8. Hukuk Dairesi 2009/7353 E. , 2010/5245 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil
... ile ... ve müşterekleri, dahili davalılar ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair ... Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 13.11.2008 gün ve 385/390 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili duruşmasız olarak incelenmesi ise davalılardan İnayet Teksoy ve müşterekleri vekili ile dahili davalılar ... ve müşterekleri vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02.11.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı ... vekili Avukat ... geldi. Başka kimse gelmedi. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili dava dilekçesinde; vekil edeninin babası Şerif’in 20 Eylül 1930 yılında Dokuzoğlu Ziya Efendiden İskenderun Karahüseyinli köyü 374 sayılı parseli 60 adet Osmanlı altını karşılığında satın aldığını, ancak bu satıştan sonra tüm işlemler için ..., ...Efendiyi vekil tayin ettiğini, ...Efendi ile ... Efendi öldüklerinden satış işleminin gerçekleşmediğini, bunların ölümü ile taşınmazın çocuklarına kaldığını, vekil edeni ile ailesinin 1930 yılından bu yana kesintisiz ve sürekli olarak taşınmazı kullandıklarını açıklayarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Dahili davalı ... ve vekili; dava konusu taşınmazın ½ sinin mülkiyetinin ...oğlu ...’e, ½ sinin ise ...oğlu ... veresesine ait olduğunu, bu iki kişinin de kardeş olduklarını, veraset belgesine göre tüm mirasçıların davaya dahil edilmesi gerektiğini, Dokuzoğlu Ziya Efendinin tarlanın maliki olmadığını, sadece malikin mirasçısı olduğunu, taşınmazın tamamını satmasının bu nedenle mümkün olmadığını, satış senedinin dosyaya sunulmadığını, davanın satışa dayalı olarak açıldığını belirterek haksız ve yersiz açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Diğer davalılar ile dahili davalılara duruşma günü ilanen tebliğ edildiği halde yargılama oturumlarına katılmadıkları belirlenmiştir.
Mahkemece, “davanın kısmen kabulü ile 374 parsel sayılı taşınmazda, ... oğlu Hacı ... adına tapuda kayıtlı bulunan ½ pay açısından tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline, fazlaya ilişkin isteğin reddine” karar verilmesi üzerine; hükmün, kabule ilişkin bölümü davalılardan ... ve müşterekleri vekili ile dahili davalılardan ... ve müşterekleri vekili, redde ilişkin kısmı ise, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, harici satın alma, kazanmayı sağlayan zilyetlik ve TMK. nun 713/2. fıkrasında ifadesini bulan “…maliki 20 yıl önce ölmüş bulunan ve tapu kütüğünün bu nedenle hukuki değerini yitirdiği gerekçesiyle..” açılan mülkiyetin aktarılmasına ilişkin tapu iptali ve tescil davasıdır.
Uyuşmazlık konusu 374 sayılı parsel İskenderun’un Suriye’ye bağlı olduğu sırada yapılan kadastro çalışmaları sırasında Belende, mukim, Suriye’li Hacı ... Bin ... ile veraset Mehmet Bin ... adlarına 15 Eylül 1926 yılında tesbit edildiği ve tutanağın kesinleşmesiyle adı geçenler adına tapu kaydının oluştuğu dosyadaki tapu kaydı ile tutanak örneklerinden anlaşılmıştır. Hali hazırda 374 sayılı parselin ½ sinin ... oğlu Hacı ... ve ½ sinin ise ... oğlu Mehmet veresesi adına tapuda kayıtlı olduğu saptanmıştır. Dava dilekçesi, dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde, davanın az öncede nitelendirildiği gibi TMK. nun 713/2. fıkrasına dayalı olarak açıldığının kabulü gerekir. Ölüm nedeniyle tapu kütüğünün hukuki değerini yitirdiği gerekçesine dayalı olarak taşınmaz edinilebilmesi mümkündür. Ancak, TMK. nun 713/1. fıkrasında açıklanan koşulların bulunması gerekir. Bu nedenle böyle bir hukuki sebebe dayalı olarak taşınmaz edinilmesi için kayıt malikinin ölüm tarihinden itibaren davasız ve aralıksız olarak en az 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyet olan kişi tarafından tasarruf edilmiş olması gerekir. O takdirde zilyet olan kişi, taşınmazın tamamını veya bir parçasını ya da bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğünde tesciline karar verilmesini isteyebilir.
Kayıt maliklerinden ... oğlu Hacı ... dosya arasındaki bilgi ve belgelere göre 1901 yılında öldüğü belirlenmiştir. Daha sonra mirasçıları tarafından açılan tapuda isim tashihi davası ile ... oğlu Hacı ...’in tapu kaydındaki ismi ... oğlu Dokuzoğlu Hacı ... (Hacı ...) olarak düzeltildiği dosya içerisinde bulunan ve kesinleşen İskenderun 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin kararından anlaşılmıştır. Toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde Hacı ...’nun (... oğlu Hacı ...) ölüm tarihinden itibaren davanın açıldığı tarihe kadar taşınmazın davacı ve ailesi tarafından tasurruf edildiği, kullanıla geldiği dosyadaki bilgi ve belgelerle sabittir. TMK. nun 713/1 ve 2. fıkrasındaki koşulların davacı yararına oluştuğu, bu konuda bir kuşkunun bulunmadığı saptanmıştır. Kabul edilen ... oğlu Hacı ...’in payına yönelik ve işin esasına ilişkin davalı ... ve müşterekleri vekili ile dahili davalılar Mübeccel Şanoğlu ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazları yerinde bulunmadığından reddi ile ... oğlu Hacı ...’e (Hacı ...’na) ait ½ pay bakımından hüküm fıkrasının ONANMASINA,
Davacı vekilinin ... oğlu Mehmet vereselerine ait ve reddedilen ½ paya ilişkin temyiz itirazlarına gelince; 374 sayılı parselin ½ sinin 1926 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında Mehmet vereseleri adına tesbit ve tescil edildiği saptanmıştır. Mehmet’in dosya arasında bulunan İskenderun Sulh Hukuk Mahkemesine ait 1992/1132 Esas, 1992/1510 Karar sayılı veraset belgesine göre Mehmet’in 1901 yılında öldüğü, geriye mirasçı bıraktığı anlaşılmıştır. Taşınmaz Mehmet vereseleri malik gösterilerek tapuya bağlandığına göre, kayıt maliklerinin Mehmet’in mirasçıları olduğunun ve mirasçılar adına tapuda kayıtlı bulunduğunun kabulü gerekir. Dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı kadarıyla kadastro tesbiti yapıldığı sırada, Mehmet’in dört mirasçısının bulunduğu anlaşılmıştır. Mirasçılardan ... Dokuzoğlu’nun 1942, Ziya Dokuzoğlu’nun 1948, Ahmet ...’nun 1944 ve ...’nun ise 1951 yılında öldüğü belirlenmiştir. Veraset belgesi 30.12.1992 tarihinde alınmış olup, dava ise, 1996 yılında açılmış, ancak uzun bir yargılama sonucu 13.11.2008 tarihinde karara bağlanmıştır. Aradan geçen süre gözetildiğinde yukarıda isimleri açıklanan Mehmet vereselerine ait yeni veraset belgelerinin alınması zorunluluğu vardır. Dava koşulu kamu düzeni ile ilgili olup, yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden gözönünde tutulur ve eksiklik yerine getirilir. Temyiz dilekçesi kapsamına göre mirasçılardan ...’nun ölü olduğu anlaşılıyor. Ölü olduğu anlaşılan Cahit Sıtkı Dokuzoğlu ile Necmettin Dokuzoğlu’nun tüm aramalara rağmen veraset belgelerinin dosyada olmadığı belirlenmiş ve gerekli denetim yapılamamıştır.
Tapu iptali ve tescil davalarında, kural olarak; dava kayıt malikine, kayıt maliki ölmüş ise mirasçılarına yöneltilerek açılır. Bu durum karşısında Mehmet mirasçılarından olan ... Dokuzoğlu, Ziya Dokuzoğlu, Ahmet ... ve ... ile bunların mirasçıları arasında olup ölen kişilere ait veraset ilamlarının alınıp dosyaya konulması için davacı tarafa süre ve imkan tanınması, alınacak yeni veraset belgelerine göre, Mehmet mirasçılarına ait pay yönünden taraf teşkilinin sağlanması ve ondan sonra davanın yürütülmesi zorunludur.
Belirlenen somut ve hukuki olgular gözetilerek ve Mehmet"in kadastro tesbiti sırasında sağ olan adı geçen mirasçılarının ölüm tarihlerine göre tapuda intikalin yapılıp yapılmadığı ve duruma göre ölüm tarihlerinden itibaren 20 yıllık kazanma süresi ve diğer koşulların oluşup oluşmadığı değerlendirilmelidir. Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde görülmüştür.
Bundan ayrı, dava TMK. nun 713/2. fıkrasında açıklanan ölüm sebebine dayalı olarak açılmıştır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 17.2.2010 tarih ve 2010/8-58 Esas, 2010/78 Karar sayılı kararına göre TMK. nun 713/2. fıkrasına dayalı olarak açılan davalarda davanın kabul edilmesi halinde dahi kayıt maliki ile mirasçılarına yargılama giderleri yükletilemez, harç ve vekalet ücretiyle sorumlu tutulamazlar. Hükmü temyiz eden davalı ... ve müşterekleri ile dahili davalı ... ve müşterekleri vekilinin temyiz itirazları vekalet ücreti ve yargılama giderleri bakımından yerinde bulunmuştur.
Davacı vekilinin Mehmet mirasçılarına ilişkin pay bakımından, davalı ... ve müşterekleri ile dahili davalı ... ve müşterekleri vekillerinin yargılama gideri ve vekalet ücretine yönelik temyiz itirazları yerinde bulunduğundan kabulü ile yerel mahkeme hükmünün Mehmet mirasçılarına ait ½ pay, yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden HUMK. nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 237,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 806,84 TL’ nin temyiz eden davalı ... ve müşterekleri ile dahili davalı ... ve müştereklerinden ayrı ayrı alınmasına ve 237,50 TL peşin harcında istek halinde temyiz eden davacıya iadesine 02.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.