14. Hukuk Dairesi 2014/15763 E. , 2016/1420 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.05.1992 gününde verilen dilekçe ile tespitin iptali istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 25.02.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı köy temsilcisi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Davacı köy tüzel kişiliği vekili, davacı köy sınırları içinde bulunan kadim meralarının kadastro çalışmaları sırasında davalı ... kadastro çalışma alanı içinde bırakıldığını belirterek tespitin iptali ile meranın davacı köy adına tescil edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı köy tüzel kişiliği vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, sınır tecavüzleri, tahsis kararının iptali veya sınır tespitine ilişkin davaların idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden söz edilerek HMK 114/1-b maddesi uyarınca davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
HMK"nın 33. maddesi gereğince bir davada olayları anlatmak taraflara, hukuki nitelendirme ise hakime ait bir görevdir.
31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile "...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasını bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı" öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de yararlanma hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
Davacı köy dava dilekçesinde dava konusu yerin, kendi idari sınırları içinde kadim meraları olduğu halde kadastro çalışmaları sırasında davalı köy çalışma alanı içine alınmasının meranın kullanımı hususunda anlaşmazlık yarattığını, meranın kullanım hakkının köye ait olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir. Davacı köyün talebi köyler arasındaki müşterek sınırın yeniden belirlenmesine yönelik değildir. Çekişmeli yer mera ise idari sınır ve kadastro çalışma alanı sınırları dikkate alınmaz. Bu bakımdan uyuşmazlığın idari sınırlar nazara alınmadan giderilmesi gerekir.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, kadim kullanma hakkına ya da tahsise dayanılabilir. Kadimlik iddiası var ise, bu hususun araştırılması, gerektiğinde köylerin kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorularak kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir. Ayrıca mahalli bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından, ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak sonuca gidilmelidir. Tahsise dayanıldığında ise dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi; keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, tarafsız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, varsa çevre taşınmazlara ait kayıtlar da uygulanarak dava konusu yeri ne şekilde okuduğunun çevre taşınmazlarla toprak yapısı kıyaslanarak uzman bilirkişiler aracılığı ile uyuşmazlığa konu yerin ve niteliğinin saptanması gerekir.
Mahkemece yukarıda belirtilen ilkeler doğrultusunda gerekli inceleme ve araştırmalar yapılarak işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, idari yargının görevli olduğundan bahisle davanın reddi doğru görülmemiş, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 04.02.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.