21. Hukuk Dairesi 2014/22275 E. , 2015/12010 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar murisinin, iş kazası sonucu ölümünden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; bozmaya uyarak ilamda yazılı nedenlerle, davalılardan .... Hakkında açılan davanın husumet yokluğundan reddine, 187.059.82 TL maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte diğer davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davacı ile davalılardan ... ve ..... Vekillerince duruşmasız, davalılardan ... vekilince de duruşmalı olarak istenilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26 Mayıs 2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalılardan .... vekili Avukat ... ile karşı taraf vekili Avukat ..... geldiler. Diğer davalılar adına gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıda karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere kararın bozmaya uygun bulunmasına göre, davalılar ... ile ....’nin tüm, davacılar ile davalı ...’in aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 15.06.2007 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu ölen sigortalının hak sahiplerinin maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece; Dairemiz bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davacıların maddi tazminat istemlerinin kabulüne, manevi tazminat istemlerinin ise kısmen kabulüne karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Maddi tazminatın belirlenmesi doğrudur. Ancak davacılar yararına manevi tazminatların takdirinde yanılgıya düşüldüğü, manevi tazminatlar az takdir edildiği gibi davalı ... bakımından talebin aşıldığı anlaşılmaktadır.
Davacılar murisinin ölümüyle sonuçlanan iş kazasında sigortalının %30, davalı asıl ve alt işverenle davalı üçüncü kişi ve dava dışı üçüncü kişinin toplam solarak %70 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.
Gerek mülga B.K"nun 47 ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı T.B.K’nun 56. maddesi hükmüne göre Hakim: ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine karar verebilir. Hakimin manevi zarar adı ile ölenin yakınlarına verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de hükmedilen tutarın uğranılan manevi zararla orantılı, duyulan üzüntüyü hafifletici olması gerekir.
Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları tarafların sosyal ve ekonomik durumları paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu olayın ağırlığı olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)
Bu ilkeler gözetildiğinde davacılardan her biri yararına hüküm altına alınan manevi tazminatların az olduğu açıkça belli olmaktadır.
Davalı ... ’in temyiz itirazlarına gelince: Taleple bağlı olarak karar verilmesi gerektiği HUMK’nun 74 ve HMK’nun 26. Maddelerinin emredici kuralıdır. Davacılar vekili 26.06.2008 tarihli kısmi dava dilekçesi dışında davalılardan ... bakımından maddi tazminat talebinde bulunmadığı gibi bu davalı bakımından maddi tazminat istemini ıslah yoluyla artırmamıştır. Hal böyle olunca 26.06.2008 tarihli dava dilekçesindeki talebi aşar biçimde davalı ... ‘in maddi tazminattan sorumlu tutulması isabetsizdir.
Öte yandan davacılar 13.08.2010 tarihinde manevi tazminat istemli olarak dava açmış olup anılan davada Asliye Hukuk Mahkemesi 2010/495E, 2010/562K sayılı kararla manevi tazminat istemli davanın, irtibat olduğundan maddi tazminat istemli görülmekte olan bu dava ile birleştirilmesine karar verilerek her iki dava birlikte görülmüştür. Bir davada hüküm ancak davanın tarafları hakkında kurulabilir. Manevi tazminat istemli birleşen davada dava dilekçesinde dava açılanlar arasında ... yoktur. Oysa anılan davalında hüküm altına alınan manevi tazminatlardan sorumlu olduğunun karara bağlandığı görülmektedir. Hal böyle olunca da davanın tarafı olmayan kişi hakkında hüküm kurulmasının hatalı olduğu ortadadır.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, davacılar vekili ile davalı ...’in ın bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, Davacı yararına takdir edilen 1.100.00TL. duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz eden temyiz eden davalılardan ... ve......"ne yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde davacılar ve davalılardan ..."e iadesine, 26/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.