Gizliliğin ihlali - haberleşmenin gizliliğini ihlal - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/1742 Esas 2018/4281 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
12. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/1742
Karar No: 2018/4281
Karar Tarihi: 11.04.2018

Gizliliğin ihlali - haberleşmenin gizliliğini ihlal - Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2018/1742 Esas 2018/4281 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Sanığın, yayın sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü olduğu bir gazetede yayınlanan bir yazıda, 17 Aralık 2013'te gerçekleşen bir operasyonun ayrıntılarının açıklandığı ve bir bakan ile onun oğlu arasındaki telefon görüşmelerinin tapeleştirildiği iddiasıyla gizliliğin ihlali ve haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarından yargılandığı ancak davanın mağduru olmadığına karar verilen şikayetçi adına katılanın bulunmasına rağmen, suçların koruduğu hukuki yarara uygun olmadığı ve hükümlerin temyiz yetkisine sahip olmadığı sonucuna varılmıştır.
TCK'nın 285/1-5. madde ve fıkraları aracılığıyla korunan gizlilik kapsamında, sanık tarafından gerçekleştirildiği iddia edilen suç, kamuoyunda bilinen büyük bir yolsuzluğa dair soruşturma ve işlemlerin ayrıntılarını açıklamak ve suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde kişi ve görüntüleri kullanmaktır.
TCK'nın 132/2. madde ve fıkraları aracılığıyla korunan haberleşme gizliliği kapsamında, sanığın iddia edilen eylemi, soruşturma kapsamında yer alan konuda bir bakan ile on
12. Ceza Dairesi         2018/1742 E.  ,  2018/4281 K.

    "İçtihat Metni"

    Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
    Suçlar : Gizliliğin ihlali, haberleşmenin gizliliğini ihlal
    Hükümler : Beraat

    Gizliliğin ihlali ve haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarından sanığın beraatine ilişkin hükümler, katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
    Dairemizin 20.12.2017 tarihli tevdi kararı uyarınca; hükümleri katılan adına temyiz eden Avukat ..."nun, katılan tarafından vekil olarak tayin edildiğine ilişkin 11.06.2008 tarihli vekaletname örneğinin dosyaya sunulduğu belirlenerek yapılan incelemede:
    İncelenen dosyada; Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 23.05.2014 tarihli iddianamede; sanığın yayın sahibi ve sorumlu yazı işleri müdürü olduğu ücretsiz OSB Türk isimli gazetenin 2014 yılının Mart ayında yayımlanan 9. sayısının 1 ve 3. sayfalarında “Cumhuriyet tarihinin en büyük yolsuzluğu” başlığıyla yer alan yazıda, haber verme sınırlarını aşar şekilde, “akladı, rüşvete boğdu, menfaat sağladıkları belirlendi, rüşvet ağı çözüldü, rüşvet verdiği tespit edildi, akamete uğratıldı, müdahale edildi” ibareleri ile 17 Aralık 2013 operasyonu olarak kamuoyunda bilinen ve İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.01.2014 tarihli, 2014/58 değişik iş sayılı kararı ile yayım yasağı konulan İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2012/120653 numaralı soruşturma dosyasındaki işlemlerin içeriği açıklanmak ve kişilerin suçlu olarak algılanmalarına yol açacak şekilde görüntüleri kullanılmak suretiyle TCK"nın 285/1-5. madde ve fıkralarındaki gizliliğin ihlali; aynı sayının 8. sayfasında “7 kasalı oğul, üç-beş kuruş para!” başlığının altında, soruşturma kapsamı içerisinde yer alan konuda bir bakan ile onun oğlu arasında yapılan iki adet telefon görüşmesine tapeleştirilmiş şekilde yer verilmek suretiyle TCK"nın 132/2. madde ve fıkrasındaki haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarının işlendiğinin iddia edildiği, yerel mahkemece dava ve duruşma kendilerine bildirilmeyen ve iddianamede ismi geçen bakan ve onun oğluna temyiz aşamasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 29.12.2016 tarihli yazısı üzerine gerekçeli kararın tebliğ edildiği ve adı geçenlerin kararı temyiz etmedikleri anlaşılmaktadır.
    Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 23.05.2014 tarihli iddianamedeki anlatım, gizliliği ihlal edildiği iddia olunan adli soruşturma, gizliliğin ihlali ve haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarını oluşturduğu iddia edilen eylemler ile yayınların kapsamı ve sanığa atılı adliyeye karşı işlenen gizliliğin ihlali suçu ile kişilere karşı işlenen haberleşmenin gizliliğini ihlal suçlarının korudukları hukuki yarar ve nitelikleri itibariyle Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olan şikayetçi ..."ın sanığa yüklenen suçların mağduru olmadığı ve suçtan doğrudan zarar görmemesi nedeniyle davaya katılma hakkının bulunmadığı gözetilmeksizin bu suçlar açısından davaya katılmasına karar verilmiş olması hukuki değerden yoksun olup, hükümleri temyiz yetkisi vermeyeceğinden, şikayetçi adına vekili tarafından yapılan temyiz isteminin, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi gereğince isteme aykırı olarak REDDİNE, 11.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




















    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.