16. Hukuk Dairesi Esas No: 2017/4988 Karar No: 2017/7060 Karar Tarihi: 26.10.2017
Yargıtay 16. Hukuk Dairesi 2017/4988 Esas 2017/7060 Karar Sayılı İlamı
16. Hukuk Dairesi 2017/4988 E. , 2017/7060 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ DAVA TÜRÜ : KULLANIM KADASTROSU
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ: Kullanım kadastrosu sırasında ... Mahallesi çalışma alanında bulunan 548 ada 16 parsel sayılı 1.285,31 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, kadastro tutanağının beyanlar hanesine, 6831 sayılı Yasa"nın 2/B maddesi uyarınca orman sınırları dışına çıkarıldığı ve taşınmaz üzerinde bulunan fındık ağaçlarının ..."in fiili kullanımında bulunduğu şerhi yazılarak tarla vasfıyla ... adına tespit edilmiştir. Davacılar ... ve ... taşınmazın kendi fiili kullanımında bulunduğu, iddiasına dayanarak dava açmıştır. Yargılama sırasında 548 ada 16 parsel sayılı taşınmaz 6292 sayılı Yasa uyarınca satın alma nedeniyle ... adına tescil edilmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın Kadastro Kanunu"nun 12/3 maddesi uyarınca reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir. Mahkemece; davanın hak düşürücü süre nedeni ile reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Sakarya İli, ... İlçesi, ... Mahallesinde çekişmeli 548 ada 16 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda 1991 yılında orman kadastro çalışmalarının yapıldığı, taşınmazın 3402 sayılı Kanun uyarınca yapılan 2/B çalışması sonucunda orman sınırları dışına çıkarıldığı, ancak tutanak düzenlenmediği, daha sonra 2010 yılında 3402 sayılı Yasa"ya 5831 sayılı Yasa"nın 8. maddesi ile eklenen Ek-4. madde kapsamında kullanım kadastrosu yapıldığı ve 02.9.2010 yılında kesinleştiği, anlaşılmaktadır. Davacı ... ve ..., 2010 yılında yapılan kullanım kadastrosuna karşı 2013 yılında dava açmış olduklarına göre olayda 3402 sayılı Kanun"un 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahsedilemez. Ayrıca dava açıldıktan sonraki tarihte, yargılamanın devamı sırasında çekişmeli 548 ada 16 parsel sayılı taşınmazın 6292 sayılı Yasa uyarınca satılarak Hazinenin mülkiyetinden çıktığı, davalı ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Bu nedenle, davaya zilyetliğin şerhine yönelik olarak devam edilemez ise de, davacıların taşınmaz üzerindeki zilyetliklerinin tespiti yönünden hüküm kurulmasına engel yasal bir düzenleme mevcut olmadığı gibi davacıların zilyetliklerinin tespiti isteminde bulunmasında da sonrasında ileri sürülecek hak talepleri açısından hukuki yararı mevcuttur. Bu nedenle dava, kullanım kadastrosu sonucu oluşan tespit ve tescile itiraz davası olmaktan çıkmış, zilyetliğin tespiti davasına dönüşmüştür. Hal böyle olunca; mahkemece tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda işin esasına girilerek inceleme yapılmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olup, davacılar vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 26.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.