında diğer koşullar ise; asıl işverenden istenilen işin, asıl iş ya da işyeriyle ilgili işin bir bölümünde veya işyeri eklentilerinde alınmış olması ve bu işte işi alanın kendi işçilerinin çalıştırılması ve bu nedenle de işveren sıfatına sahip olunmasıdır.
    Mahkemece, davalının davaya konu iş kazasının meydana geldiği işyerinde sigortalı çalıştırıp-çalıştırmadığı; işin tamamından el çekerek, anahtar teslimi şeklinde .....l İnş. Ltd. Şti.‘ne yaptırıp-yaptırmadığı, davalının asıl işveren sıfatına sahip olup olmadığı hususları ayrıntılı olarak araştırılarak, varsa, taraflar arasındaki sözleşmelerin bir sureti celp edilip, davalı ile, .....l İnş. Ltd. Şti. arasındaki asıl işveren-taşeron ilişkisi irdelenerek, sonuca göre, İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği ile, iş kazasının vuku bulduğu iş kolunda, uzman bilirkişi heyetinden; kusur oran ve aidiyeti konusunda yeniden rapor alınarak hüküm kurulmalıdır.
    Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin, eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
    O hâlde, davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır…"
    gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

    TEMYİZ EDENLER: Davacı ... vekili ve davalı ...Ş. vekili

    HUKUK GENEL KURULU KARARI

    Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
    Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
    Davacı ... vekili; Kurum kayıtlarında .....l İnş. Tic. Ltd. Şti. unvanıyla işlem gören işverenin İskenderun Demir Çelik A.Ş.’ye taahhüt ettiği 5 adet 4 tonluk forklift hizmeti işinde çalışan Ayhan Öntemel’in 30.04.2005 tarihinde iş kazası geçirdiğini, meydana gelen kaza nedeniyle sigortalı Ayhan Öntemel’e 383,47TL geçici iş göremezlik ödeneği ödendiğini, 2.349,01TL tedavi masrafı yapıldığını, 11.411,07TL peşin sermaye değerli gelir bağlandığını, bu nedenle toplam 14.143,55TL Kurum zararının meydana geldiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 14.143,55TL Kurum zararının şimdilik 8.478,67TL’sinin tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 16.03.2011 tarihli dilekçesi ile rücuen tazminat talebini 9.084,28TL olarak ıslah etmiştir.
    Davalı ...Ş. vekili; müvekkili şirket ile .....l Ltd. Şti. arasında 6 adet forklift kiralanması sözleşmesi yapıldığını, müvekkili şirketin ihale makamı olup kazalı sigortalının işvereni olmadığını, kazalı sigortalının asıl işvereninin ihaleyi alan firma olan .....l Ltd. Şti. olduğunu, bu nedenle İskenderun Demir Çelik A.Ş.’ye husumet yöneltilemeyeceğini, öte yandan kazanın meydana gelmesinde sigortalı Ayhan Öntemel’in kusurlu bulunduğunu, müvekkili şirketin ise herhangi bir kastı ya da ihmalinin söz konusu olmadığını belirterek davanın reddinin gerektiğini savunmuştur.
    Mahkemece; kazanın meydana geldiği işin davalının asli işi olduğu, davalı ...Ş. ile dava dışı .....l Ltd. Şti. arasında asıl işveren alt işveren ilişkisinin bulunduğu, davalının ise asıl işveren olduğu, bu nedenle kazazede sigortalının yaralanmasından asli olarak sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Davalı ...Ş. vekilinin temyizi üzerine hüküm, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde açıklanan gerekçelerle bozulmuştur.
    Mahkemece; Dörtyol 2. İş Mahkemesinin 2005/857 Esas, 2005/419 Karar sayılı kararı ile Ayhan Öntemel"in muvazaalı hizmet akdi ile taşeron firma işçisi gösterilmek suretiyle İskenderun Demir Çelik A.Ş.’de çalıştığının tespit edildiği belirtilerek işe iade kararı verildiği, verilen işe iade kararının Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, yine Ayhan Öntemel tarafından iş kazası nedeniyle davalı şirkete karşı açılan tazminat davasında Dörtyol 1. İş Mahkemesinin 2006/448 esas 2013/113 sayılı kararı ile İskenderun Demir Çelik A.Ş.’nin işveren olarak kabul edildiği ve verilen kararın yine Yargıtay tarafından onanarak kesinleştiği, İskenderun Demir Çelik A.Ş.’nin kesinleşen bu kararlar ile birlikte asıl işveren olduğunun sabit olduğu, ayrıca dosyada mevcut kaza belgelerine göre kazazede işçinin davalı fabrikanın ana üretim biriminde ana üretim işçisi olarak çalıştığı, davalının işçilik maliyetlerinden kaçmak amacıyla Ayhan Öntemel"i ana üretim işinde çalıştırmasına rağmen taşeron firma işçisi olarak gösterdiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
    Direnme kararı davacı ... vekili ve davalı ...Ş. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olay bakımından davalı şirketin asıl işverenlik sıfatının bulunup bulunmadığına yönelik mahkemece yapılan araştırmanın yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
    I-Davacı ... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, esasa girilmeden önce, ilk hükmü temyiz etmeyen davacı ... vekilinin direnme kararını temyizinin mümkün bulunup bulunmadığı ön sorun olarak tartışılmıştır.
