8. Hukuk Dairesi 2010/2341 E. , 2010/5210 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
... ile Hazine ve Keklikoluk Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Göksun Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 26.06.2008 gün ve 432/201 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde mevkii ve sınırlarını açıkladığı yaklaşık 10.000 m2 yüzölçümlü taşınmazın en az 35 – 40 yıldan beri davasız, aralıksız ve malik sıfatıyla vekil edeninin zilyetliğinde bulunduğunu, kadastro tespitinden itibaren 30 yılın geçtiğini belirterek vekil edeni adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, 5.5.2007 tarihli cevap dilekçesinde; dava konusu taşınmazın Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiş, davacının açtığı davanın ise, reddini savunmuştur.
Davalı ... tüzel kişiliğine dava dilekçesi tebliğ edilmesine karşın yargılama oturumlarına katılmamıştır.
Mahkemece, teknik bilirkişi ...’ın 14.6.2007 günlü krokisinde A harfiyle işaretli toplam 16351.88 m2 yüzölçümlü taşınmaz hakkındaki davanın kabulüne karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava, kazanmayı sağlayan zilyetlik, eklemeli zilyetlik, imar ve ihya hukuksal sebeplerine dayalı olarak TMK. nun 713/1, 996, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17. maddeleri gereğince açılan tescil davasıdır.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Uyuşmazlık konusu taşınmaz teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 14.6.2007 tarihli krokide tescil harici taşlık alanda yer aldığı belirlenmiş ve orijinal paftada da tapulama harici taşlık bir yer olduğu belirtilmiştir. Taşınmazın belirlenen bu niteliğine göre 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince imar ve ihyaya muhtaç yerlerden olduğunun kabulü gerekir. Bu bakımdan 3402 sayılı Kanunun 17. maddesinde açıklanan imar ve ihyaya ilişkin tüm olumlu ve olumsuz koşulların araştırılıp belirlenmesi zorunludur. 25.5.2007 tarihinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişiler ve tanık dava konusu taşınmazın, davacı tarafından 1976 yılında ...’den satın alındığını, o tarihten beri tasarruf ettiğini, bir yıl ekip, bir yıl nadasa bıraktığını ve halen davacı tarafından kullanıldığını, çevresinde bulunan taş duvarın davacı tarafından yapıldığını açıklamışlar ancak, imar ve ihyadan söz etmemişlerdir.
Şu halde mahkemece yapılacak iş; teknik bilirkişinin rapor ve krokisi ile orijinal paftanın fotokopisi eklenerek taşınmazın çevresinde yer aldığı anlaşılan 3 ve 4 nolu parsellere ait kadastro tutanak ve ekleri ile kadastro sırasında bu parsellere revizyon göre tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden getirtilerek, dosya arasına konulması, yeniden yapılacak keşifte teknik, yerel bilirkişiler ve tanıklar aracılığıyla komşu kayıt ve belgelerin zemine uygulanması, taşınmaz yönünü ne gösterdikleri üzerinde durulması, davacı ve satıcısı tarafından hangi tarihte taşınmazın imar ve ihyasına başladıklarının, imar-ihyayı ne şekilde sürdürdüklerinin ve hangi tarihte imar ve ihyayı tamamladıklarının olaylara dayalı olarak yerel bilirkişi ve tanıklardan sorulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması, yerel bilirkişi ve tanıkların HUMK.nun 258. maddesi gereğince davetiye ile çağrılmalarının ve aynı kanunun 259. maddesi gereğince keşifte dinlenmelerinin sağlanması, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde, HUMK.nun 265. maddesi gereğince çelişkinin giderilmesi, 20 yıllık kazanma süresinin imar ve ihyanın tamamlandığı tarihten itibaren hesaplanmasının düşünülmesi, daha önce götürülmeyen başka bir ziraat mühendisi bilirkişiden taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı incelenerek, taşınmazın kültür arazisi niteliğinde olup olmadığı, hangi tarihte imar ve ihyasının tamamlandığı konusunda tarafların ve Yargıtay’ın denetimine açık tatmin edici ve gerekçeli rapor alınması gerekmektedir.
Bundan ayrı gerekli gazete ve yerel ilanların dava dilekçesinde belirtilen 10000 m2’lik yer esas alınarak yapıldığı anlaşılmıştır. Kabulüne karar verilen miktarın ise 16351.88 m2 olduğu görülmüştür. Bu bakımdan TMK.nun 713/4 ve 5. fıkraları gereğince yöntemine uygun bir biçimde ve teknik bilirkişinin hazırladığı rapor ve kroki esas alınarak yeniden yerel ve gazete ilanlarının yapılması, üç aylık sürenin bitiminin beklenilmesi, bundan ayrı davacı yararına kazanma koşullarının oluşmaması halinde, Hazinenin tescil isteğinin gözönünde tutulması, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme sonucu karar verilmiş olması usul ve kanuna aykırıdır.
Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 01.11.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.