(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/30528 E. , 2020/7528 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı ... Sağlık Hizmetleri ve Malzemeleri A.Ş vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili, davacının 20/02/2004 tarihinde asıl işveren davalı ... Sağlık Hizmetleri ve Malzemeleri A.Ş"ye ait ... Hastanesinde, hastanenin yemek hizmetlerini üstlenen alt işveren ... Yemek Üretim ve Hiz. A.Ş. işçisi garson olarak işe başladığını, 2008 yılından itibaren ise, asıl işverene bağlı ... Tıp Merkezinin Kafeteryasında aynı alt işveren işçisi olarak çalışmaya devam ettiğini, iş sözleşmesinin davalı işveren tarafından haklı bir neden olmadan feshedildiğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve ihbar tazminatı ile birlikte bir kısım işçilik alacaklarının davalılardan müştereken müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, yetkili mahkemenin ... İş Mahkemesi olduğu gerekçesiyle yetkisizlik kararı verilmiştir.
Kararı, davalı ... Sağlık Hizmetleri ve Malzemeleri A.Ş vekili temyiz etmiştir.
Taraflar arasında tensip tutanağı ile yetkisizlik kararı verilip verilemeyeceği taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu"nun 21.03.2007 tarih ve 2007/8-161 Esas, 2007/155 Karar sayılı kararı ile de belirtildiği üzere adil yargılanma ve dinlenilme hakkının bir gereği olarak hakim, taraflara duruşmalarda hazır bulunmak, iddia ve savunmalarını bildirmek için imkan vermeli, tarafları usulüne uygun bir biçimde duruşmaya davet etmelidir.
..."ye göre de iç hukuktaki duruşmada hazır bulunma hakkını kullanıp kullanmamaya karar verecek olan davanın bir tarafına, duruşmaya katılma imkanı verecek şekilde duruşmanın bildirilmemesi, silahlarda eşitlik ve çekişmeli yargılama ilkelerini özünden yoksun bırakır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Mahkeme, iki tarafa eşit şekilde hukukî dinlenilme hakkı tanıyarak hükmünü vermelidir. Anayasanın 36. maddesinde ve ... İnsan Hakları Sözleşmesinin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsuru olan hukukî dinlenilme hakkı, adil yargılanma hakkı içinde teminat altına alınmıştır. Bu hakka, tarafın hâkime meramını anlatma hakkı ya da iddia ve savunma hakkı da denilmektedir. Ancak, hukukî dinlenilme hakkı, bu ifadeleri de kapsayan daha geniş bir anlama sahiptir. Bu hak çerçevesinde, tarafların gerek yargı organlarınca gerekse karşı tarafça yapılan işlemler konusunda bilgilendirilmeleri zorunludur. Kişinin kendisinden habersiz yargılama yapılarak karar verilmesi, kural olarak mümkün değildir.
Açıklanan ilke ve esaslar doğrultusunda değerlendirme yapılacak olursa, somut olayda mahkemenin dava dilekçesinin davalı tarafa tebliğ edilmesi ile başlayan usuli işlemlere hiç başlamadığı, doğrudan tensip tutanağı üzerinden yetkisizlik kararı verdiği anlaşılmaktadır. Tarafların hak arama özgürlüğü kapsamında iddia, savunma, usulüne uygun şekilde bilgilendirilme ve açıklama yapma hakkı ihlal edilerek, evrak üzerinden karar verilmesi hatalı olup, tarafların hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiği açıktır.
Diğer taraftan, mahkemece davalı ... Yemek Üretim ve Hizmetleri A.Ş." nin adresinin “... Mah. ... Sok. N:3 K:11 ... / ...” olduğu, diğer davalı ... Sağlık Hiz. Ve .... A.Ş." nin adresinin ise “8229/1 sok. No:56 ... / ... adresi olduğu ve davacının çalıştığı adresin de ... olarak bildirildiği, böylece 6100 sayılı Kanunun 7/1 maddesi gereğince ortak yetkili mahkemenin ... İş Mahkemesi olduğu sonucuna varılmış ise de, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanununun 5 inci maddesine göre iş mahkemelerinde açılacak her dava, açıldığı tarihte dava olunanın Türk Medeni Kanunu gereğince ikametgâhı sayılan yer mahkemesinde bakılabileceği gibi, işçinin işini yaptığı işyeri için yetkili mahkemede de bakılabilir. Mahkemece bu hüküm çerçevesinde değerlendirme yapılarak, gerek davalıların ikametgahı gerekse işçinin işini yaptığı işyerinin davanın açıldığı mahkemenin yetki alanı içerisinde yer alıp almadığı yöntemince araştırılmadan yetkisizlik kararı verilmesi hatalıdır.
Kabule göre de, mahkemece 6100 sayılı Kanunun 7. maddesine göre ortak yetkili mahkemenin “işçinin işini yaptığı yer” mahkemesi olduğu sonucuna varılmış ise de, somut olayda 6100 sayılı Kanunun 7. maddesinin uygulanması mümkün olmayıp, işçinin 5521 sayılı Kanunun 5. maddesine göre davalılardan her birinin yerleşim yeri mahkemesi veya işin yapıldığı yer mahkemesinde dava açma konusunda seçim hakkı bulunduğu kabul edilmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 29.03.2017 T, 2014/9-2163 E., 2017/555 K. sayılı kararı da aynı doğrultudadır).
SONUÇ: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 23.06.2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.