8. Hukuk Dairesi 2010/2282 E. , 2010/5297 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Türkeli Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 12.02.2010 gün ve 28/18 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, dava dilekçesinde; 111 ada 25 sayılı parselin babası ...ten kaldığını, sağlığında yaptığı paylaşım sonucu kendisine verdiğini ancak, yapılan kadastro çalışmaları sırasında davalı adına tespit ve tescil edildiğini açıklayarak sözü edilen parselin tapu kaydının iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, 13.5.2009 günlü yargılama oturumunda dava konusu taşınmaz üzerinde değirmen bulunduğunu, dedeleri tarafından yapıldığını, taşınmazın dedesinden babası Satılmış Öztürk’e geçtiğini, babası tarafından sağlığında herhangi bir paylaşım yapmadığını ölümünden sonrada mirasçıları arasında yine yapılmış bir paylaşımın söz konusu olmadığını, taşınmazın bağımsız olarak yalnızca kendisine ve davacıya ait olmayıp tüm mirasçılara ait olduğunu, bu nedenle davacının açmış olduğu davayı kabul ettiğini bildirmiştir.
Mahkemece, taşınmazın muris tarafından davacıya bağışlanmadığı ve satışında söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava kazanmayı sağlayan zilyetlik ve muristen intikal hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK.nun 713/1 ve 3402 sayılı Kanunun 14. maddesi gereğince açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemenin bu görüşüne katılma olanağı bulunmamaktadır. Davacı başlangıçta babasının sağlığında dava konusu yerin kendisine verildiğini bildirmiş, 12.2.2010 tarihli yargılama oturumunda ise de, bildireceği herhangi bir delil ve tanık bulunmadığını, altı kardeş olduklarını, taksimi sadece davalı ile birlikte babasının sağlığında yaptıklarını bildirmiştir. Beyanı okunup HUMK.nun 151/son maddesi gereğince onaylanmıştır. Bu durum karşısında ortak miras bırakan Satılmış Öztürk’ün sağlığında dava konusu yeri davacıya verdiği hususu kanıtlanamamıştır. Murisin ölümünden sonrada yöntemine uygun bir biçimde ve tüm mirasçıların katılımı ile yapılmış bir paylaşımdan da söz edilemez.Şu halde muris Satılmış Öztürk’ün terekesi TMK.nun 701 ve 702. maddeleri gereğince elbirliği mülkiyeti hükümlerine tabidir. Elbirliği mülkiyetinde ortakların belirlenmiş payları bulunmayıp her birinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. Kural olarak, üçüncü kişilere karşı mirasçılar tarafından açılacak davalar için oybirliği aranır. Yani mirasçıların üçüncü kişilere karşı bir bütün olarak dava açmaları gerekir. Bu kuralın tek istisnası mirasçılar arasında açılıp yürüyen davalarda söz konusudur. Her bir mirasçı bağımsız olarak taşınmazın maliki bulunan diğer mirasçı ya da mirasçılara karşı payı oranında iptal ve tescil isteğinde bulunabilir. Uyuşmazlık konusu 111 ada 25 sayılı parsel, murisin terekesine dahil olduğuna ve tüm mirasçıların katılımı ile yapılmış bir paylamış bulunmadığına göre davacının miras payı oranında iptal ve tescile karar verilmesi mümkündür. Bu bakımdan öncelikle muris Satılmış Öztürk’ün veraset belgesinin alınıp dosyaya sunulması için taraflara süre ve imkan tanınması, veraset belgesi sunulduğunda davacının miras payı gözönünde tutularak davalı adına bulunan 111 ada 25 sayılı parselin tapu kaydının kısmen iptali ile payı oranında davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesi düşünülmelidir. Dava, mirasçılar arasında açılıp yürüyen bir dava olduğu açıktır. Miras payı oranında iptal ve tescile engel bir kanun hükmü de bulunmamaktadır.
Davacının temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428. maddesi hükmü uyarınca BOZULMASINA ve 17,15 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 04.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.