17. Hukuk Dairesi 2016/3668 E. , 2018/7600 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonucunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü;
-K A R A R-
Davacı vekili, borçlu ..."ün kullandığı kredinin taksitlerini ödememesi nedeniyle hakkında icra takibi başlatıldığını ve takibin kesinleştiğini, borçluya ait ... parseldeki hissesine, ... parseldeki hissesine haciz konulduğunu, borçlunun aciz halinde olduğunu, borçlunun ... Merkez ... 9 parselde kayıtlı 1,2,3,9 ve 10 nolu bağımsız bölümlerdeki 1/6 hissesini kardeşi ..."e devrettiğini, ..."in bu taşınmazlardan 1,9,10 nolu bağımsız bölümleri kardeşi ... kızı ..."e devrettiğini, ..."in bir nolu daireyi akrabalık bağı tespit edilemeyen üçüncü kişiye devrettiğini, yine ..."in 3 nolu daireyi akrabalık bağı tespit edilemeyen üçüncü kişiye devrettiğini, bu nedenlerle davalının tasarrufunun ... İcra Müdürlüğünün ... sayılı dosyasına konu alacakla sınırlı olmak üzere iptaline ve İİK"nın 283. maddesi gereğince tapu kaydının düzeltilmesine gerek olmadan taşınmazların satışına, davalı ..."in devraldıktan sonra devrettiği ... parselde kayıtlı 3 nolu bağımsız bölüme ait 1/6 hissenin satış tarihi itibari ile bedelinin icra dosyasına konu alacakla sınırlı olmak üzere davalı ..."ten tahsiline, davalı ..."in devraldıktan sonra devrettiği ... nolu bağımsız bölüme ait 1/6 hissenin satış tarihi itibari ile bedelinin icra dosyasına konu alacakla sınırlı olmak üzere davalı ..."den tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, davacı tarafın aciz beyanının soyut olduğunu, tasarrufun iptali davasının ön koşulu olan aciz belgesi davacı tarafça temin edilemediğinden, işbu davanın dava şartı eksikliği nedeni ile esasa girilmeden usul yönünden reddi gerektiğini, tasarrufun dava konusu alacağın doğumundan önce geçerli bir hukuki ilişki ile gerçekleştiğini, davalı ..."ün diğer davalı ..."e yapmış olduğu devirlerin borca ve miras payına karşılık olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Davalılar ... ve ... vekilleri, geçici veya kesin aciz belgesi bulunmadığından davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı alacaklının tasarrufun iptali davasını açabilmesi için alacağının müvekkilinin tasarrufundan evvel doğması gerektiğini, müvekkili ..."ün diğer müvekkili ..."e yapmış olduğu taşınmaz devir ve temliklerin borca ve miras payına yönelik olarak yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama, toplanan delillere göre; satışların gerçek satışlar olduğu, tasarrufların borcun doğumundan önce olduğu ve davanın açılma şartı olan geçici veya kesin aciz vesikasının sunulmamış olduğu göz önüne alınmakla dava şartları oluşmadığından davanın reddine dair karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK"nın 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
Mahkeme gerekçesinde borçlunun aciz halinde olduğunun ispatlanamadığı belirtilerek davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
İcra ve İflas Kanunu"nun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, ... Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278., 279. ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır.
Aciz belgesinin varlığı davanın görülebilirlik koşulu olduğundan mahkeme tarafından res"en araştırılmalıdır. Aciz belgesinin dava açılmadan, dava açıldıktan sonra veya temyiz aşamasından ve hatta hükmün Yargıtay"ca onanmasından veya bozulmasından sonra bile sunulma olanağı vardır.
Somut olayda; borçlu tarafından 27.11.2012 tarihinde davacı banka ile tüketici kredi sözleşmesi imzalandığı, devirlerin bu tarihten sonra yapıldığı, borcun zamanında ödenmemesi nedeniyle davacı banka tarafından 13.03.2013 tarihinde harcı yatırılarak ilamsız takip başlatıldığı, davalı borçlu ..."ün adresinde 30.05.2014 tarihinde haciz işlemi yapıldığı, ancak borçluya ait haczi kabil mal bulunamadığı anlaşılmıştır. Bu durumda 30.05.2014 tarihli haciz tutanağının geçici aciz vesikası niteliğinde olduğunun kabulü ile dava şartının gerçekleştiği düşünülerek işin esasına girilmek suretiyle tarafların delillerinin toplanması, ondan sonra hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru bulunmamıştır.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 10/09/2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.