15. Hukuk Dairesi 2017/2308 E. , 2018/939 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı hükmün temyizen tetkiki taraf vekillerince temyiz edilmiş ise de davalıların geri çevirme kararı üzerine muhtıra tebliğine rağmen süresinde harç tamamlanmadığından HUMK"nın 434/III. maddesi uyarınca kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verilmiş, davacının temyiz dilekçesinin ise süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinin ifası sırasında meydana gelen iş kazası nedeniyle, rücuan tazminat istemine ilişkin alacak davası olup, mahkemece, davanın kısmen kabulüne kısmen reddine dair verilen karar, taraf vekillerince temyiz edilmiş ise de, geri çevirme kararı üzerine muhtıra tebliğine rağmen süresinde harç tamamlanmadığından HUMK"nın 434/III. maddesi uyarınca kararın temyiz edilmemiş sayılmasına dair verilen karar davalı tarafından temyiz edilmediğinden inceleme sadece davacı temyizi yönünden yapılmıştır.
Davacı vekili, müvekkiline ait trafo binasının, yıkılan duvarının tamiri işlerini üstlenen davalıların işçisi, ...’in tamirat sırasında elektrik akımına kapılarak ağır yaralandığını, iş mahkemesinde açtığı dava sonucunda, diğer davalılarla birlikte müteselsilen sorumlu tutulduklarını, hükmolunan tazminatın tümünü icra dosyasına toplam 758.089,66 TL olarak ödediğini, müvekkilinin %30 kusuruna karşılık gelen 227.426,89 TL"nin indirimiyle, fazla ödediği 530.662,76 TL"nin rücuan davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar görev, husumet, kusur oranında sorumluluk yönlerinden davanın reddini savunmuşlardır.
Toplanan delillere, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi"nin 2010/9054 Esas, 2011/2789 Karar sayılı, 01.03.2012 tarihli kararıyla onanarak kesinleşen, ... . İş Mahkemesi"nin 2007/595 Esas 2010/433 Karar sayılı dosyası içeriğine göre; davalı yüklenici şirket ve ortağı ...’ın, davacıya ait trafonun duvarının tamiri işini yaptıkları sırada, yanlarında
çalışan işçi ...’in demir iskeleyi söktüğü sırada, çarpma sonucu elektrik akımına kapılarak %91 oranında malül olacak şekilde yaralandığı, sağ kolu ve ayağının kesildiği, olayda asıl işveren ...’ın %30, alt iş veren davalı şirketin %40, ...’ın %5, işçi ...’in de % 25 oranında kusurlu oldukları saptanarak, bilirkişi incelemesiyle saptanan toplam 343.409,18 TL maddi tazminatın olay tarihi 23.11.2006 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verildiği, davacının ... . İcra Müdürlüğü"nün 2010/5152 Esas nolu dosyasına 04.05.2012 tarihinde tüm alacağa karşılık, toplam 758.089,66 TL ödeme yaptığı eldeki davada iç ilişkiye göre davalılara rücu ettiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece iş mahkemesinin kesinleşen kararında belirlenen kusur oranlarının bağlayıcı olduğu gerekçesiyle, bu oranlara göre; 404.314,48 TL"nin davalı şirketten, 50.539,31 TL"nin de davalı ...’tan rücuan tahsiline, fazla isteğin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki hukuksal ilişki, niteliğine göre bir hizmet ilişkisi olmayıp, eser sözleşmesi ilişkisidir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ilâ 371 arası maddelerinde (TBK 470-486) düzenlenen eser sözleşmesi hükümlerine göre, zararlandırıcı olayın gerçekleşmesine etkili olan yüklenici kusurunun tespitinde, iş güvenliği mevzuatından da yararlanılması olanaklı ise de, sadece bu mevzuata göre yüklenicinin kusuru belirlenemez. Çünkü, yüklenici işinin uzmanı sayılan, sorumlu meslek adamıdır. Eser sözleşmesi ile yüklendiği edimini yerine getirirken veya sözleşmenin hazırlanması aşamasında gerekli tüm tedbirleri, yüklenici almakla ödevlidir. Yüklenici, işçi sayılamayacağından iş sahibinin denetimine tâbi değildir. Yüklenicilerin, iş sahibine karşı Borçlar Kanunu’nun 357. maddesi hükmünden kaynaklanan sadakat borcu ve aynı Kanun"un 356. maddesi hükmüne dayalı özen borcu söz konusudur. Borçlar Kanunu’nun 356. maddesi hükmüne göre, yüklenicinin sorumluluğu, aynı Kanunu"nun 321. maddesinde belirtilen işçinin hizmet akdindeki sorumluluğu gibidir. Ancak, iş sahibine nazaran bağımsız çalışması, işin ehli olması da gözönünde bulundurularak sorumluluğu hizmet akdine göre çalışan işçiye nazaran daha ağır kabul edilmektedir. İş sahibinin zarara uğramasına neden olmaktan kaçınması, yüklenicinin “özen borcu” kapsamındadır. Açıklanan bu hukuksal sebeplerle; kural olarak eser sözleşmesi ile yüklenilen edimlerin ifası sırasında veya sözleşmenin hazırlanması aşamasında gerçekleşen zararlı olayların oluşumunda etkili olan yüklenicinin kusurunun, daima iş sahibinin kusurundan daha ağır derecede olması gerekir.
Mahkemece iş mahkemesinin kusur raporu hükme esas alınmış ise de; yukarıda açıklanan hukuksal ilkeler gözetilmeden sadece işçi sağlığı ve iş güvenliği mevzuatı ilkeler karşısında, olaya etkili kusur durum ve oranlarını belirleyen bu bilirkişi kurulu raporunun yeterli olduğundan söz edilemez.
O halde mahkemece yapılması gereken iş, taraflar arasındaki hukuksal ilişkinin işçi-işveren ilişkisi olmadığı, eser sözleşmesinden kaynaklanan yüklenici ve iş sahibi (eser)
ilişkisi olduğu gözetilerek, zararlı sonuçla illiyetli kusur oranlarının belirlenmesine yönelik olarak, bu hukuki duruma uygun, kusur belirlemesine ilişkin bir rapor almak, belirlenen kusur oranına göre tazminat tutarlarını hesaplamak ve sonucuna uygun bir karar vermekten ibaret olmalıdır.
Açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacının temyiz isteminin kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcının istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, ödedikleri temyiz peşin ve Yargıtay başvurma harçlarının istek halinde temyiz eden davalılara geri verilmesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 14.03.2018 gününde oybirliğiyle karar verildi.