11. Hukuk Dairesi 2015/7412 E. , 2016/3523 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada.... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 10.02.2015 tarih ve 2014/365-2015/62 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 29.03.2016 günü başkaca gelen olmadığı yoklama ile anlaşılıp hazır bulunan davalı vekili Av. .... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalı şirketin acentesi olduğunu, davalı şirketin acentenin hasar/poliçe oranlarının kar etmekten uzak görüntü sergilediği ve bu durumun düzeltilmemesi halinde acentenin faaliyetine son verileceğini bildirilmesi üzerine, davacı şirketçe haklarının saklı kalması kaydı ile acenteliğinin feshedilmesi isteminde bulunulduğunu, bunun üzerine davalı tarafından sözleşmenin feshedildiğini, fesihte kusuru bulunmayan müvekkilinin 6102 sayılı yasanın 122"nci maddesi hükmü uyarınca portföy tazminatına hak kazandığını ileri sürerek, 59.028,80 TL portföy tazminatının temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının 16/12/2011 tarihli yazısı ile acenteliğinin 31/12/2011 tarihi itibariyle feshedilmesini talep ettiğini, bu istek üzerine müvekkili şirketçe acenteliğinin fesh edildiğini, davacının portföy tazminatı isteminin haklı bir nedeninin bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna göre, davacı şirketin acenteliğinin hasar prim oranı nedeniyle fesh edildiği, sigorta sözleşmelerinden elde edilen prim gelirleri ile tazminat ödemeleri arasındaki dengesizlik nedeniyle portföyün verimli olmaması nedeniyle yapılan feshin, acentenin kendi kusuru ile sözleşmenin feshine neden olması kapsamında değerlendirilemeyeceği, bu noktada acentenin tazminat hakkının düşmesinin hakkaniyete uygun olmayacağı, davalı ... şirketince davacının acenteliğinin haklı nedenler fesh edilmediği, davacının TTK"nın 122/2. maddesi hükmünce 59.028,80 TL portföy tazminatına hak kazandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.
1- Dava, portföy tazminatının tahsili istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki temel uyuşmazlık davalı tarafından yapılan feshin haklı olup olmadığı, bu bağlamda davacının portföy tazminatına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır. Mahkemece, yazılı gerekçe ile davalı tarafından yapılan feshin haksız olduğu sonucuna varılarak yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Oysa, 01.04.2011 tarihli davalı şirketin davacı acenteye göndermiş olduğu ihtarında, 2008-2009-2010 yılı genel hasar/prim oranlarının kar etmekten uzak bir görüntü sergilediğini, 2011 yılı Haziran sonuna kadar portföyündeki zararlı poliçeleri temizlemesini, aksi halde ticari partnerliğin sona erdirileceği belirtilerek uyarılmış, 16.12.2011 tarihli davacı acente tarafından davacıya gönderilen ihtarnamede ise, 01.04.2011 tarihli ihtarın ve sözlü uyarıların şirketin çalışma motivasyonunu etkilediğini belirterek acentelik sözleşmesinin 31.12.2011 tarihi itibariyle son erdirilmesinin talep etmiş, davalı şirket ise davacının bu istemi üzerine taraflar arasındaki acentelik sözleşmesini fesh etmiş olduğu hususları dosya kapsamı ile sabittir. Bu bağlamda davalı şirketin hasar prim dengesine ilişkin davacıya göndermiş olduğu ihtarnamenin veya uyarının kar amacı olan davalı şirket açısından ticari yaşamın gereği olarak çekilmiş olması karşısında, davacı şirketin salt bu ihtarnameden veya uyarılardan dolayı çalışma motivasyonunun bozulması, buna bağlı olarak lehine olan yasal düzenlemeleri bile gözardı ederek, davalıdan sözleşmenin feshini istemesi, davalının sözleşmeyi istem doğrultusunda fesh etmesi karşısında, kabulün aksine artık davalının feshinin haksız olduğunun kabulü olanaklı değildir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda davalı şirketin feshinin ilkesel olarak haksız olmadığının kabulü ile sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken yanlış ilkeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayalı isabetli olmayan yazılı gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle davalı yararına bozulması gerekmiştir.
2- Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalı yararına BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, takdir olunan 1.350,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 31.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.