Abaküs Yazılım
8. Hukuk Dairesi
Esas No: 2010/3928
Karar No: 2010/5241
Karar Tarihi: 02.11.2010

Yargıtay 8. Hukuk Dairesi 2010/3928 Esas 2010/5241 Karar Sayılı İlamı

8. Hukuk Dairesi         2010/3928 E.  ,  2010/5241 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
    DAVA TÜRÜ : Tapu İptali Ve Tescil

    ... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair ...Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 15.03.2010 gün ve 317/68 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 02.11.2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü taraflardan kimse gelmediği için incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildi. Temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi gereği düşünüldü:
    K A R A R

    Davacı vekili; davalının miras bırakanı ... kızı ... adına tapuda kayıtlı bulunan 276 ada 19 parsel sayılı taşınmazın, 20 yıldan çok fazla süre ile vekil edeninin tasarrufu altında bulunduğunu ileri sürerek, ... adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın vekil edeni adına tapuya tesciline, karar verilmesini istemiştir.
    Davalı vekili ise; davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını, TMK.nun 713. maddesinde düzenlenen şartların gerçekleşmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
    Mahkemece, davanın kabulü ile, 276 ada 19 parsel sayılı taşınmazın... kızı ... adına olan tapu kaydının iptali ile taşınmazın davacı adına tapuya tesciline karar verilmesi üzerine; hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Hükümden sonra Hazine vekili 26.10.2010 hakim havale tarihli dilekçe ile dava konusu taşınmazın malikinin tanınıp bilinen kişilerden olmaması nedeniyle .... Sulh Hukuk Mahkemesinin 15.2.2002 tarih 2001/765 Esas ve 2001/882 Karar sayılı kararı ile taşınmazın idaresi konusunda Edirne Deftardarının kayyım tayin edildiğini ve bu hususun tapu kaydına da şerh verildiğini belirterek kayyımın taraf sıfatını almadığı böyle bir davanın görülemeyeceğini ileri sürerek davaya katılmak istediklerini bildirmiş ve hükmü temyiz ettiklerini açıklamıştır.
    Dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; uyuşmazlık konusu 276 ada 19 parselin yapılan tapulama çalışmaları sonunda 7.6.1959 tarihinde ... kızı ... adına tapuya tescil edildiği ve dava konusu kaydın günümüze kadar intikal görmediği anlaşılmaktadır. Davacı vekili, tapulu taşınmaz üzerinde 20 seneyi aşkın süreden beri vekil edeninin var olan zilyetliliğine dayanarak, iptal tescil isteğinde bulunmuştur. İleri sürülüş biçimine göre; davanın TMK.nun 713/2. Maddesine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkin bulunduğu konusunda bir duraksama bulunmamaktadır. Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK.nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. Anılan maddede, “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılmayan veya 20 yıl önce ölmüş, ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” denilmiştir. Dosya arasında bulunan mirasçılık belgesi ve nüfus kayıtlarında, dava konusu taşınmazın kayıt maliki olan ve davalının miras bırakanı olduğu anlaşılan 1.7.1833 doğumlu ... kızı ...’nin 19.11.1905 tarihinde nüfusa tescil edilirken ölü olduğu belirtildiğine göre ;böyle bir yerin yasal koşulları bulunduğu takdirde davacı tarafından kazanılması ve tapuya tescil edilmesi mümkündür.
    Dava konusu taşınmazın kayıt maliki olan ... kızı ...’nin mirasçısı olduğuna ve davada taraf sıfatını almış bulunduğuna göre; ortada kayyım atanmasını gerektiren bir dava söz konusu olmadığından Hazinenin taraf sıfatını alması da olanaklı bulunmamaktadır. Dolayısı ile Hazinenin talepleri yerinde değil ise de; yerinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar dava konusu taşınmazın davacı tarafından; bu yerin sınırında bulunan ve davacıya ait olan 20 parsel sayılı taşınmazdaki evine gidip gelme sırasında yol olarak kullandığını ve bu şekildeki tasarrufun 30 yılı aşkın bulunulduğunu açıklamışlar ancak, yerin tarımsal amaçlı olarak hiç kullanılmadığını ve halende bu nitelikte bir kullanımın bulunmadığını taşınmazın arsa vasıflı bir yer olduğunu bildirmişlerdir. Davacının bu yer üzerine ev yapmak amacıyla ilgili belediyeye yaptığı bir takım başvuruları bulunmakta ise de, bu isteğin eyleme dönüşmediği ve taşınmaz üzerine fiili hakimiyeti gösterir hiç bir şey yapılmadığı anlaşılmıştır. Diğer bir anlatımla, dava konusu taşınmazın zilyetlik iddiasında bulunan davacı tarafından etrafının çevrildiği, bağımsız bir taşınmaz haline getirilerek sahiplenildiği ve bir başkasının bu yerden yararlanmasına engel olacak bir eylemin varlığı ileri sürülüp ispatlanabilmiş değildir. Bu durumda; ana yol ile davacıya ait evin arasında bulunan üzerinde ekili dikili veya yapılı ekonomik değer taşıyan hiç bir şey barındırmayan, doğal haliyle durmakta olduğu anlaşılan davaya konu taşınmaz üzerinde; sadece evine ulaşma sırasında yol olarak kullanılmak suretiyle var olduğu ileri sürülen, başkaca bir fiili hakimiyet içermeyen tasarruf şeklinin, kazanmayı sağlayan ekonomik amaca uygun bir kullanım şekli olduğundan söz edilemeyeceğine göre;davanın reddine karar verilmesi gerekirken; sadece yol olarak kullanma şeklinde oluşan tasarruf şekline yanlış anlam verilmesi sonucunda davanın kabulüne karar verilmesi doğru değildir.
    Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA ve 332,05 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine 02.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi