1. Hukuk Dairesi 2016/306 E. , 2017/2648 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tazminat davası sonunda, yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 16.05.2017 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vekili Avukat ... ile temyiz edilen davacı ... vekili Avukat ... geldiler, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davacı ..., davacı ... , davacı ..., davacı ... , davalı ... gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, çekişmeli taşınmazların davalı...’ya teminat amaçlı temlik edildiği iddiasına dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı, davalı ... ile yapılan finansman sözleşmesinin teminatı olarak maliki olduğu 14 ve 696 parsel sayılı taşınmazların davalı ..."ya devredildiğini ancak davalı ..."ın taahhütlerini yerine getirmediğini ileri sürerek, taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile adına tescilini, olmazsa 1.000.000.-TL tazminatın tahsilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Davanın reddine ilişkin verilen ilk karar Dairece; “...6100 sayılı HMK"nun 324. maddesi uygulanmak suretiyle sonuca gidilmesi gerekirken olayda uygulama yeri bulunmayan 6100 sayılı Yasanın 114/g, 115/2 ve 120/2 maddelerinden sözedilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak tapu iptal ve tescil isteğinin kabulüne, tazminat isteği yönünden karar verilmesine yer olmadığına dair verilen ikinci karar Dairece bu kez; “... kısa kararda yer almadığı halde, “Davalı ... yönünden davanın Reddine” şeklinde kısa kararın tavzih edilmesi, kısa karar ile çelişkili olarak gerekçeli karar oluşturulmuş olması doğru değildir. Öte yandan açıklanan şekilde hüküm oluşturulması, hükmün değiştirilmesi sonucunu doğurduğundan 6100 sayılı HMK’nun 305. maddesinde düzenlenen hükümlerin tavzihi kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi aynı Yasanın 304.maddesinde düzenlenen hükmün tashihi olarak nitelendirilerek karar oluşturulmuş olmasının da usul ve yasaya uygun olduğu söylenemez...” gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden davacının ¼ paydaşı olduğu 696 parsel sayılı taşınmazını 07.09.2006 tarihinde, 454 ada 14 parsel sayılı taşınmazın ise 28.08.2008 tarihinde satış suretiyle davalı Rıza’ya temlik ettiği, davacı ...’in karar tarihinden sonra 28.02.2017 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır.
Bilindiği ve 60100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114/1-d maddesinde belirtildiği üzere, davada taraf ehliyeti dava şartlarından olup, kamu düzeni ile ilgilidir. Ayrıca, mahkemece re"sen gözetilmesi gerekli bir kuraldır.
Somut olayda, davacı ...’in hükmün temyizinden sonra 28.02.2017 tarihinde öldüğü, nüfus kayıtlarına göre geriye eşi Sevinç ile çocukları ...’ün mirasçı olarak kaldığı, anılan mirasçıların da ... Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/253, 254 ve 257 Esas sayılı dava dosyaları ile mirasbırakan davacı ...’in mirasını reddettiklerine ilişkin dava açtıklarını beyan ettikleri anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanununun (TMK) 599. maddesinde mirasbırakanın ölümü ile terekenin (aktif ve pasifi ile) hak ve borçlar bakımından mirası reddetmeyen mirasçılarına intikal edeceği, 611. maddesinde ise yasal mirasçıların birinin mirası reddetmesi halinde ise onun payının, miras açıldığı zaman sağ değilmiş gibi hak sahiplerine geçeceği tartışmasızdır.
Hal böyle olunca, davacı ...’in yasal mirasçılarının mirasın reddi ile ilgili açtıkları davaların sonuçlarının beklenilmesi, mirasın reddi istemine ilişkin kararların kesinleşmesi halinde TMK.nun 611. madde hükmü gereğince diğer hak sahiplerinin tespiti ile onların da mirası kabul veya reddetmesi durumuna göre davanın değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi için hüküm bozulmalıdır.
Davalı Rıza vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelemesine yer olmadığına, 02.01.2017 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 1.480.00.-TL. duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilenden alınmasına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 16.05.2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.