15. Ceza Dairesi 2019/4620 E. , 2019/7436 K.
"İçtihat Metni"Güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma sonucunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 12/09/2018 tarihli ve 2018/157834 soruşturma, 2018/94484 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yönelik itirazın reddine ilişkin mercii Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin 23/10/2018 tarihli ve 2018/7187 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 18/04/2019 gün ve 94660652-105-06-4841-2019-Kyb sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 02/05/2019 gün ve 2019/43338 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu,
Somut olayda, şüpheli hakkında güveni kötüye kullanma ve dolandırıcılık suçlarından, yükümlülüklerini yerine getirdiği halde gerekli hisse devri yapılmadığından ve taraflar arasında imzalanan protokole aykırı davranıldığından bahisle müşteki tarafından yapılan şikâyet üzerine başlatılan soruşturmada, iddianın sözleşmeye aykırılık teşkil ettiği ve özel hukukî ihtilafı niteliğinde olduğu gerekçesi ile Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına dair verilmiş ise de; müştekiler vekilinin şikayet dilekçesinde müştekiler ile şüphelinin yetkilisi olduğu... Hırdavat Gıda Taş. Emlak İnş. Taah. Ve Paz. San. İth. İhr. Tic. Ltd. Şti. arasında Ankara ilinde bulunan bir arsa üzerinde yapılacak inşaatla ilgili olarak ortaklık kurulduğunu, buna istinaden taşınmazın bazı hisselerinin müştekiye devredildiğini fakat inşaatın tamamlanabilmesi için kullanılacak krediler nedeniyle dükkanın tamamına şüpheli tarafından ipotek koydurulduğunu, bir süre müştekiler ile şüpheli arasında gerçekleşen para alışverişi neticesinde şüphelinin yaptığı işlerle müştekilerin güvenini temin ettiğini, inşaatın tamamlanması sonrasında hazırlanan ve ortaklık ilişkisini sona erdirmeyi amaçlayan protokole göre gerekli ödemenin şüpheliye yapıldığını, buna rağmen şüphelinin hisse devrini gerçekleştirmeyip ... isimli üçüncü bir şahsa devrettiğini, çekilen ihtarların da sonuçsuz kaldığını beyan ettiği nazara alındığında, şüphelinin müştekileri kandırarak menfaat temin ettiği iddialarına yönelik eylemin güveni kötüye kullanma ya da dolandırıcılık suçlarına vücut verebileceği, bu bakımdan müştekinin şikâyet dilekçesinde isim ve adreslerini bildirdiği tanıkların beyanlarının tespit edilmemesi yanında, şüphelinin benzer eylemlerinin bulunup bulunmadığının araştırılmaması, şüpheli ile müştekilerin ifadelerine de başvurulmaması karşısında, saiklerinin güveni kötüye kullanma ya da dolandırıcılık olup olmadığı ortaya konulmaksızın, eksik soruşturma sonucu verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden, Ankara 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 23/10/2018 tarihli ve 2018/7187 değişik iş sayılı kararının, 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı maddenin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca müteakip işlemlerin mahallinde merciince yerine getirilmesine, 02/07/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.