14. Hukuk Dairesi Esas No: 2015/12043 Karar No: 2016/1753 Karar Tarihi: 11.02.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2015/12043 Esas 2016/1753 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2015/12043 E. , 2016/1753 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.07.2012 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 20.11.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava konusu taşınmazın 2981 sayılı İmar Affı Kanunu uyarınca hak sahibine tahsis edildiğini, tahsis edilen taşınmazı satış sözleşmesiyle temlik aldıklarını belirterek adına tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalı ... ...si vekili, adına kayıtlı taşınmazın kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyetinin kazanılmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir. Davalı ... vekili, husumet itirazında bulunduğunu, dava konusu taşınmazın kamu hizmeti amacıyla tahsis edildiğini, davacının hak ve taleplerinin zamanaşımına uğradığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Uygulamada kısaca, İmar Affı Kanunu olarak bilinen 2981 sayılı Yasanın 1. maddesi hükmüne göre kanunun amacı; imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki bütün yapılar hakkında uygulanacak işlemleri düzenlemek ve bu işlemlere dair müracaat tespit, değerlendirme, uygulama ve duyuru esaslarını ve ilgili diğer hususları belirlemektir. Görülüyor ki; kanun imar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilmiş ve inşa halindeki yapı maliklerini hedeflemiştir. Başka bir anlatımla, kanunda yazılanlar dışındaki kişilerin İmar Affı Kanununa dayanarak istemde bulunma olanakları yoktur. Ne var ki, 3290 sayılı Kanun ile bazı maddeleri değiştirilen ve bazı maddeler eklenen 2981 sayılı Kanunun Uygulamasına Dair Yönetmeliğin 25. maddesi, kanun kapsamında kalan kişilere yapılan tahsisin bunlar tarafından üçüncü kişilere temlikine imkan tanımıştır. Ancak bu gibi durumlarda da tahsis sahiplerinden devralan kişilerin 2981 sayılı Kanundan yararlanıp yararlanamayacağı hususunun araştırılması gerekir. 2981 sayılı Kanunun 13/a hükmüne göre, arsa tahsis edilecek kimselerin kendisinin veya eşinin veya reşit olmayan çocuğunun oturduğu belediye ve mücavir alan sınırları içinde ev yapmaya müsait arsaya veya bir eve veya apartmanın bağımsız bir bölümüne veya bir bölümü işyeri olarak kullanılan bir yapıya sahip bulunmaması zorunludur. Somut olayda, davacının bayii olan ..."e 107 sayılı parselden 400 m2 yer tahsis edildiği, tahsis sahibinin bu hakkını temlik alan davacının tahsise dayanarak bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamına ve toplanan delillere göre ifraz işlemi sonucu davacının temlik aldığı hak sahibinin gecekondusunun üzerinde bulunduğu taşınmazın 108 ada 36 parsel numarası ile tahsis eden adına müstakil tapu olarak tescil edildiği anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece dairemizin yukarıdaki ilkeleri doğrultusunda civardaki taşınmazlardan da DOP kesilip kesilmediği araştırılarak DOP kesilmiş olduğu takdirde parselin yüzölçümü payda kabul edilmek suretiyle davacı adına pay tesciline karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.