22. Hukuk Dairesi 2018/14827 E. , 2018/24725 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... 6. Hukuk Dairesi
DAVA TÜRÜ : İŞE İADE
MAHKEMESİ : ... İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 18/02/2011 tarihinde belirsiz süreli iş sözleşmesi ile işe başladığını, iş akdinin 11/04/2016 tarihinde davalı tarafından tek taraflı olarak feshedildiğini, davalı işveren tarafından fesih nedeninin "işverenin güvenini kötüye kullanma" olarak gösterildiğini, feshin haksız ve geçerli bir nedene dayanmadığını belirterek müvekkilinin işe iadesini, işe iade edilmemesi durumunda 4 veya 8 aylık ücreti tutarında tazminata hükmedilmesini ve 4 aya kadar ücret tutarında boşta geçen süreye ilişkin ücretin ve diğer haklarının davalıdan alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekilinin 01/06/2016 tarihli cevap dilekçesinde özetle; davacının işverenin güvenini kötüye kullandığı için iş akdinin feshedildiğini, bu nedenle haksız açılan davanın reddini talep ettiğini beyan etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti:
Davanın reddine vermiştir.
İstinaf Başvurusu:
İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararının Özeti:
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin vakıa ve hukuki değerlendirmesi bakımından usul ve yasaya aykırı bir durum bulunmadığından davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Temyiz Başvurusu:
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasındaki uyuşmazlık iş sözleşmesinin feshinin haklı veya geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı noktasındadır.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 25. maddesi işveren açısından haklı nedenle derhal fesih hâllerini düzenlenmiş olup, 25. maddenin (II) numaralı bendinin "e" alt bendinde "işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması" işverene iş sözleşmesini bildirim sürelerine uymaksızın ve tazminatsız feshetme hakkı veren bir fesih hâli olarak kanunda yer almıştır.
4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. maddesi işverene, işçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenlerle iş sözleşmesini feshetme yetkisi vermiştir. İşçinin davranışları nedeniyle iş sözleşmesinin feshedilebilmesi için, işçinin iş sözleşmesine aykırı, sözleşmeyi ihlal eden bir davranışının varlığı gerekir. İşçinin kusurlu davranışı ile sözleşmeye aykırı davranmış ve bunun sonucunda iş ilişkisi olumsuz bir şekilde etkilenmişse işçinin davranışından kaynaklanan geçerli bir fesih söz konusu olur.
İşçinin davranışlarından ve yeterliliğinden kaynaklanan nedenler, aynı yasanın 25. maddesinde belirtilen nedenler yanında, bu nitelikte olmamakla birlikte, işyerlerinde işin görülmesini önemli ölçüde olumsuz etkileyen nedenlerdir. İşçinin davranışlarından veya yetersizliğinden kaynaklanan nedenlerde, iş ilişkisinin sürdürülmesinin işveren açısından önemli ve makul ölçüler içinde beklenemeyeceği durumlarda, feshin geçerli nedenlere dayandığını kabul etmek gerekecektir.
İşçinin iş sözleşmesini ihlal edip etmediğinin tespitinde, sadece asli edim yükümlülükleri değil; kanundan veya dürüstlük kuralından doğan yan edim yükümlülükleri ile yan yükümlerin de dikkate alınması gerekir. Sadakat yükümü, sözleşmenin taraflarına sözleşme ilişkisinden doğan borçların ifasında, karşı tarafın şahsına, mülkiyetine ve hukuken korunan diğer varlıklarına zarar vermeme, keza sözleşme ilişkisinin kapsamı dışında sözleşme ile güdülen amacı tehlikeye sokacak özellikle karşılıklı duyulan güveni sarsacak her türlü davranıştan kaçınma yükümlülüğünü yüklemektedir.
Sadakat borcu, iş ilişkisinin karşılıklı borç doğuran kişisel bir ilişki olmasının doğal bir sonucudur. Sadakat borcunu ihlal eden işçi davranışlarının neler olabileceğinin önceden belirlenmesi ve tek tek sayılması mümkün değildir. Her ne kadar işçinin, işverenin güvenini kötüye kullanması, hırsızlık yapması, işverenin meslek sırlarını ortaya atması gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması işverene haklı nedenle derhal fesih hakkı vermekte ise de; hükümde belirtilen doğruluk ve bağlılığa uymayan bazı hâller örnek olarak sayılmış ve benzeri fiillerin de borcun ihlalini oluşturacağı kabul edilmiştir. Bu durumda, işçinin hangi eyleminin doğruluk ve bağlılığa uymayan davranış olarak kabul edilmesi gerektiği hususunda hâkim, iş ve çalışma hayatının gerekleri ile toplumsal ilişki ve gelenekleri göz önüne alarak somut olayın özelliklerine göre bir sonuca varmalıdır.
İş ilişkisinde işverenin işçisine karşı duyduğu şüphe, aralarındaki güven ilişkisinin zedelenmesine yol açmaktadır. İşverenden katlanması beklenemeyecek bir şüpheden dolayı işçinin iş ilişkisinin devamı için gerekli olan uygunluğu ortadan kalktığından, güven ilişkisinin sarsılmasına yol açan şüphe, işçinin kişiliğinde bulunan bir sebep olarak karşımıza çıkmaktadır. Ciddi, önemli ve somut olayların haklı kıldığı şüphe, güven potansiyeline sahip olmaksızın ifa edilemeyecek iş için işçinin uygunluğunu ortadan kaldırdığından, şüphe feshi, işçinin yeterliliğine ilişkin fesih türü olarak gündeme gelecektir. Şüphe, fesih anında mevcut belirli objektif vakıa ve emarelere dayanmalıdır. İşverenin sırf sübjektif değerlendirmesi yeterli olmayıp, yapılan incelemede işçinin şüphe edilen eylemi işlediğinin büyük bir ihtimal dahilinde olduğu sonucunun ortaya çıkması gerekir.
Somut olayda davalı işveren, davacının izinsiz olarak işyerini terk etmesi ve davalı şirket ile arasında husumet bulunan ... Şirketi yetkilileri ile görüştüğü ve akabinde 06.04.2016 tarihinde bu firma tarafından getirilen abonelik işlemlerini usulsüz olarak yaptığı ve gerekli denetimleri yapmadığı gerekçesi ile iş akdini fesih etmiştir. Ancak, davacının mesai saatleri dışında arkadaşı olduğunu beyan ettiği ... Şirketinin yetkilisinin kardeşi ile birlikte oturmasını, işverenin davacıya karşı güvenini zedeleyecek bir davranış olarak kabul etmek mümkün değildir. Yine davacının, dava dışı ... Şirketinin 3 adet abonelik işleminde gerekli denetimleri yapmadığı ve şirket sırlarını ifşa ettiği de dosya kapsamına uygun bir tespit değildir. Zira, her ne kadar davacı tarafından abonelik işlemlerine ilişkin belgelerin yetki belgesinin eksik olması nedeniyle yapılamadığı anlaşılmakta ise de, eksiklik nedeni ile yapılamayan işlemden dolayı şirket sırlarının nasıl ifşa edildiği, ifşa edilen şirket sırlarının neler olduğu, davalı şirket tarafından işlemi yapılamayan dosyaya hangi şirket sırrının yer aldığı belgenin sunulduğu, işlem yapılmış olsa idi dosya içerisinde kalacak olan belgelerin sır niteliğinin nasıl muhafaza edileceği dosya kapsamından anlaşılamamaktadır. Davacının yapmış olduğu iş, abonelik işlemleri için gerekli belgelerin kontrolü olup, belgelerde eksiklik bulunması halinde davalı şirket tarafından işlem yapılmadığından, ifşa edilen bir şirket sırrından da söz edilmesi mümkün değildir. Yapılmayan bir işlemden dolayı davalı şirketin uğradığını iddia ettiği zarar da ispat edilemediği gibi onlarca işlem yapılan bir işyerinde, yetki belgesinde eksiklik olması nedeni ile yapılmayan bir işlemden dolayı,davacının davalının güvenini kötüye kullandığının kabulü hayatın olağan akışına aykırıdır. Bu nedenle yapılan feshin, feshin ölçülülük ilkesine ve feshin son çare olması gerektiği ilkesine aykırı olduğuna ve geçersiz olduğuna karar vermek gerekmiştir.
Belirtilen sebeplerle, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 20. maddesinin 3. fıkrası uyarınca, Bölge Adliye Mahkemesi kararı ile İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmak suretiyle ortadan kaldırılması ve aşağıdaki gibi karar verilmesi gerekmiştir.
Hüküm: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-... Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin 2018/581 esas, 2018/1515 karar sayılı ve 22/06/2018 tarihli kararının BOZULARAK ORTADAN KALDIRILMASINA,
2-Davacının davasının kabulü ile, 4857 sayılı İş Kanunu"nun 21. maddesi gereğince, işverence yapılan FESHİN GEÇERSİZLİĞİNE ve davacının Çamlıbel Elektrik Dağıtım A.Ş’deki işyerine İŞE İADESİNE,
3- Davacının yasal süre içinde başvurusuna rağmen davalı işverence süresi içinde işe başlatılmaması halinde davalılar tarafından müştereken ve müteselsilen ödenmesi gereken tazminat miktarının davacının kıdemi, fesih nedeni dikkate alınarak takdiren davacının 5 aylık brüt ücreti tutarında belirlenmesine,
4- Davacı işçinin işe iadesi için işverene süresi içinde müracaatı halinde hak kazanılacak olan ve kararın kesinleşmesine kadar en çok 4 aya kadar ücret ve diğer haklarının davalıdan tahsilinin gerektiğine,
5-Karar tarihi itibariyle alınması gerekli olan 35,90 TL karar ve ilam harcından, peşin alınan 29,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 6,70 TL karar ve ilam harcının davalıdan tahsili ile hazineye irad kaydına, davacı tarafından peşin yatırılan 29,20 harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı vekille temsil edildiğinden, karar tarihinde yürürlükte olan tarifeye göre 2.180,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 69,20 TL yargılama giderinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, davalının yaptığı yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
8-Yatırılan gider avanslarından varsa kullanılmayan bakiyelerinin ilgili tarafa iadesine, dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan temyiz karar harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 19/11/2018 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.