14. Hukuk Dairesi 2015/16062 E. , 2016/1806 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki önalım nedeniyle tapu iptali ve tescil davasından dolayı mahal mahkemesinden verilen yukarıda gün ve sayısı yazılı hükmün; Dairemizin 23.06.2015 gün ve 2015/7231 Esas, 2015/7015 Karar sayılı ilamı ile bozulmasına karar verilmişti. Süresi içinde davalı vekili tarafından kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla, dosya içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, paydaşı olduğu 14 sayılı parselin dava dışı önceki paydaşlarının paylarını satış yoluyla davalıya devrettiğini, gerçek satış bedelinin daha düşük olmasına rağmen önalıma engel olmak için 290.000,00 TL gösterildiğini, belirlenecek değer üzerinden önalım hakkını kullanacağını ileri sürerek, önalım nedeniyle payın adına tescilini istemiştir.
Davalı, bedelde muvazaa bulunmadığını, gerçekte de payları da kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca devraldığını, davanın süresinde açılmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, keşif ile tespit edilen değer hükme esas alınarak davanın kabulüne karar verilmiş, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 23.06.2015 tarihli ve 2015/7231-7015 sayılı ilamıyla bedelde muvazaa iddiası kanıtlanamadığından tapu satış bedeli ile giderleri toplamının depo edilmesi için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur.
Davalı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Dava, önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Önalım hakkı paylı mülkiyet hükümlerine tabi taşınmazlarda bir paydaşın taşınmaz üzerindeki payını kısmen veya tamamen üçüncü bir kişiye satması halinde diğer paydaşlara bu satılan payı öncelikle satın alma yetkisi veren bir haktır. Bu hak paylı mülkiyet ilişkisi kurulduğu anda doğar ve satışın yapılmasıyla kullanılabilir hale gelir.
Önalım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.
Somut uyuşmazlıkta, davalı, davacı ve dava dışı üçüncü kişiler dava konusu 14 parsel sayılı taşınmazda paydaştır. Hükme esas alınan 08.05.2014 günlü bilirkişi kurulunun raporunda taşınmaz üzerinde ... kapı numaralı ... Sokak cepheli tek katlı bina ve ... Sokak cepheli yıkılmış bina temel hafriyatının bulunduğu belirtilmiştir. Çekişme konusu taşınmazın paydaşları tarafından davacı ... aleyhine ... Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/1705 esasında açılan ortaklığın giderilmesi davasına ...’in verdiği 16.11.2012 günlü cevap dilekçesinde ... Sokağa cepheli üç katlı yapının tarafına ait olup taşınmazın aynen taksiminin olanaklığı olduğu savunmasını yapmıştır. Bundan ayrı, davalıya pay satan ...’ın ... Sokağa; ... ve ...’un ... Sokağa cepheli binaları olduğu dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalle muhtarı tarafından düzenlenen ilmuhaberde belirtilmiştir. Davalı vekili karar düzeltme aşamasında taşınmazda fiili taksimin bulunduğunu ileri sürmüştür. Fiili taksim yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden dikkate alınarak araştırma yapılması gerekir. Somut olayda 14 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarca özel olarak fiili taksiminin yapıldığı, davalıya pay satanların kullandığı bölüm üzerinde davacının bu kullanıma itiraz etmediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davalıya pay satanların kullanımına itiraz etmeyen davacının payın satışıyla bu pay nedeniyle önalım hakkını kullanmasının TMK’nın 2. maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmayacağı açıktır. Dolayısıyla, çekişme konusu taşınmazda eylemli paylaşım bulunduğundan davanın reddi gerekir.
Mahkemece, taşınmazda fiili taksim bulunduğu gerekçesiyle davanın reddi gerekirken yazılı gerekçeyle kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 23.06.2015 günlü ve 2015/7231-7015 sayılı bozma ilamının KALDIRILMASINA, kararın açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 15.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.