    Bilindiği üzere, hukuki yarar dava şartı olduğu kadar, temyiz istemi için de aranan bir şarttır (Hukuk Genel Kurulunun 02.04.2014 gün ve 2013/19-627 E., 2014/439 K. sayılı kararı).
    Yerel mahkemece verilen ilk kararda davalı ...Ş. %75 kusurlu kabul edilerek hüküm kurulmuş ve davacı ... vekilince hüküm temyiz edilmemiştir. Bu itibarla kararı temyiz etmeyen davacı ... vekilinin davalı tarafın %100 kusurlu olduğundan bahisle direnme kararını temyizinde artık hukuki yararı bulunmamaktadır.
    O hâlde, davalı vekilinin direnme hükmüne yönelik temyiz isteminin hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmelidir.
    II-Davalı ...Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesinde;
    5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun (5510 sayılı Kanun) 01.10.2008 günü yürürlüğe giren Geçici 7. maddesinde, “…bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 506 sayılı, 1479 sayılı, 2925 sayılı, bu Kanun ile mülga 2926 sayılı, 5434 sayılı Kanunlar ile 506 sayılı Kanunun Geçici 20"nci maddesine göre sandıklara tâbi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiilî hizmet süresi zammı, itibarî hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık sürelerinin tabi oldukları kanun hükümlerine göre değerlendirilir…" yönünde düzenleme bulunmaktadır.
    Bu durumda 01.10.2008 tarihinden önceki dönemde gerçekleşen iş kazalarından kaynaklanan Kurum tarafından açılan rücuen tazminat davalarında işverenin sorumluluğunun tespiti yönünden 506 sayılı Kanun uygulanacaktır.
    Öncelikle belirtilmelidir ki Sosyal Güvenlik Kurumuna, sigortalı için yaptığı her türlü gider ve ödemeleri onun zarara uğramasına neden olanlardan geri isteyebilme (rücu) hakkı tanınmıştır. Kurumun rücu hakkının gerekçesi bir yandan sigortalıya yardım yapma ödevi dolayısıyla malvarlığında meydana gelen eksilmeyi kısmen veya tamamen giderme olanağı, öte yandan (ve daha önemlisi) zararı ödemek durumunda kalan kişilerin de (işveren veya üçüncü kişiler) sigortalının sağlık ve can güvenliğini korumak hususunda daha çok özen göstermelerini sağlama düşüncesidir (Tuncay, A. C./Ekmekçi Ö.:Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, 19. Bası, İstanbul 2017, s.421.; Civan, O. E.: İş Kazası ve Meslek Hastalığından Doğan Rücu Davaları, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2015 Yılı Toplantıları, İstanbul Barosu Yayınları, İstanbul 2016, s.87).
    506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu’nda ise Kurumun iş kazası nedeniyle sigortalıya yaptığı gider ve ödemelere yönelik işverenin sorumluluğunun kapsamı 26. maddesinde düzenlenmiştir. İlgili maddede;
    “İş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi veyahut suç sayılabilir bir hareketi sonucu olmuşsa, Kurumca sigortalıya veya haksahibi kimselerine yapılan veya ileride yapılması gerekli bulunan her türlü giderlerin tutarları ile gelir bağlanırsa bu gelirlerinin 22 nci maddede belirtilen tarifeye göre hesaplanacak sermaye değerleri toplamı sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere Kurumca işverene ödettirilir.” düzenlemesi yer almaktadır.
    Daha sonra Anayasa Mahkemesinin 21.03.2007 tarihli ve 26469 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan 23.11.2006 tarihli ve 2003/10 Esas, 2006/106 Karar sayılı kararı ile “...sigortalı veya haksahibi kimselerin işverenden isteyebilecekleri miktarlarla sınırlı olmak üzere...” bölümünün Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.
