Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/22494
Karar No: 2017/2681
Karar Tarihi: 17.05.2017

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/22494 Esas 2017/2681 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/22494 E.  ,  2017/2681 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ... "ün raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    -KARAR-
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tenkis istemine ilişkindir.
    Davacı, ortak miras bırakanları ..."ın, 371 ada 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazlardaki payını diğer mirasçılardan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olarak kızı olan davalı ...’a, 98 ada 3 parsel(yeni 98 ada 14 parsel, 2, 4, ve 6 nolu bağımsız bölümler) sayılı taşınmazını ise ara malik olan baldızı dava dışı ...’yi kullanmak suretiyle eşi olan davalı ..."ye tapuda satış göstermek suretiyle temlik ettiğini, gerçekte bedelsiz devir yapıldığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tescilini, olmadığı takdirde tenkise karar verilmesini istemiştir.
    Davalılar satışın gerçek olduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu 371 ada 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazların 1/2 payı mirasbırakan ..., 1/2 payı mirasbırakanın kardeşi olan dava dışı ... adına kayıtlı iken 08.10.2009 tarihinde tamamının mirasbırakanın kızı olan davalı ...’a satış suretiyle temlik edildiği, çekişme konusu 98 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ise tamamı mirasbırakan ... adına kayıtlı iken 04.04.1980 tarihinde baldızı olan dava dışı ...’ye satış suretiyle temlik ettiği, ...’nin ise 04.09.1990 tarihinde anılan taşınmazı davalı ...’a temlik ettiği, bu taşınmazın dava dışı 4 parsel sayılı taşınmaz ile 06.11.1992 tarihli tevhit işlemi ile 98 ada 13 parseli oluşturduğu, 98 ada 13 parsel sayılı taşınmazın da yine aynı tarihli ifraz işlemi ile 98 ada 14 ve 15 parseli oluşturduğu, 98 ada 14 parsel sayılı taşınmaz üzerinde 02.12.1992 tarihinde kat irtifakı tesis edildiği, kat irtifakı sonucu oluşan taşınmazlardan 1, 2, 3, 4, 5, 6, 7, 8 nolu bağımsız bölümler davalı ... adına tescil edildiği, halen sözkonusu bağımsız bölümlerden 2,4, ve 6 nolu bağımsız bölümlerin davalı ... adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunun 706., Türk Borçlar Kanunun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince, mirasbırakanın 371 ada 58 ve 59 parsel sayılı taşınmazlardaki 1/2 payını 08.10.2009 tarihinde kızı olan davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiği, aynı resmi senet ile taşınmazın 1/2 payının maliki olan ...’ın bu payını davalı ...’a 150.000,00 TL bedelle temlik ettiği, davalı ...’ın 75.000,00 TL’yi ...’ın hesabına yatırdığı, davacı tanığı ..."ın, davalı ... kalan 75.000,00 TL’yi mirasbırakanın hesabına yatıracağını beyan ettiğini bildirmesine göre, mirasbırakanın hesabına yatırılan 75.000,00 TL ‘nin muvazaayı gizlemek amacıyla yapıldığı ve 150.000,00 TL olan satış bedelinin bu suretle tamamlandığı, mirasbırakanın 1/2 payının davalı ...’a bedelsiz devredildiği, yine 98 ada 3 parsel sayılı taşınmazın ara malik ...’ye temlik edildiği 04.04.1980 tarihinde ara malik ...’nin alım gücü olmadığı mirasbırakanın da mal satmaya ihtiyacı olmadığı, mirasbırakanın ailesi ile taşınmazda oturmaya devam ettiği, tanık ...’ın mirasbırakanın 3 parsel sayılı taşınmazı için yüklenici ile anlaşma yaptığı ve bağımsız bölümlerin davalı ... adına tescil edildiği anlaşılmaktadır.
    O halde, yukarıda değinilen somut olgular ve açıklanan ilkeler birlikte değerlendirildiğinde, mirasbırakanın yapmış olduğu her iki temlikle ilgili olarak gerçek amaç ve iradesinin mirasçıdan mal kaçırmak olduğu ve bu amaçla temlikin gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.
    Hâl böyle olunca açılan davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddi yönünde hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi