
Esas No: 2007/449
Karar No: 2007/342
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü 2007/449 Esas 2007/342 Karar Sayılı İlamı
Hukuk Bölümü 2007/449 E. , 2007/342 K.- 1608 SAYILI YASA UYARINCA VERILEN PARA CEZASI VE TICARET VE SANAT ICRASINDAN MEN CEZASI HK
- ÇEŞİTLİ KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN KANUN (5560) Madde 34
- UMURU BELEDİYEYE MÜTEALLİK AHKAMI CEZAİYE HAKKINDA 16 NİSAN 1340 TARİH VE 486 NUMARALI KANUNUN BAZI MADDELERİNİ MUADDİL KANUN (1608) Ek Madde 1
- DANIŞTAY KANUNU (2575) Madde 3
"İçtihat Metni" Adalet Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi Başkanlığınca hazırlanmıştır. İzinsiz olarak kopyalanması ve dağıtılması hukuki sorumluluk gerektirir.
Davacı : EMY Gıda İnşaat İthalat İhracat İç ve Dış Tic. San. ve Ltd. Şti. adına Şirket Müdürü O.Y.
Davalı : Keçiören Belediye Başkanlığı
Vekili : Av. F.Y.
O L A Y : Keçiören Belediye Başkanlığı’nın 21.11.2006 gün ve 2557 sayılı ceza kararı ile, 1608 sayılı Kanun’a Maddeler Eklenmesine ve 2575 sayılı Kanun’un 3. Maddesinin Kaldırılmasına Dair 151 sayılı Kanun’un ek 2. maddesi gereğince lavaboda sabun bulunmadığından bahisle davacının hafif para cezası ile cezalandırılmasına ve 1 gün müddetle ticaret ve sanat icrasından men’ine karar verilmiştir.
Davacı, söz konusu işlemin iptali istemiyle adli yargı yerinde itirazda bulunmuştur.
ANKARA 4. SULH CEZA MAHKEMESİ; 16.1.2007 gün ve 2006/1686 Müt. sayı ile, 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı yasanın 34. maddesi ve 5326 sayılı Kabahatler yasasının 27. maddesinde eklenen 8. fıkrada; idari yaptırım kararının verildiği işlem kapsamında, aynı kişi ile ilgili olarak idari yargının görev alanına giren kararların da verilmiş olması halinde, hukuka aykırılık iddialarının, bu işlemin iptali talebi ile birlikte idari yargı merciinde görüleceği kuralının getirildiği; Sulh Ceza Mahkemesinin, sadece idari para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı yapılan itiraza bakmakla görevli olduğu, bunun dışında diğer tedbir kararlarını içeren (iş yerinin kapatılması, ruhsatın geri alınması, meslekten men, inşaatın yıkımı gibi) idari yaptırım kararlarına karşı yapılan itirazın, idari yargı yerinde görülmesinin gerektiği; itiraz konusu idari yaptırım kararında, 1608 sayılı yasa hükümlerine göre düzenlenen aynı işlem kapsamında, itiraz eden hakkında idari para cezası ile birlikte idari yargının görev alanına giren iş yeri kapatma tedbir kararının da verildiği, bu nedenle 5326 sayılı yasanın 27/8 maddesi uyarınca idari para cezasına yapılan itirazın, kapatma kararı ile birlikte idare mahkemesinde görülmesi gerektiğinden, mahkemelerince görevsizlik kararı verilmesi sonucuna varılmış olduğu gerekçesiyle, görevsizlik kararı vermiş; bu karar temyiz edilmeyerek kesinleşmiştir.
Davacı, bu kez aynı istemle, idari yargı yerinde dava açmıştır.