    İşveren kavramı ise 506 sayılı Kanun’un 4. maddesinde tanımlanmıştır. 506 sayılı Kanun kapsamında sigortalı olanları çalıştıran gerçek veya tüzel kişilere işveren denilmektedir. Bu durumda 506 sayılı Kanun uyarınca işveren olarak kabul edilebilmek için sigortalı çalıştırmak gerekli ve yeterlidir.
    Bununla birlikte teknolojik ve ekonomik gelişmeler, bir işverenin kendi iş dolayısıyla bir başka işverenin hizmet, uzmanlık ve becerisinden yararlanmasını zorunlu kılar. Bunun sonucu olarak, bir işverenin, kendi iş yeri dışında, başka bir işverene ait bir iş yeri veya eklentilerinde yapılan işin bir bölümünü üstlenerek, kendisine iş sözleşmeleriyle bağlı işçilerle yürütmesi söz konusudur. Kanun koyucu işverenin iş yerinde yürüttüğü faaliyetin bir kısmının başka bir işverenin sigortalıları tarafından yerine getirilmesine bazı hukuki sonuçlar bağlamış, onu da işverenle birlikte sorumlu tutmuştur (Güzel, A./ Okur, A. R./ Caniklioğlu, N.: Sosyal Güvenlik Hukuku, 16. Bası, İstanbul 2016, s.189).
    Hemen belirtilmelidir ki, asıl işverenin işyerinde yürüttüğü faaliyetin bir kısmını üstlenen üçüncü kişi konumundaki diğer işveren, gerek mevzuatta, gerekse öğreti ve yargı kararlarında; alt işveren, taşeron, aracı, tali işveren, alt müteahhit, alt ısmarlanan vb. adlarla da anılmaktadır.
    506 Sayılı Kanunun “Üçüncü kişinin aracılığı” başlıklı 87. maddesi; “Sigortalılar üçüncü bir kişinin aracılığı ile işe girmiş ve bununla sözleşme yapmış olsalar bile, bu kanunun işverene yüklediği ödevlerden dolayı, aracı olan üçüncü kişi ile birlikte asıl işveren de sorumludur. Bir işte veya bir işin bölüm veya eklentilerinde işverenden iş alan ve kendi adına sigortalı çalıştıran üçüncü kişiye aracı denir.” düzenlemesini içermektedir.
    Kanunda geçen aracı kavramı her şeyden önce “asıl işveren”in varlığını, bir başka işverenin asıl işverene ait asıl işin bir bölümünü yapmayı üstlenmesini ve nihayet, asıl işverene ait iş yerinde veya iş yerinin bir bölümünde iş alanın kendi adına sigortalı çalıştırmasını gerektirir. Asıl işverenle, aracı arasındaki sözleşmenin hukuki niteliğinin önemi yoktur. Önemli olan yön, asıl işverene ait asıl işin aracı tarafından yapımının sağlanmasıdır.
    Aracının asıl işverenden bir bölüm iş alması ve bu işte kendi adına sigortalı çalıştırması, aracı kavramının belirleyici özelliğini oluşturmaktadır.
    Kanunun tanımından hareketle, “asıl işveren-alt işveren” ilişkisi için, iş yerinde iş sahibinin de işçi çalıştırıyor olması koşulu aranır. Sigortalı çalıştırmayan “işveren” sıfatını kazanamayacağı için, bu durumdaki kişilerden iş alanlar da aracı sayılmayacak ve anılan madde kapsamında müteselsil sorumluluk doğmayacaktır.
    Alt işveren, asıl işverenin vekili durumunda değildir. Asıl işverenle arasında istisna, kira, taşıma vb. sözleşme vardır ve yüklendiği işi asıl işveren adına değil, kendi adına ve hesabına, ayrı bir işveren olarak kendi işçileri ile yapmaktadır.
    Asıl işveren-Alt işveren ilişkisinin varlığı için gerekli koşullar ise,
    a)Alt işverenin sigortalı çalıştırması,
    b)İşyerinde sigortalı çalıştıran asıl işverenin bulunması,
    c)İşin asıl işverene ait işyeri sayılan yerde yapılması,
    d)İşin işyerinde yürütülen asıl işe: mal ve hizmet üretimine ilişkin olması,
    e)İşletmenin ve işin gereği ile teknolojik nedenlerle uzmanlık gerektiren bir iş olması,
    f)Sigortalıların sadece asıl işverene ait işyerinde çalıştırılması, şeklinde sıralanabilir,
    Alt işverenin asıl işveren ile olan ilişkisi haricinde kendi işçileri de bulunmakta olup her işveren gibi emir ve talimat altında çalışan işçilere karşı iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almak ve mevzuata uygun davranmakla yükümlüdür. Bu yükümlülüğüne aykırı hareketi sonucu iş kazası meydana gelirse 506 sayılı Kanun’un 26. maddesi uyarınca sorumluluğu doğacaktır.
