11. Hukuk Dairesi 2015/8684 E. , 2016/3462 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada .... 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 02/07/2004 tarih ve 2003/252-2004/346 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, tasarruflarını değerlendirmek üzere .... ..."ne giden müvekkilinin banka çalışanlarının kasıtlı yönlendirmesi sonusu parasını kağıt üzerine off-shore bankasına gönderdiğini, parasını ...."a yatırdığı inancında olan müvekkilinin bankaya el konulmasından sonra parasının ..... Bankasındaymış gibi işlem gördüğünü ve mevduatın devlet garantisi altında olmadığını öğrendiğini, havale talimatının mevzuata uygun olmadığını, havale alıcısı olan ....nın bankacılık izni bulunmadığını, bankanın, temsilci ve yöneticilerinin görevlerini yaptıkları sırada işledikleri haksız fiillerden sorumlu olacağını ileri sürerek, 5.500 TL"nin faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş; 17.10.2002 tarihinde davalı .... hakkındaki davayı atiye bıraktığını beyan etmiştir.
Davalılar vekilleri davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalı .... yönünden açılan davanın husumetten reddine, davalı .... hakkındaki davanın açılmamış sayılmasına, diğer davalılar hakkındaki davanın ise, davalı banka ve yöneticileri hakkındaki davanın bu aşamada dinlenme olanağı bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
1-.... 2. Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 17.10.2007 tarih ve 2005/120 Esas, 2007/381 sayılı kararı ile davalılardan ..."in iflasına karar verildiği, kararın 14.01.2008 tarihinde kesinleştiği, ikinci alacaklılar toplantısının ise 12.03.2009 tarihinde yapıldığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla, bu davalı hakkındaki davanın, iflas memurlarına tebligat yapılması suretiyle kayıt kabul davası olarak görülmesi gerekirken, tahsil davası olarak görülmesi doğru görülmemiş, bozmayı gerektirmiştir.
.../...
2-Dava, davalı .....’nin külli halefi olduğu ...... nezdinde bulunan davacı mevduatının, davacının iradesi fesada uğratılarak ....... hesabına gönderildiği iddiasına dayalı olarak açılmış alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, erken açıldığından bahisle davanın reddine karar verilmiş ise de, .... 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nce verilen 29.11.2005 tarihli karar ile davalı Banka"nın külli halefi olduğu .... .’nin bir kısım yöneticileri hakkında, “offshore hesapları üzerinden banka vasıta kılınmak suretiyle dolandırıcılık” suçundan mahkumiyet hükmü kurulmuş ve işbu ceza hükmü Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin 19.10.2006 gün ve 1600-16537 sayılı kararıyla onanarak kesinleşmiştir. Ceza mahkemesince verilen ve kesinleşen kararın gerekçesinde, .....’nin bir kısım yöneticilerinin, ...... aracılığıyla offshore hesabı açtıran 4204 kişiyi, bankayı vasıta kılmak suretiyle dolandırdıkları ve bu suretle topladıkları paraların ... bünyesindeki şirketlere ucuz kredi olarak aktarıldığı, offshore bankasının paravan bir şirket olarak .... tarafından yakınlarına kurdurulduğu açıklanmıştır. Bir başka söyleyişle, .....’nin söz konusu yöneticileri tarafından davacı ve onun durumundaki diğer off-shore hesabı açtıranların iradelerinin fesada uğratıldığı ve bu suretle off-shore hesaplarına para yatıran kişilerin haksız ve hukuka aykırı bir fiile maruz bırakıldıkları açıkça ortaya konmuştur.
Bu durumda, gerek ceza mahkemesindeki belirlemeler ve gerekse de Dairemize intikal eden emsal dosyalardaki aciz vesikaları da gözetildiğinde, davacının alacağını dava dışı ..... Ltd’den tahsil edemeyeceğinin anlaşılması karşısında, davalı ..... .. (.... ..) ve davalı ... ."ye yöneltilen davanın zamansız olarak nitelendirilemeyeceğinin kabulü ile ceza mahkemesinin mahkumiyet kararının hukuki sonuçları BK’nın 53. maddesi çerçevesinde gözetilmek suretiyle, BK’nın 41, TTK’nın 321/son ve 336/5. maddeleri uyarınca, davalının davacının ileri sürdüğü zarardan sorumlu tutulması gerekip gerekmediği tartışılıp değerlendirilerek, varılacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmek üzere yerel mahkeme hükmünün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) ve (2) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün davacı yararına BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, 30.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.