20. Ceza Dairesi 2018/4373 E. , 2020/1184 K.
"İçtihat Metni"
Mahkeme : KASTAMONU Ağır Ceza Mahkemesi
Suç : Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma
Hüküm : Mahkûmiyet
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Suç tarihinde, sanık ... ile başkaca şahısların da bulunduğu ... Cafe isimli işyerinde kolluk görevlilerince yapılan aramada; ......’nin yere attığı ve kendisine ait olduğunu ... isimli şahıstan satın aldığını beyan ettiği net ağırlığı 0,08 gram AM-2201, JWH-018 ve JWH-210 ihtiva eden maddenin ele geçirildiği olayda, ......’nin 5-6 ay önce sanık ... aracılığı ile ... isimli şahıstan uyuşturucu madde satın aldığını beyan etmesi ve sanık hakkında uyuşturucu madde ticareti yaptığına dair önceden edinilen istihbari bilgi ile sanığın uyuşturucu madde kullandığına dair beyanına istinaden; sanık ... hakkında kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma ve uyuşturucu madde ticareti yapma suçlarından iddianame tanzim edildiği, Kastamonu Ağır Ceza Mahkemesinin 13.12.2013 tarih, 2013/202 esas ve 2013/245 karar sayılı ilamı ile kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan ise hapis cezası ile mahkumiyet kararı verildiği, uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan verilen mahkumiyet kararının, Yargıtay 10.Ceza Dairesinin 16.05.2014 tarih, 2014/3182 esas ve 2014/3885 karar sayılı ilamı ile “atılı suçu işlediğine dair delil bulunmadığı ve beraati yerine mahkumiyetine karar verildiği” gerekçesi ile bozulmasına karar verildiği, sanığın hakkında hükmolunan tedavi ve denetimli serbestlik tedbirine dair kararı ihlal etmesi sebebi ile dosyanın yeninden ele alınarak, sanığın 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği ve söz konusu kararın sanık müdafii tarafından temyiz edildiği,
Netice olarak, kendisinden herhangi bir uyuşturucu veya uyarıcı madde ele geçmeyen ve uyuşturucu madde kullandığına ilişkin soyut beyanı dışında, bu nitelikteki bir maddeyi kullandığı da teknik yöntemlerle saptanmayan sanığın, uyuşturucu madde kullandığına ilişkin, kuşku sınırlarını aşan kesin delil bulunmadığı gözetilmeden, beraati yerine yazılı şekilde karar verilmesi;
Kabule göre ise;
2-Sanık müdafiinin esas hakkında mütalaaya karşı süre isteme talebinin; mahkemece "denetimli serbestlik kararından önce iddianameye ve esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanlarının alınmış olması, sanık hakkında herhangi bir yeni durumun, yeni bir suçlamanın olmaması, yargılamanın uzamaması ve usul ekonomisi ilkeleri" gerekçesiyle reddedilmesi suretiyle savunma hakkının kısıtlması,
3-Sanık hakkında kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma suçundan dolayı başka dava olup olmadığı, varsa sanığın bu suçu diğer davaya konu olan suç nedeniyle verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işleyip işlemediği belirlendikten sonra;
a-Sanığın bu suçu, daha önce işlediği suçtan dolayı yapılan kovuşturma aşamasında hükmolunan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş ise, 6545 sayılı Kanun"un 68. maddesi ile değiştirilen TCK"nın 191. maddesinin 5. fıkrasında öngörülen “Erteleme süresi zarfında kişinin kullanmak için tekrar uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması, dördüncü fıkra uyarınca ihlâl nedeni sayılır ve ayrı bir soruşturma ve kovuşturma konusu yapılmaz” hükmü uyarınca, ikinci suçtan açılan bu davanın kovuşturma şartının ortadan kalkması nedeniyle, CMK"nın 223. maddesinin 8. fıkrası uyarınca “davanın düşmesine”,karar verilmesinde zorunluluk bulunması,
b-Hükümden önce, 28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanunla TCK"nın 191. maddesinde yapılan değişiklik nedeniyle, TCK"nın 191. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendinde yer alan, "kişinin, erteleme süresi zarfında; kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi hâlinde, hakkında kamu davası açılır." hükmü gözetildiğinde dosya kapsamına göre; sanığa Bakırköy Denetimli Serbestlik Şube Müdürlüğünün 24.07.2014 tarihli çağrı davetnamesi ile 10 gün içerisinde adı geçen müdürlüğe gelmesi konusunda ihtarda bulunulduğu; ancak sanığın yasal sürede herhangi bir başvuru yapmaması üzerine, sanığa tekrar yeni bir süre verilerek başvuru yapması konusunda ihtaratta bulunulmadığının anlaşılması karşısında; sanığın ilk ihtarata uymamasının, kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar etmesi olarak kabul edilemeyeceği gözetilmeden mahkûmiyetine karar verilmesi,
3-Hükümden sonra 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi"nin 08/10/2015 tarihli 2014/140 esas ve 2015/85 karar sayılı kararı ile, 5237 sayılı TCK"nın 53. maddesinin bazı hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, bu maddenin uygulanması açısından, yeniden belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
Kanuna aykırı, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan, hükmün BOZULMASINA, 26.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.