8. Hukuk Dairesi 2018/7568 E. , 2019/2005 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar, mirasbırakanlarından intikal ederek paydaşı oldukları 133 ada 120 parsel sayılı taşınmazın tamamının davalı kurum tarafından kullanıldığını ileri sürerek ecrimisile karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı Kurum, zamanaşımı itirazında bulunarak kamu görevi yaptıklarını, istenilen ecrimisil miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, müdahalenin keşfen sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne dair verilen karar, davalı kurum vekilince temyiz edilmiştir.
Dava, paydaşlar arasında ecrimisil isteğine ilişkindir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişmeli, arsa nitelikli 9.160 m² büyüklüğündeki 133 ada 120 parsel sayılı taşınmazın...pay ile davacılar mirasbırakanı ..., pay ile davalı ... adına kayıtlı olduğu, taraflar dışında başkaca paydaşların da bulunduğu, mirasbırakan ..."in 24.06.2009 tarihinde ölümü ile terekenin 2 pay kabul edilerek davacılar ... ve İnci"ye kaldığı, taraflar arasında aynı neden ve konuya dayalı olarak ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/285 E. - 2011/262 K. sayılı dosyası ile görülen davada 01.01.2006 - 01.12.2010 tarihleri arasında 25.900 TL ecrimisilin davalı Kurumdan tahsiline karar verildiği ve bu, kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 22.11.2012 tarihli ve 2012/19064 E. - 24128 K. sayılı kararı ile onandığı, taşınmazda davalı kuruma ait tamir, bakım atölyesi ve su deposunun bulunduğu ayrıca lojman kısmının 54 m²"lik bölümünün de dava konusu taşınmaza taşkın olduğu anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir. (YHGK"nin 25.02.2004 tarihli ve 2004/1-120-96 sayılı kararı) 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay"ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık olmalı ve değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK"nin 266 vd. maddelerine uygun olarak açıklanması gereklidir.
İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak, taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
Somut olayda; eldeki dosya davacıları tarafından ikame edilen ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/285 E. - 2011/262 K. sayılı dosyası ile 2010 dönemi için aylık 500 TL ecrimisil belirlenerek sonuca gidilmiş ve karar derecattan geçerek onanmıştır.
Hal böyle olunca, Yargıtay 3. Hukuk Dairesinin 22.11.2012 tarihli ve 2012/19064 E. - 24128 K. sayılı kararı ile onanmasına karar verilen Mahkemenin 2010/285 E. - 2011/262 K. sayılı dosyasında 2010 dönemi için belirlenen aylık 500 TL ecrimisile, ÜFE artış oranının uygulanması suretiyle tespit edilecek ecrimisilin hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
2. Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun taleple bağlılık ilkesini düzenleyen 26. maddesi; “Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır." şeklindedir.
Davacılar, dava dilekçesi ile 2010 yılı Aralık ayından başlamak üzere 2013 yılı Ocak ayı dahil edilerek anılan zaman aralığında ecrimisil talep etmelerine rağmen Mahkemece, talep aşılarak 28.02.2013 tarihine kadar hesap edilen ecrimisile karar verilmesi de isabetsizdir.
3. Kabule göre de; Davacılar tarafından, belirlenecek ecrimisilin dönem sonları itibariyle tahakkuk edecek yasal faizi ile birlikte davalı kurumdan tahsilinin talep edildiği gözetilerek kademeli faize karar verilmiş olması doğru ise de; somut olaya göre dönem sonlarının yıl sonları olduğu gözardı edilerek her ayın sonundan itibaren tahakkuk edecek yasal faize karar verilmiş olması da doğru değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1), (2) ve (3) numaralı bentlerde yazılı nedenlerle davalı kurum vekilinin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden, kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK"nin geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 26.02.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.