13. Hukuk Dairesi 2016/5920 E. , 2019/907 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukat olduğunu, davalı tarafından 09.10.2012 tarihli vekaletname ile vekil olarak görevlendirildiğini ve imzalanan 10.10.2012 tarihli avukatlık ücret sözleşmesi ile davalının dava dışı şirkette bulunan hisselerinin yönetimi işini ve bu kapsamda açılması gereken her türlü davayı açma işini üstlendiğini, derhal işe koyularak ihtarname çektiğini, muhataplar ile bir çok görüşme ve toplantı yaptığını, görüşmeler devam ederken davalı tarafından 05.11.2012 tarihinde haksız olarak azledildiğini, sözleşmede aylık 2.000,00 TL vekalet ücreti ve haksız fesih durumunda 24 aylık ücret ödeneceğinin kararlaştırıldığını, 50.000 TL üzerinden başlattığı icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu ileri sürerek; itirazın iptaline ve inkar tazminatına karar verilmesi istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, ... 1. İcra Müdürlüğünün 2012/9139 esas sayılı dosyasına yönelik itirazın 2.000 TL yönünden iptali ile takibin 2.000,00 TL üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağa yasal faiz uygulanmasına ve fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, eldeki davada haksız azil nedenine dayanarak davalı ile imzaladığı sözleşme uyarınca hak etmiş olduğu ücret ve haksız fesih hali için öngörülen 24 aylık ücret tutarının tahsili amacı ile başlatmış olduğu takibe vaki itirazın iptalini istemiştir. Mahkemece, istifa ve azil hakkını zorlaştıran hükümlerin geçersiz olduğu gerekçesi ile 24 aylık ücret talebinin reddine, bir aylık ücret tutarı yönünden itirazın iptaline ve davalı lehine 5.580,00 TL vekalet ücretine karar verilmiştir.
48.000 TL alacak yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Bu halde takdiri olarak tenkise tabi tutulup reddedilen kısım üzerinden davalı lehine vekalet ücretine hükmedilemeyeceğinin gözetilmemesi usul ve yasaya aykırı olup, hükmün bozulmasını gerektirir. Ne var ki; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HMUK"un 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün 4. fıkrası hükümden çıkartılarak yerine “Davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına” ibaresinin yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/I maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 31/01/2019 gününde oycokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Davacı avukat ile davalı arasında 10.10.2012 tarihinde avukatlık ücret sözleşmesi akdolunmuş, bu sözleşmede tarafların hak ve sorumlulukları herhangi bir yoruma gerek bırakmayacak şekilde belirlenmiştir. Sözleşmenin, "Sözleşmenin Konusu" başlığını taşıyan bölümünde "Müvekkilin ... İskele Taah. İnş. Turz. İth. İhr. San. Ltd. Şti. bulunan hisselerinin yönetimi işini vekaleten yapacak ve açılması gereken her türlü davayı açacaktır..." denilmek suretiyle avukatın üstlendiği işler açıklanmıştır. Avukatın üstlendiği işin, davalının şirketteki hisselerinin yönetimi işi olması, işin süresi ve niteliği dikkate alındığında, sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi halinde, kararlaştırılan aylık ücretin 24 ay karşılığının tazminat olarak ödeneceğine ilişkin sözleşme maddesinin davalının iddia ettiği gibi, "davacı lehine aşırı orantısızlık" içerdiği kabul edilemez.
Davacı, davalı ile sözleşmenin imzalanmasını takip eden 2 gün içinde davalının hissedarı olduğu şirkete 12.10.2012 tarihli ihtarnameyi keşide etmiştir. Ancak, sözleşme ile üstlendiği dava veya davaları açmasına fırsat verilmeden ve yine sözleşmede üstlenilen işle ilgisi olmayan gerekçelerle davacı avukat azledilmiştir. Bu durumda azlin haksız olduğunun ve dolayısıyla davacının sözleşme ile kararlaştırılan ücreti hak ettiğinin kabulü gerekir. Aksinin kabulü ise, sözleşme ile elde edilmek istenen amacı ortadan kaldıracak ve avukatın emeğinin karşılıksız kalmasının yolunu açacaktır. Davalı, sözleşmenin konusunu oluşturan amaca, davacının keşide ettiği 12.10.2012 tarihli ihtarname ile ulaşmış olabilir. Buna rağmen "avukatın başka bir şey yapmadığı" gerekçesiyle azlini haklı göstermeye çalışması dayanaktan yoksun bir savunmadır.
Her ne kadar yerel mahkemenin kararında Dairemizin 2014/19562 esas, 2015/20555 karar sayılı ilamına atıf yapılmış ise de; bu kararda, kurulan vekalet ilişkisinde, tarafların vekaletten istifa ya da vekilin azlini kısıtlayan sözleşme maddesinin geçersiz olduğu vurgulanmış olup, söz konusu kararın somut olayda emsal olarak uygulanması imkanı bulunmamaktadır. Vekalet sözleşmesinin tarafları vekalet akdini serbestçe feshedebilirler; geçersiz olan, sözleşmede bu feshi kısıtlayan hükümlerdir. Ancak; sözleşmenin haksız olarak feshedilmesi halinde, haksız olarak fesheden taraf, sözleşmede öngörülen sonuçlara da katlanmak zorundadır. Aksi taktirde kişilerde ve toplumda, "ahde vefa" ve "sözleşmeye sadakat" inancı zayıflayacaktır. Bu nedenlerle, davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiği düşüncesinde olduğumuzdan, ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine yönelik olarak verdiği hükmün bozulması gerekirken, bu kararın düzeltilerek onanması yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz