14. Hukuk Dairesi 2014/15761 E. , 2016/1460 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar vekili tarafından, davalılar aleyhine 21.12.2004 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 07.05.2013 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar uygulama işleminin iptalinden kaynaklanan imar parsellerinin tapularının iptali ile kadastral parselin ihyası isteğine ilişkindir.
Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacılar, maliki oldukları 313 ada 79, 80 ve 167 parsel sayılı taşınmazların bulunduğu alanda davalı belediyenin 14.05.2002 tarihli ve 351 sayılı Encümen Kararı ile imar uygulaması yaptığım, idari yargıda açmış oldukları davalar neticesinde imar uygulama işleminin iptal edilerek kesinleştiğini ileri sürerek 313 ada 79, 80 ve 167 sayılı parsellere isabet eden 6189 ada 10 sayılı imar parselinin tapusunun iptali ile adlarına tesciline karar verilmesi isteğiyle eldeki davayı açmışlardır.
Gerçekten de, çekişme konusu 6189 ada 10 sayılı imar parseline dayanak davalı ... Belediyesinin 14.05.2002 tarihli ve 351 sayılı Belediye Encümen kararının iptali yönünde davacıların açmış olduğu davaların, ... İdare Mahkemesinin, 313 ada 79 sayılı kadastral parsel yönünden 10.01.2005 günlü ve 2004/1290 Esas, 2005/134 Karar; 313 ada 80 sayılı kadastral parsel yönünden 28.02.2005 günlü ve 2005/101 Esas, 2005/466 Karar; 313 ada 167 sayılı kadastral parsele ilişkin olarakta 10.01.2005 günlü ve 2004/1300 Esas, 2005/ 141 Karar sayılı kararları ile kabul edilerek, 14.05.2002 tarihli ve 351 sayılı Belediye Encümen kararının iptal edildiği ve iptal kararlarının Danıştay 6. Hukuk Dairesince onanarak kesinleştiği dosya kapsamıyla sabittir.
Hemen belirtmek gerekir ki; idari işlemin, idari yargı yerinde iptal edilmesi halinde sicil kayıtlarının dayanağının kalmayacağı, kaydın yolsuz tescil durumuna düşeceği, bu durumda da kadastral parsele dönüleceğinde kuşku yoktur.
Ne var ki, yargılama sırasında, davalı ... tarafından yukarıda sözü edilen idare mahkemesinin iptal kararları doğrultusunda geri dönüşüm işlemi yapıldıktan sonra davaya konu yapılan 313 ada 79, 80 ve 167 nolu kadastral parsellerin bulunduğu alanda 11.04.2006 tarihli ve 140 sayılı Belediye Encümen kararıyla imar uygulaması yapıldığı, bu uygulama ile oluşan yeni imar parseli olan 7220 ada 10 sayılı parselin tapuya tescilinin sağlandığı anlaşılmaktadır.
O halde, son yapılan imar işleminin ayakta olduğu, başka bir ifadeyle geçerliliğini koruduğu gözetildiğinde eldeki davanın dinlenme olanağının kalmadığı açıktır.
Bu durumda, yargılama sırasında yeni imar uygulaması yapıldığı gözetilerek, eldeki davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması isabetsizdir.
Öte yandan, ikinci imar uygulaması yargılama sırasında yapıldığına, davanın açıldığı tarihte mevcut birinci imar uygulaması idari yargı yerinde iptal edildiğine göre; davacının dava tarihinde dava açmakta haklı olduğunun kabulü ile yargılama gideri, harç ve vekalet ücretinden iptal edilen idari işlemi gerçekleştiren davalı belediyenin sorumlu tutulması gerektiği halde, davacıların sorumlu tutulması doğru olmadığı gibi, taraflar arasında mülkiyet ihtilafı bulunmayıp, davadaki isteğin kamusal tasarruftan kaynaklanan sicil kaydınm düzeltilmesine ilişkin olduğu gözetilerek, hüküm altına alınması gerekli karar ve ilam harcı ile avukatlık ücretinin maktu olması gerektiğinden, vekalet ücretinin nispi olarak tayin edilmesi de doğru görülmemiştir.
Mahkemece, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.