ANKARA 14. İDARE MAHKEMESİ; 20.6.2007 gün ve E:2007/466 sayı ile, 1608 sayılı Kanun uyarınca verilen idarî para cezası ve meslekten men cezalarına karşı, adli yargı yerinin görevli olarak belirlendiği; nitekim, Uyuşmazlık Mahkemesi"nin 15.11.1999 gün ve E.1999/35, K.1999/32 sayılı kararı ile 21.2.1994 gün ve E. 1994/1, K. 1994/2 sayılı kararında, 1608 sayılı Yasa"ya göre verilen ticaret ve sanat icrasından men kararlarına karşı açılacak davalarda adli yargının görevli olduğunun kabul edildiği; dava konusu idari yaptırım kararlarından idari para cezası ve meslekten men kararlarının ikisine karşı da açılacak davalarda 1608 sayılı Yasa"nın 5"inci maddesi uyarınca adlî yargı yeri görevli olduğundan; 5326 sayılı Kanun"un 27/(8) maddesinin uygulanması suretiyle, idari yargının görevli olduğu sonucunun çıkarılamayacağı ve işbu davada adli yargının görevli olduğu kanaatine varıldığından; Mahkemelerinin görevsizliğine, 2247 sayılı Kanunun 19. maddesi uyarınca görevli yargı yerinin belirlenmesi için dosyanın Uyuşmazlık Mahkemesine gönderilmesine ve dosya incelemesinin, bu konuda Uyuşmazlık Mahkemesince karar verilinceye kadar ertelenmesine karar vermiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE:
Uyuşmazlık Mahkemesi Hukuk Bölümü’nün, Ahmet AKYALÇIN’ın Başkanlığında, Üyeler: Mahmut BİLGEN, Ramazan TUNÇ, Habibe ÜNAL, O.Cem ERBÜK, Muhittin KARATOPRAK ve Gürbüz GÜMÜŞAY’ın katılımlarıyla yapılan 3.12.2007 günlü toplantısında;
l-İLK İNCELEME : Dosya üzerinde 2247 sayılı Yasa’nın 27. maddesi uyarınca yapılan incelemeye göre; Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulu’nun 11.7.1988 günlü, E:1988/1, K:1988/1 sayılı İlke Kararında, “2247 sayılı Uyuşmazlık Mahkemesinin Kuruluş ve İşleyişi Hakkında Kanunun bütünüyle incelenip değerlendirilmesinden, bu Kanunun uygulanması yönünden 2 nci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan, ‘ceza uyuşmazlıkları’ ibaresinden, savcının ya da şahsi davacının talebi ile başlayan yargılaması sonunda sanığın mahkûmiyetine ya da beraatine hükmedilebilecek davalarda, askeri ve adli ceza mahkemeleri arasında çıkan görev ve hüküm uyuşmazlıklarının anlaşılması, bunun dışında kalan tüm görev uyuşmazlıklarının ‘hukuk uyuşmazlığı’ sayılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Uygulanması idari organlara bırakılan cezalar, adli nitelikte olmadığından, bunlar hakkında yapılan itirazlar ya da açılan davalar ‘ceza davası’ olarak nitelendirilemezler. İdari niteliklerinden dolayı bu davalara ilişkin görev ve hüküm uyuşmazlıklarının Uyuşmazlık Mahkemesinin Hukuk Bölümünde incelenip çözümlenmesi gerektiği…”açıkça belirtilmiştir. Bu durum göz önüne alındığında, olay bölümünde yazılı başvuru konusu görev uyuşmazlığının Hukuk Bölümünde incelenmesi gerektiği kuşkusuzdur.
İdare Mahkemesince, 2247 sayılı Yasa’nın 19. maddesinde öngörülen şekilde başvurulduğu ve usule ilişkin herhangi bir noksanlık bulunmadığı anlaşıldığından, adli ve idari yargı yerleri arasında doğan görev uyuşmazlığının esasının incelenmesine oybirliği ile karar verildi.
II-ESASIN İNCELENMESİ : Raportör-Hakim Taşkın ÇELİK’in, davanın çözümünde adli yargının görevli olduğu yolundaki raporu ile dosyadaki belgeler okunduktan; ilgili Başsavcılarca görevlendirilen Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Ayla SONGÖR ile Danıştay Savcısı Gülen AYDINOĞLU’nun, davada adli yargının görevli olduğu yolundaki sözlü açıklamaları da dinlendikten sonra GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Dava, 1608 sayılı Yasa uyarınca verilen para cezası ve 1 gün müddetle ticaret ve sanat icrasından men cezasına ilişkin Keçiören Belediye Başkanlığı kararının kaldırılması istemiyle açılmıştır.
Umuru Belediyeye Müteallik Ahkamı Cezaiye Hakkında 16 Nisan 1340 (1924) Tarih ve 486 Numaralı Kanunun Bazı Maddelerini Muaddil 15.5.1930 tarih ve 1608 sayılı Kanunun, 3.1.1940 tarih ve 3764 sayılı Kanunla değişik 1. maddesi, “Belediye meclis ve encümenlerinin kendilerine kanun, nizam ve talimatnamelerin verdiği vazife ve salahiyet dairesinde ittihaz ettikleri kararlara muhalif hareket edenlerle belediye kanun ve nizam ve talimatnamelerinin men veya emrettiği fiilleri işleyenlere veya yapmayanlara elli liraya kadar hafif para cezası tertibine üç günden onbeş güne kadar ticaret ve sanat icrasından men’e ve Türk Ceza Kanununun 536,538,557,559 ve 577. maddeleriyle 553. maddesinin birinci fıkrasında yazılı cezaları tayine belediye encümenleri salahiyettardır. Şubelere ayrılan belediyelerde bu cezaları encümen namına ve yerine şube müdürleri tayin ederler.”; 5.7.1934 tarih ve 2575 sayılı Yasa ile değişik 5. maddesinin birinci fıkrasında, “Ceza kararlarına tebliğ tarihinden itibaren beş gün içinde mahsus hakimlere ve bulunmayan yerlerde sulh hakimliğine müracaatla şifahi veya yazılı itiraz olunabilir. İtiraz şifahi ise bir zabıt tutularak muterize imza ettirilir. “ denilmekte; 6. maddesinde de, itiraz üzerine tetkikatın evrak üstünde yapılacağı, itirazlar varit ise hakimin ceza kararını iptal ve para cezası alınmış ise belediyenin geri vermesine hükmedeceği, itiraz varit görülmezse kararın tasdik olunacağı, itirazın otuz gün içinde neticelendirilmesinin mecburi olduğu, Hakimin izahat almak üzere lüzum görürse muterizi veya vekilini celbederek dinleyebileceği belirtilmekte ve 7. madde ile, yazılı emir ile bozma yolu saklı kalmak kaydıyla, itiraz sonucunda hakim tarafından verilecek kararların kesin olduğuna ve temyiz edilemeyeceğine işaret edilmektedir.
Diğer taraftan, 5.12.1960 tarih ve 151 sayılı Yasanın 1. maddesiyle eklenen 1608 sayılı Yasanın Ek 2. maddesinin birinci fıkrasında, “1608 sayılı kanunun 1 inci maddesinde kayıtlı cezayı müstelzim hususları bizzat gördükleri taktirde il merkezi olan yerlerdeki belediye başkanları ile bulunduğu takdirde başkan muavinleri, şube müdürleri ve belediye başkanlarının bizzat yetki verdikleri müdürler seviyesindeki ilgili görevliler re"sen 25 liraya kadar hafif para cezası tertibine ve 4 güne kadar ticaret ve sanat icrasından men"e, diğer yerlerdeki belediye başkanları ile bulunduğu takdirde başkan muavinleri re"sen 10 liraya kadar hafif para cezası tertibine ve bir gün ticaret ve sanat icrasından men"e yetkilidirler.” hükmüne yer verilmiştir.
Anılan Yasa ile, belediyeyi ilgilendiren yasal düzenlemelerin emrettiği fiilleri yapmayanlara veya yasakladığı fiilleri işleyenlere 1. maddede yazılı diğer cezaların yanı sıra ticaret ve sanat icrasından men cezası verilmesi konusunda belediye encümeni ve belediye başkanları ile bulunduğu takdirde başkan muavinleri, şube müdürleri ve belediye başkanlarının bizzat yetki verdikleri müdürler seviyesindeki ilgili görevliler yetkili kılınmış ve bu cezalara itiraz edilmesi üzerine uygulanacak usul ve esaslar özel olarak düzenlenmiş olup, uyuşmazlığa konu edilen davada görevli yargı yerinin belirlenebilmesi için söz konusu itiraz yolunun açıklanması gerekmektedir.
1924 tarih ve 486 sayılı Yasa’da, belediye cezalarına karşı hiçbir yargı merciine başvurulamayacağı kabul edilmiş iken, bu Yasanın 6. ve 7. maddelerini tadil eden 1927 tarih
ve 959 sayılı Yasa ile bu cezalara idare heyetleri önünde itiraz edilebilmesine olanak tanımış, daha sonra yasakoyucu tarafından, idare heyetlerinin kuruluş, nitelik ve görevleri bakımından uygun görülmeyen bu uygulamadan vazgeçilerek, 1930 tarih ve 1608 sayılı Yasa ile, konuya daha uygun bir çözüm şekli getirmek amacıyla, itirazların öncelikle bir “mahsus hakim” tarafından, bulunmayan yerlerde ise, sulh hakimi tarafından incelenebilmesini olanaklı kılan bir düzenleme yapılmıştır.
Bu açıklamalara göre, Yasada sözü edilen “mahsus hakim” ibaresinden, sadece belediye işleriyle ilgili cezalara yapılan itirazları çözümlemekle görevli olacak özel hakimlerin amaçlandığı; ancak, mahsus hakimin bulunmadığı yerlerde sulh hakimliğine başvurulacağının açıkça belirtilmiş olması karşısında, bu tür cezalara karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünün adli yargı yerinin görevine girdiği açıktır.
Açıklanan nedenlerle, 1608 sayılı Yasa’ya göre verilen para cezası ve (1) gün müddetle ticaret ve sanat icrasından men cezasına karşı yapılan itirazın görüm ve çözümünde adli yargı yeri görevli olduğundan, İdare Mahkemesinin başvurusunun kabulü ile Sulh Ceza Mahkemesinin görevsizlik kararının kaldırılması gerekmiştir.
SONUÇ : Davanın çözümünde ADLİ YARGININ görevli olduğuna, bu nedenle Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin BAŞVURUSUNUN KABULÜ ile Ankara 4. Sulh Ceza Mahkemesi’nce verilen 16.1.2007 gün ve E:2006/1686 Müt. sayılı GÖREVSİZLİK KARARININ KALDIRILMASINA, 3.12.2007 gününde OYBİRLİĞİ İLE KESİN OLARAK karar verildi.