20. Hukuk Dairesi 2016/213 E. , 2017/5692 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı gerçek kişi tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında dava konusu ... köyü, 126 ada 2 parsel sayılı 13110,92 m² yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı ... adına tespit edilmiştir.
Davacı ..., taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ve davalı lehine zilyetlikle taşınmaz edinme koşullarının oluşmadığını öne sürerek dava açmıştır.
Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tespit gibi tapuya tesciline karar verilmiş; davacı ... tarafından temyiz edilmekle hüküm, Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 03/12/2013 gün ve 2013/23703 E. - 20825 K sayılı kararı ile bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; ""...Mahkemece dava ve temyize konu 126 ada 2 parsel sayılı taşınmaz üzerinde tespit tarihinde davalı yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de varılan sonuç dosya içeriğine uygun düşmemektedir. Şöyle ki; mahkemece keşif tutanağına yansıtılan gözlemde taşınmazın hali hazırda kayalık, taşlık ve hali arazi olduğu gözlenmiş, ziraat bilirkişi raporunda taşınmazın kayalıklardan oluşan taşlı toprak yapısında olduğu, taşlılık sorununun bulunduğu, taşınmazın büyük çoğunluğu kayalıklardan oluştuğu için arazide enstantif tarım yapılmayacağı ancak yer yer öbek şeklinde olan alanlarda tarla ziraatı yapılabileceği, bu alanın ise yaklaşık arazinin yarısı kadarını oluşturduğunu bildirmiş, ... bilirkişi de raporunda taşınmazın taşlık kayalık hali arazi konumunda olduğunu, keşif esnasında herhangi bir tarımsal faaliyet görülmediği, fazlaca taşlık, kayalık bir zemin olduğunu belirtmiştir. Bu tespitler nazara alındığında dava konusu taşınmazın taşlık ve kayalık bir yapıda olduğu, taşınmaz üzerinde imar ve ihya çalışması yapılarak taşınmazın kültür arazisi haline getirilmediği anlaşılmaktadır. Nitekim teknik bilirkişi raporlarına aykırı düşen yerel bilirkişi ve tutanak bilirkişinin soyut ve gerekçesiz sözlerine de değer verilemez. Böylesi bir durumda, taşınmaz üzerinde davalının ekonomik amacına uygun zilyetliğinin bulunmadığının kabulü zorunludur. Hal böyle olunca, mahkemece; davanın kabulüne, dava konusu taşınmazın davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm oluşturulmasının isabetsiz olduğu""na değinilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra; davacı ... davasının kabulü ile dava konusu ... ili, Merkez ilçesi, ... köyü 126 ada 2 parsel sayılı Köyaltı mevkiinde kain 13110,92 m² miktarındaki taşınmazın tapu kaydının iptali ile ... vasfı ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı ... tarafından temyiz edilmiştir. Yargıtay 20. Hukuk Dairesinin 19/12/2014 tarih ve 2014/7637 E. - 10797 K. sayılı kararıyla hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “...... bilirkişi raporunda çekişmeli taşınmazın ... sayılmayan, hali arazi niteliğindeki yerlerden olduğu bildirildiğine ve ... bilirkişinin bu beyanı dosya içindeki mevcut, dava konusu taşınmaza ait olduğu belirtilen fotoğraf ile keşif sırasındaki mahkeme gözlemine de uygun olduğuna göre, mahkemece, dava konusu taşınmazın hali arazi niteliği ile davacı ... adına tesciline karar verilmesi gerekirken, ... bilirkişi raporunun aksine, yerinde olmayan düşünce ve gerekçelerle taşınmazın ... niteliği ile ... adına tesciline karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir...” denilmektedir.
Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra davanın kabulüne, dava konusu 126 ada 2 parsel sayılı 13.110,92 m² miktarındaki taşınmazın kadastro tesbitinin iptali ile hali arazi vasfı ile davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davalı gerçek kişi tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, kadastro tesbitine itiraza ilişkindir.
Yörede 3402 sayılı Kanunun 5304 sayılı Kanunla değişik hükümlerine göre yapılan ... kadastrosu bulunmamaktadır.
İncelenen dosya kapsamına göre, mahkemece, 19/12/2014 tarih 2014/7637 E. - 10797 K. sayılı bozma kararına konu “davacı hazinenin davasının kabulüne dair” 30.04.2014 tarih ve 2014/4 E. - 52 K. sayılı gerekçeli kararının davalı ...’a usûlüne uygun şekilde tebliğ edildiği, davacı ... temyiz başvuru dilekçesinin de davalıya usûlüne uygun biçimde tebliğ edildiği, davalı kişinin hükme karşı temyiz yoluna müracaat etmediği, dolayısıyla kararın kendisi açısından kesinleştiği, temyiz incelemesine konu hükümde de davalı aleyhine yeni bir durum ortaya çıkmadığı bu nedenle davalı kişinin hakkında kesinleşen hüküme yönelik olarak temyiz talebinde bulunduğu anlaşılmakla TEMYİZ DİLEKÇESİNİN REDDİNE, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/06/2017 günü oy birliği ile karar verildi.