13. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/8918 Karar No: 2014/7404 Karar Tarihi: 17.3.2014
Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 2014/8918 Esas 2014/7404 Karar Sayılı İlamı
13. Hukuk Dairesi 2014/8918 E. , 2014/7404 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı şirket, davalı ... ile aralarında hizmet alım sözleşmesi düzenlendiğini, edimini ifa etmesine rağmen davalının hakedişlerinden %5 oranında kesintiler yaptığını, kesintinin sözleşmeye ve 5510 sayılı yasanın 81/1-1 maddesine aykırı olduğunu ileri sürerek, hakedişlerinden yapılan kesintinin tahsili için başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali ile icra inkar tazminatının tahsilini istemiştir. Davalı, davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, 58331,35 TL asıl alacağa vaki itirazın iptali, icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir. 1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir. 2-Davacı eldeki davada icra takibine vaki itirazın iptaliyle birlikte icra inkar tazminatının da tahsilini istemiştir. İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra - inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötüniyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir. İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk 2014/8918-7404 bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle; davalının tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölümünün ikinci bendinin karardan çıkartılarak yerine aynen (hüküm altına alınan 58331,35 TL asıl alacağın %40"ı oranındaki icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine) söz ve rakamlarının yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan 24.30 TL harcın istek halinde davacıya, peşin alınan 998.00 TL harcın davalıya iadesine, 17.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.