    Diğer taraftan 506 sayılı Kanun’un 87. maddesi uyarınca iş kazası halinde sorumluluk sadece alt işverene ait değildir. Asıl işverende alt işveren ile birlikte meydana gelen iş kazası nedeniyle müteselsilen sorumlu olacaktır.
    Somut olaya gelince davalı ...Ş. ile dava dışı dava dışı .....l İnş. Bilg. Elek. Büro Donanım Ltd. Şti. arasında fabrika sahasında çalıştırılmak üzere 5 adet forklift hizmeti satın alınması için 27.06.2002 tarihinde sözleşme imzalandığı ve sözleşmenin her yıl yenilendiği, dava dışı .....l İnş. Bilg. Elek. Büro Donanım Ltd. Şti. sigortalısı Ayhan Öntemel’in 30.04.2005 tarihinde İskenderun Demir Çelik A.Ş. Çelikhane Müdürlüğü 3 nolu konvektör ünitesinde meydana gelen kazada yaralandığı, 27.06.2006 tarihli ... Soruşturma Raporunda “…kaza olayı asıl işveren durumunda olan İsdemir A.Ş.’nin işçilerin sağlığını koruma ve iş güvenliği ile ilgili mevzuat hükümlerine aykırı hareketi sonucu olduğu…” tespitinde bulunulduğu, Ayhan Öntemel tarafından işçi alacaklarının tahsiline yönelik açılan davada Dörtyol İş Mahkemesinin 26.07.2005 tarihli ve 2004/1471 E., 2005/3410 K. sayılı kararında davalı ...Ş.’nin muvazaalı iş yapım sözleşmeleri ile taşeron işçisi gösterip çalıştırdığına karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 05.12.2005 tarihli ve 2005/34185 E., 2005/38652 K., sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği, Ayhan Öntemel tarafından davalı ...Ş.’ye yönelik açılan işe iade davasında Dörtyol İş Mahkemesinin 29.12.2005 tarihli ve 2005/857 E., 2005/419 K. sayılı kararı ile Ahmet Öntemel’in İskenderun Demir Çelik A.Ş.’nin işçisi olduğu belirtilerek işe iadesine karar verildiği, nihayet Ahmet Öntemel’in davalı ...Ş.’ye 30.04.2005 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle açtığı maddi ve manevi tazminat davasında ise Dörtyol İş Mahkemesinin 27.04.2010 tarihli ve 2006/448 E., 2010/113 K. sayılı kararı ile davalı ...Ş. asıl işveren kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, verilen kararın Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 07.03.2011 tarihli ve 2010/11664 E., 2011/1935 K. sayılı kararıyla onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.

    Yukarıdaki bilgiler ışığında somut olay değerlendirildiğinde, 30.04.2005 tarihinde iş kazasına maruz kalan .....tarafından açılan ve Yargıtay incelenmesinden geçerek kesinleşen işçi alacakları, işe iade ve maddi, manevi tazminat davaları ile 27.06.2006 tarihli ... Soruşturma Raporunda davalı ...Ş.’nin asıl işveren olarak kabul edildiği hususu dikkate alındığında dava dışı .....l İnş. Bilg. Elek. Büro Donanım Ltd. Şti. ile davalı ...Ş. arasında asıl işveren-alt işveren ilişkisinin olduğu belirgindir.
    O hâlde mahkemenin davalı ...Ş.’yi asıl işveren olarak kabulüne yönelik verdiği direnme kararı yerindedir.
    Hâl böyle olunca direnme kararı onanmalıdır.
    Ne var ki, Özel Dairece bozma nedenine göre davanın esasına yönelik diğer temyiz itirazları incelenmediğinden, bu yönde inceleme yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye gönderilmesi gerekir.
    Ayrıca; dava 08.04.2010 tarihinde açılmış olmasına rağmen karar başlığında dava tarihinin 30.05.2013 olarak belirtilmesi mahallinde düzeltilebilecek maddi hata olarak değerlendirilmekle bozma nedeni yapılmamıştır.
    S O N U Ç: 1-Yukarıda (I) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı ... vekilinin temyiz isteminin hukuki yararı bulunmadığından REDDİNE,
    2-Yukarıda (II) numaralı bentte açıklanan nedenlerle direnme uygun bulunduğundan davalı ...Ş. vekilinin işin esasına ilişkin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 26.02.2019 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.



    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi