14. Hukuk Dairesi 2014/15652 E. , 2016/1514 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 28.11.2007 gününde verilen dilekçe ile komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi, maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 04.06.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, kayden maliki olduğu ve üzerinde yaşadığı ev bulunan taşınmazına yakın bir yerde davalının taşocağı işlettiğini, davalının bu faaliyetini yürütürken dinamit kullandığını, patlamalar nedeniyle yapısının hasar gördüğünü, tarım arazilerinin toz nedeniyle ürün veremediğini, aşırı gürültü ve evlerinin yıkılma tehlikesi nedeniyle ailece psikolojik sorunlar yaşadıklarını ileri sürüp davalı şirketin dinamit patlatmak suretiyle vaki elatmasının önlenmesi, uğranılan maddi zararın tespiti ile davalıdan tahsili ve manevi tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece 17.09.2009 tarihli ve 2007/533 Esas, 2009/456 Karar sayılı ilamı ile davacının evinde meydana gelen hasarın davalının eylemi sonucu meydana gelmediğinin tespit edildiği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Hükmün temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 17.03.2010 tarihli ve 2010/1008 Esas, 2010/2994 Karar sayılı ilamı ile"..davacının binasında bir hasar olduğu, can ve mal güvenliği açısından tehlike arzettiği binada meydana gelen hasarların temel sebebinin yapı ağırlığından olmadığı bilirkişilerce belirlenmiş olmasına karşın bu durumun davalı tarafından işletilen taşocağındaki patlamalardan dolayı oluşup oluşmadığı üzerinde durulmamıştır. Bir başka ifadeyle davacı binasındaki hasar ile davalının faaliyeti arasında bir illiyet bağı kurulmamıştır. Her nekadar bilirkişiler 25.03.2009 tarihinde 4000 kg dinamit ile örnek patlatma yapmışlar, kurallara uygun olarak yapılan bu patlatmada bir olumsuzluk saptamamışlar ise de davacının iddiası zaten kurallara uyulmadan patlatma yapıldığı yönündedir. Öte yandan davacı davalıya ait ocaktan kaynaklı tozlar nedeniyle ürününün zarar gördüğünü iddia etmiştir. Ne var ki, bu yönden de yeterli bir araştırma yapıldığı söylenemez..." gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece, bozma ilamı sonrasında yapılan yargılama neticesinde asıl davanın ve birleştirilen davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili ve davalı vekili temyiz etmiştir.
Dava ve birleşen dava komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesi ve tazminat isteklerine ilişkindir.
1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve dosya kapsamına göre davacı vekilinin ve davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Maddi tazminata ilişkin olarak, dosya içerisindeki ... Üniversitesi Öğretim Üyeleri tarafından düzenlenen 11.05.2009 tarihli bilirkişi raporunda davacının evi için yapılacak güçlendirme projesi ve bu projenin uygulanması için toplam 35.000,00 TL bedel tespit edilmiş, yine 16.04.2008 tarihli keşifte refakate alınan bilirkişiler tarafından düzenlenen 05.05.2008 tarihli bilirkişi raporunda ise davacının evi için yapılacak güçlendirme projesi ve bu projenin uygulanması için toplam 16.000,00 TL bedel tespit edilmiştir. Dosya içerisindeki bilirkişi raporları arasında miktara ilişkin bu çelişki giderilmeden ve gerekçesi de açıklanmadan mahkemece davacı lehine 8.000,00 TL maddi tazminata karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Manevi tazminatla ilgili temyiz itirazlarına gelince; Mülkiyet hakkının taşkın kullanılmasında ölüm veya cismani zarar söz konusu ise, TBK’nın 53 vd. maddelerine göre manevi tazminata hükmedilebilir. Ölüm veya cismani zarar bulunmadığı takdirde, komşu taşınmaz maliklerinin sağlık, huzur ve sükunları mülkiyet hakkının taşkın kullanılması nedeniyle bozulmuş ise, kusursuz sorumluluklara uygulanan TBK’nın 56. maddesi uyarınca manevi tazminata hükmedilebilir.
Kural olarak sadece kişilik hakkı ihlal edilen kimse manevi tazminat isteyebilir. Malvarlığına yönelik eylemler de şüphesiz kişiyi az veya çok üzüntüye düşürebilir ise de kişisel hakkı ihlal eden eylem niteliğinde kabul edilemeyeceğinden malvarlığının ihlali sonucunda ortaya çıkan zararlar için manevi tazminat istenemez.
Somut olayda, davacının binasında oluşan hasar sonucu maddi zarar meydana gelmişse de zararın kişilik haklarına yönelik bir özelliği olmayıp doğrudan doğruya malvarlığı hakkına tecavüz niteliği taşıdığından manevi tazminata ilişkin talebinin reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmiş olması da doğru görülmemiş ve bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatıranlara iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.