1. Hukuk Dairesi 2016/8675 E. , 2017/2866 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali, tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı ve davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Davacı, paydaşı olduğu 224 parsel sayılı taşınmazı davalı vakfa “Kur’an kursu, öğrenci yurdu, okul, cami v.b. yapılmak” şartıyla hibe suretiyle temlik ettiğini, ancak taşınmazın bağış amacına uygun kullanılmadığını ve başkasına temlik edildiğini, 11.08.2014 tarihinde davalıya taşınmazın iadesi ya da bedelinin ödenmesi yönünde ihtar göndermesine rağmen sonuç alamadığını, bağıştan rücu koşulunun gerçekleştiğini ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde tazminata hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, hak düşürücü sürenin dolduğunu, taşınmazın tarla olması nedeniyle inşaata başlanılamadığını ileri sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, bağış şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle tazminat talebinin kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacı ve dava dışı Hikmet’in çekişme konusu taşınmazda paylı malik iken, 02/12/2011 tarihli protokol ile davalı vakfa taşınmazın “Kur’an kursu, öğrenci yurdu, okul, cami vb yapılmak” şartı ile bağışlandığı, daha sonra her ikisine vekaleten ... ’in 05/12/2011 tarihinde protokolü tapuya tescil ettirdiği, taşınmazın davalı tarafından 17/03/2014 tarihinde dava dışı ... ’a satış suretiyle temlik edildiği, davacı tarafından 11/08/2014 tarihli ihtarname ile taşınmazın iadesi ya da bedelinin ödenmesinin istendiği, taşınmazın halen tarla vasfıyla kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle temlikin eki olan protokolün 5.maddesinde bağışa konu taşınmazın satılamayacağı, devredilemeyeceği ve amacı dışında kullanılamayacağı koşuluna rağmen, davalı vakıf tarafından üçüncü kişiye satıldığı ve bağıştan rücu şartının gerçekleştiği kabul edilerek tazminat talebinin kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur. Davalı tarafın bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.
Davacının temyiz itirazlarına gelince; davacı, dava dilekçesinde tapu iptal tescil, olmadığı takdirde taşınmazın rayiç değeri isteminde bulunmuş, dava değeri olarak 10.000,00 TL gösterilmiş, tazminata ilişkin olarak faiz isteminde bulunulmamış olmasına rağmen ıslah dilekçesinde faiz talep etmiştir.
Somut olaya gelince; davacı vekili, yargılama sırasında 02/12/2014 tarihli celsede taşınmazın üçüncü kişi adına kayıtlı olması nedeniyle tapu iptal tescil değil, tazminat talepleri olduğunu ifade etmiş ve 29/09/2015 havale tarihli ıslah dilekçesi ile de, 295.918.00.-TL tazminat ve dava dilekçesinde yer almayan dava tarihinden itibaren yasal faiz isteminde bulunmuştur. O halde, davacı ıslah ile tazminat istemine faiz istemini eklediğinden, davada Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 180. maddesi anlamında kamilen (tam) ıslah yoluna gidildiği açıktır.
Islah, dava dilekçesinin baştan itibaren düzeltilmesine yönelik bir taraf usul işlemidir. Bu niteliği itibariyle ilk davanın devam olup, yeni bir dava değildir. Böyle olunca sonuçlarını ilk dava tarihinde meydana getireceğinden ıslah sonucu arttırılan miktarlar için ıslah tarihinden değil, dava tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerekir.
Hal böyle olunca; ıslah ile davacının faiz isteminde bulunduğu gözetilerek, kabul edilen tazminata dava tarihinden itibaren faiz işletilmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde karar verilmesi isabetsizdir.
Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 24.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.