14. Hukuk Dairesi 2014/16218 E. , 2016/1534 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 29.01.2013 gününde verilen dilekçe ile önalım hakkı nedeniyle tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 24.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya içeriğine göre mahkeme kararı ve dayandığı gerekçeler usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde olmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 08.02.2016 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Davacı, 29.01.2013 tarihinde açmış olduğu önalım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, paydaşı olduğu dava konusu ... İli, ... Mahallesi 105 ada 5 parsel, ... Mahallesi 2646 ada 1 parsel, 2682 ada 5 parsel, 2672 ada 3 parsel, 2673 ada 1 parsel ve 2648 ada 2 parselde dava dışı önceki malik ..."ten 12.09.2012 tarihinde davalı tarafından satın alınan hisseler hakkında önalım hakkını kullanarak tapu kayıtlarının iptaliyle davaya konu payların adına tescilini talep etmiştir.
Mahkeme, 24.06.2014 tarihli kararıyla, davanın kabulüne ve dava konusu taşınmazlarda 12.09.2012 tarihli satış işlemiyle davalı adına tescil olunan payların tapusunun iptaline ve davacı adına tesciline karar verilmiştir.
Davalı 23.10.2014 havale tarihli dilekçesinde, tüm parsellere yönelik temyiz sebepleri yanında, özellikle 2648 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davacının da kendisine pay sattığını, pay sattığı taşınmazla ilgili olarak başka bir paydaşın bir ay önce kendisine yapılan pay satışı hakkında önalım hakkı kullanan davacının iyi niyetli olmadığını, bu durumun hakkın kötüye kullanımı olduğunu belirterek bu taşınmaz yönünden davanın reddini talep etmiştir.
Sayın çoğunluk hükmün onanması görüşünde olup, 2648 ada 2 parselle ilgili hüküm hariç diğer parsellerle ilgili hükümden kaynaklanan bir görüş ayrılığı bulunmamaktadır.
Kanun Koyucunun yasal önalım hakkını düzenlerken izlediği amaç; paydaşlar arasına istenmeyen kişilerin girmesini önlemek, payları mümkün olduğu ölçüde bir veya birkaç paydaş elinde toplayarak, ekonomik olmayan ve paydaşlar arasında anlaşmazlıklara neden olan paylı mülkiyet ilişkisini sona erdirmektir. (Gürsoy / Eren / Cansel s.614; Akipek s.215.)
27.03.1957 tarihli ve 12/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesinde, şuf"a hakkının amacının birbirini tanıyan paydaşlar arasına yabancı bir kimsenin girmesini önlemek ve paylı taşınmazın daha küçük parçalara ayrılmasını engellemek olduğu belirtilmiştir. (Müslüm Tunaboylu Şuf"a-Vefa İştira Davaları, sayfa 30) Bu nedenle şuf"a hakkı satılan payın tamamı için kullanılmalıdır. Bu husus "şuf"a (tecezzi) bölünme kabul etmez" olarak ilkelendirilmiştir.
Dava konusu olayda, taşınmazlardan 2648 ada 2 parsel sayılı taşınmazda paydaş olan dava dışı ..."in 395/4128 payını 12/09/2012 tarihinde davalıya satarak devrettiği; aynı parselde malik olan davacı ..."ın 20/430 payını muhafaza ederek, diğer 203/4128 payını 12/10/2012 tarihinde davalıya sattığı anlaşılmıştır.
Davacı, önalım hakkını kullandığı pay satışından bir ay sonra, aynı taşınmazda sahibi bulunduğu payın bir bölümünü davalıya satarak 2648 ada 2 parsel sayılı taşınmazda davalının paydaşlığına bir itirazının olmadığını zımnen kabul etmiş, kanun koyucunun önalımla ilgili gerekçesini ortadan kaldırarak, bu taşınmazla ilgili haklı ve geçerli önalım nedenini kaybetmiştir. Davalının, davacının sattığı pay nedeniyle taşınmazda paydaşlığı devam ederken, davacının önalım iddiasıyla bir kısım paylarının iptal edilmesi paydaşa yapılan satımlarda önalım hakkının kullanılamayacağı ilkesine aykırılık oluşturacağı gibi, paydaşlar arasına yabancı bir kimsenin girmesini önlemek, müşterek mülke konu taşınmazın daha küçük parçalara ayrılmasını engellemeyi hedefleyen kanun koyucunun bu amacı gerçekleşmeyecektir.
Öte yandan, Türk Medeni Kanununun 2. maddesi uyarınca herkes, haklarını kullanırken ve borçlarını yerine getirirken dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bir hakkın açıkça kötüye kullanılmasını hukuk düzeni korumaz.
Bir paydaşın, pay sattığı kişiye karşı, bu kişinin başka bir paydaştan aldığı paya yönelik olarak önalım hakkını kullanması dürüstlük kurallarıyla bağdaşmaz, böyle bir davranış hukuk düzenince korunamaz.
Yukarıda belirtilen ilkeler ve kanunun amacı nazara alınarak, dava konusu 2648 ada 2 parsel sayılı taşınmaz yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, bu parsel yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi ve yerel mahkeme hükmünün onanması yönündeki Sayın çoğunluğun görüşüne katılamıyoruz.