14. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/15762 Karar No: 2016/1459 Karar Tarihi: 04.02.2016
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/15762 Esas 2016/1459 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2014/15762 E. , 2016/1459 K. "İçtihat Metni"
T.C. YARGITAY 14. Hukuk Dairesi ESAS NO : 2014/15762 KARAR NO: 2016/1459 Y A R G I T A Y İ L A M I
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 19.4.2000 gününde verilen dilekçe ile mülkiyetin aidiyetinin tespiti istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 11.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Dava, mülkiyetin aidiyetinin tespiti isteğine ilişkindir. Davacı belediye vekili, dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın 775 sayılı Kanun gereğince belediyeye bedelsiz olarak intikal ettiğini ancak tapu kaydının halen Hazine adına olduğunu, bu nedenle 775 ve 2981 sayılı Kanunlarda belirtilen amaçlar doğrultusunda değerlendirilmek üzere taşırmazın mülkiyetinin belediyeye aidiyetinin tespitini istemiştir. Davalı ..., davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, dava konusu taşınmazın ...ait olup belediye sınırları içerisinde kaldığı, 775 sayılı Kanunda belediye sınırları içerisinde bulunan taşınmazların Hazineye ait olanlarının belediyelere devri öngörüldüğünden söz edilerek, bu yasa kapsamında olan dava konusu ... parsel sayılı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı belediye adına tesciline karar verilmiştir. Asıl kararda imar parselleri üzerinden hüküm oluşturulmadığı halde, tavzihle imar parselleri üzerinden hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır. 6100 sayılı HMK"nın 305. maddesinde düzenlendiği üzere "hüküm yeterince açık değilse veya icrasında tereddüt uyandırıyor yahut bir birine aykırı fıkralar içeriyorsa icrası tamamlanıncaya kadar taraflardan her biri hükmün açıklanmasını veya tereddüt ya da aykırılığın giderilmesini isteyebilir." O halde, hüküm sonucunda taraflara tanınan haklar ile yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılması, genişletilmesi ve değiştirilmesi mümkün değildir. Somut olayda, hükmün değiştirilmesi şeklinde tavzih kararı verilmiş olması doğru görülmediğinden 02.05.2014 tarihli tavzih kararı kaldırılarak işin esasının incelenmesine geçildi. Davacı belediye yalnızca tespit isteğinde bulunduğu halde, istek aşılarak tapu iptal ve tescile karar verilmesi doğru olmayıp, bu yönde davacı belediyeye tapu iptal ve tescil davası açması için süre verilmesi, açıldığı takdirde görülmekte olan bu dava ile birleştirilmesi, daha sonra tarafların delillerinin toplanması gerekirken bu hususun gözetilmemesi doğru değildir. Bu itibarla mahkemece, davacı Belediyeye tapu iptal ve tescil davası açması için süre verilmesi, açıldığı takdirde bu dava ile birleştirilmesi, daha sonra dava konusu taşınmazın 775 sayılı Kanunun 3. maddesi ve 2981 sayılı Kanunun 10/son maddesinde öngörülen belediyeye devri gerekli taşınmazlardan olup olmadığının açıklığa kavuşturulması, toplanan deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle işin esası bakımından bir karar verilmesi gerekirken değinilen hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.