14. Hukuk Dairesi 2015/11172 E. , 2016/1792 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 15.06.2012 gününde, birleştirilen davalarda 09.05.2013 gününde verilen dilekçeler ile davalılar ... ve ... aleyhine tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; asıl ve birleştirilen davaların reddine dair verilen 04.11.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, imar uygulama işleminin iptalinden kaynaklanan imar parsellerinin tapularının iptali ile kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir.
Mahkemece, konusuz kaldığı gerekçesiyle asıl ve birleştirilen davaların reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-Birleştirilen davalar yönünden, yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda davalı belediyenin yeni imar düzenlemesi yaptığı, yeni imar uygulama işlemiyle oluşan 1804 ada 31 ve 32 sayılı parsellerin sicil kayıtlarının dayanağı olan imar uygulamasına ilişkin idari işlemin idari yargı yerinde iptal edilmediği sürece geçerliliğini koruyacağı, bu nedenle tapu iptal ve tescil davasının dinlenme olanağı bulunmadığı gözetilerek, birleştirilen davaların reddine karar verilmiş olması doğru olduğundan, davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı vekilinin asıl dava yönünden temyizine gelince; davacı, paydaşı olduğu 2307 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu alanda davalı Belediyenin yaptığı imar uygulama işleminin idari yargı yerinde iptal edilerek kesinleştiğini ileri sürerek imarla oluşan 1804 ada 18 ve 19 sayılı parsellere yönelik olarak tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
Gerçekten de 2307 sayılı kadastral parselin bulunduğu alanda yapılan ve dava konusu 1804 ada 18 ve 19 sayılı imar parsellerine dayanak teşkil eden davalı ... Belediyesinin 04.05.2006 tarihli ve 377 sayılı Belediye Encümen Kararının iptali yönünde davacı ve babası ..."ın açmış olduğu davanın, ... İdare Mahkemesinin 24.09.2008 günlü ve 2006/2111 Esas, 2008/1384 sayılı Kararı ile kabul edilerek, 04.05.2006 tarihli ve 377 sayılı Belediye Encümen Kararının iptal edildiği ve iptal kararının kesinleştiği dosya kapsamıyla sabittir.
Hemen belirtmek gerekir ki; idari işlemin, idari yargı yerinde iptal edilmesi halinde sicil kayıtlarının dayanağının kalmayacağı, kaydın yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda da kadastral parsele dönüleceğinde kuşku yoktur.
Ne var ki, yargılama sırasında, davalı ... tarafından yukarıda sözü edilen idare mahkemesinin iptal kararından sonra dava konusu taşınmazın bulunduğu alanda 04.03.2010 tarihli ve 337 sayılı Belediye Encümen Kararıyla yeni imar uygulaması yapıldığı, bu uygulama ile oluşan yeni imar parseli olan 1804 ada 31 ve 1804 ada 32 sayılı parsellerin tapuya tescilinin sağlandığı anlaşılmaktadır.
O halde, son yapılan imar işleminin ayakta olduğu, başka bir ifadeyle geçerliliğini koruduğu gözetildiğinde eldeki davanın dinlenme olanağının kalmadığı açıktır.
Bu durumda, yargılama sırasında yeni imar uygulaması yapıldığı gözetilerek, asıl davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Öte yandan, yeni imar uygulaması yargılama sırasında yapıldığına, davanın açıldığı tarihte mevcut imar uygulaması idari yargı yerinde iptal edildiğine göre; davacının dava tarihinde dava açmakta haklı olduğunun kabulü ile yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinden iptal edilen idari işlemi gerçekleştiren davalı belediyenin sorumlu tutulması gerektiği halde, davacının sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, davada vekille temsil edilen davacı yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken aksi yönde hüküm kurulmuş olması da doğru görülmemiştir.
Mahkemece, asıl davada belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile birleştirilen davalar yönünden hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, 2 numaralı bent uyarınca asıl dava yönünden yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 11.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.