Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/22433
Karar No: 2017/2767
Karar Tarihi: 22.05.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/22433 Esas 2017/2767 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/22433 E.  ,  2017/2767 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen El atmanın önlenmesi ve ecrimisil davası sonunda yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine temyiz isteğinin süresinde olmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine ilişkin verilen ek karar davalı vekili tarafından süresinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla duruşma isteği değerden reddedilerek dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ...’un raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Davacı; kayden maliki olduğu 12 parsel sayılı taşınmazda bulunan 1. kat 3 no’lu dubleks mesken niteliğindeki bağımsız bölümün çatı katının uzun zamandır davalı tarafından işgal edildiğini ileri sürerek sözkonusu taşınmazın çatı katına davalının haksız el atmasının önlenmesine ve kendilerine teslimine, geriye dönük beş yıllık ecrimisil ve ileriye dönük bir yıllık kullanım bedeli olmak üzere şimdilik 2.000-Tl’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
    Davalı; herhangi bir savunma getirmemiştir.
    Mahkemece; iddianın sübutu gerekçesiyle davanın kabulüne;dava konusu 12 parsel sayılı taşınmazda bulunan 3 no’lu bağımsız bölüme davalının el atmasının önlenmesine ve taşınmazın davacıya teslimine, taleple bağlı olarak ve fazlaya ilişkin hakların saklı tutularak 2.000-Tl ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiş, sözkonusu kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine mahkemece temyiz isteğinin süresinde olmadığı gerekçesiyle temyiz talebinin reddine dair verilen ek karar davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş, davalıya TK. 21/1. maddesine göre yapılan gerekçeli karar tebliğinin ve daha önce yapılan tebliğlerin usulsüz olduğu gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmesi istenilmiştir.
    Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddia ve savunma ile ilgili delillerin eksiksiz toplanıp tartışılabilmesi davanın süratle sonuçlandırabilmesi, öncelikle tarafların yargılama gününden haberdar edilmesi ile mümkündür. Kişinin hangi yargı mercisinde duruşmasının bulunduğunu, hakkındaki iddia ve isnatların nelerden ibaret olduğunu bilebilmesi, usulüne uygun olarak tebligat yapılması ile sağlanabilir. 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 27. maddesi hükmünde çok açık bir şekilde vurgulanan temel kurala göre, mahkeme, tarafları dinlemeden, onları iddia ve savunmalarını bildirmeleri için usulüne uygun olarak davet etmeden hükmünü veremez. Bu bakımdan davetin ve bunun yazılı şeklinin (davetiyenin) davadaki önemi büyüktür. Asıl olan tarafların huzurunda yargılamanın yürütülmesi olmakla birlikte, hukuk mahkemelerinde, taraflar yargılamaya katılmasalar bile mutlaka duruşmadan haberdar edilmelidirler.
    Kanunun duruşmaya gelinmese dahi ilgilinin yokluğunda davaya devam edilip karar verilmesine usulün olanak tanıdığı hallerde, açıklanan biçimdeki uyarıyı taşıyan davetiyenin tebliğ edilmesinden ve yasaya uygun biçimde taraf teşkilinin tamamlanmasından sonra işin esasına girilmesi, deliller toplanarak bir sonuca ulaşılması gereklidir. Değinilen işlemleri nedeniyle tebligat, bilgilendirme yanında, belgelendirme özelliği de bulunan bir usul işlemidir. Bu nedenle tebliğ ile ilgili 7201 sayılı Tebligat Kanunu (TebK) ve Tüzüğü hükümleri tamamen şeklidir. Kanun ve Tüzüğün amacı,tebliğin muhatabına ulaşması, konusu ile ilgili olarak kişilerin bilgilendirilmesi ve bu hususun belgeye bağlanmasıdır. Hal böyle olunca, kanun ve tüzük hükümlerinin en ufak ayrıntılarına kadar uygulanması zorunludur.
    Tebligat Kanunun 10. maddesine göre; Kural olarak tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen son adresinde yapılır.
    (Ek fıkra: 11/1/2011-6099/3 md.) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.
    Ancak tebliği alacak kişinin müracaatının bulunması, kabulü koşuluyla her yerde yapılabilir.
    Tebligatı, tebliğ muhatabı adına almaya yetkili kimseler yasayla ayrıca belirtilmiştir. Bu cümleden olarak tebligatın vekil vasıtası ile takip edilen işlerde vekile (TebK m.11); tüzel kişilerde yetkili temsilciye, bunlar birden ziyade ise yalnız birine, (TebK m.12); tüzel kişiler adına kendilerine tebligat yapılacak kimselerin mutad iş saatlerinde bulunamamaları veya o sırada evrakı bizzat alamayacak bir durumda oldukları takdirde, orada hazır bulunan memur veya müstahdemlerinden birine (TebK m.13); muhatabın ikametgah adresinde bulunmadığı hal için, kendisiyle birlikte oturan ailesi efradından veya hizmetçilerinden birine (TebK m. 16); belli bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenlerin o yerde bulunmadıkları taktirde aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek veya sanatını evinde icra edenlerin memur veya müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde birlikte oturan aile efradından veya hizmetçilerinden birine (TebK m.17); otel, hastane, fabrika ve mektep gibi içine serbestçe girilemeyen veya arananın kolayca bulunması mümkün olmayan yerdekiler için o yeri idare eden veya muhatabın bulunduğu kısmın amirine (TebK m. 18); mevkuf veya mahkumlar için bulundukları yerin müdür veya memuruna (TebK m. 19) yapılması gerektiği belirtilen yasa maddeleri ile hüküm altına alınmıştır.
    Kendisine tebligat yapılacak kimse veya muhatap namına kendisine tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbirisinin gösterilen adreste bulunmamaları veya tebellüğden imtina etmeleri durumunda yapılacak işlemler de aynı Yasanın 21. maddesinde düzenlenmiştir. 7201 sayılı Tebligat Kanunun 21. maddesinde, " Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
    (Ek fıkra: 11/1/2011-6099/5 md.) Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.
    (Ek: 19/3/2003-4829/5 md.) Muhtar, ihtiyar heyeti azaları, zabıta amir ve memurları yukarıdaki fıkralar uyarınca kendilerine teslim edilen evrakı kabule mecburdurlar. " hükmüne yer verilmiş; Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin değişik 1. fıkrasında da, "muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinme halinde de bu durumu yazarak imzalaması gerekir" denilmiştir. İşte, Tüzüğün anılan maddesinde yazılı şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle muhatabın (yada muhatap namına tebligatı alabilecek olanların) bu adreste bulunduğu tevsik edilmeden Tebligat Kanunun 2l. maddesine göre yapılan tebliğ işlemi geçersizdir.
    Somut olaya gelince; davalıya gerekçeli kararın TK. 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, gerekçeli kararın tebliğ mazbatasında muhatabın nereye gittiğinin bilinmediğinin imzadan imtina eden görevlinin beyanına göre yazıldığı, ancak kendisine tebliğ yapılmak istenilen davalının adreste bulunmama sebebinin ne olduğunun, geçici mi yoksa sürekli olarak mı adreste bulunmadığının tevsik edilmediği gibi, muhatap yerine kendisine tebliğ yapılabilecek bir kimsenin adreste bulunup bulunmadığı da tebliğ mazbatasına yazılmamıştır. Davalı tarafından temyiz dilekçesi ekinde sunulan ihtarname örneğine göre dava açılmadan önce davacı tarafça davalıya gönderilen ihtarnamenin davalının yurt dışında olduğundan bahisle iade edildiği,davalının da yurt dışında ikamet ettiğini beyan ettiği görülmektedir.
    Hal böyle olunca davalının tebliğ yapılmak istenilen adreste bulunmama sebebinin geçici mi yoksa sürekli mi olduğu yerleşim yerinin yurt dışı mı olduğu hususu araştırılmaksızın davalıya TK. 21/1. maddesine göre yapılan tebligatın geçerliliğinden söz edilemeyeceğinden temyiz isteminin süresinde olmadığı gerekçesiyle davalının temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar doğru değildir.
    Davalının esasa ilişkin temyizine gelince, dava dilekçesinin ve yargılamanın seyri sırasında diğer tebligatların da yine davalıya TK. 21/1. maddesine göre tebliğ edildiği, tebliğ mazbatasında muhatabın çarşıya gittiğinin veya nereye gittiğinin bilinmediğinin imzadan imtina eden görevlinin beyanına göre yazıldığı, Tebligat Kanununa göre davalı yerine tebligat yapılabilecek kimselerden birinin tebligat yapılmak istenilen adreste bulunup bulunmadığı, bulunmuyorsa bulunmama sebebinin ne olduğunun da tevsik edilmediği , TK 21/1. maddesine ve Tebligat Tüzüğünün 28. maddesine uygun bir tebligat yapılmadığı anlaşılmaktadır.
    O halde; davalıya usulünce tebligat yapılıp savunma hakkı tanınarak delillerini bildirmesi sağlanarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken bu hususlara riayet edilmeden yazılı olduğu üzere karar verilmesi doğru değildir.
    Davalının bu yönlere değinen temyiz itirazı yerindedir. Kabulü ile, hükmün ve ek kararın açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 22.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi