10. Hukuk Dairesi 2021/3328 E. , 2021/7468 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyulmak suretiyle yapılan yargılama sonucunda ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili ile davalılardan ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava,26.07.2009 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan gelir nedeniyle uğranılan Kurum zararının rücuan ödetilmesi istemine ilişkin olup, davacı oluşan Kurum zararından 54.641,45 TL"yi talep etmiş, davalılardan ...’ın 3. kişi olarak kabulü ile 47.355,92 TL"sinden sorumlu olduğu kabul edilmek suretiyle, davalılar yönünden müştereken müteselsilen tahsiline karar verilerek hüküm kurulmuş ise de, davalı iş veren İskender Özen’in teselsül sorumluluğu hatalı belirlenmiştir.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanun"un 21. maddesinin 1. fıkrasında, iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir davranışı sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamının, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirileceği, 4. fıkrasında, iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle gerçekleşmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısının, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû edileceği belirtilmiştir. Anlaşılacağı üzere 21/1. madde işverenin, 21/4. madde üçüncü kişinin rücu alacağından sorumlulukları düzenlenmiş olup bu maddelere göre açılan rücuan tazminat davalarında işveren ile üçüncü kişi arasında müteselsil borçluluk ilişkisi bulunmaktadır.
İşveren veya üçüncü kişiye karşı açılan davalarda 5510 sayılı Kanun"un 21. maddesine göre rücu alacağından sorumluluk belirlenirken kural olarak, işveren yönünden 1. fıkraya göre gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri ile yargılamada yöntemince hesaplanacak gerçek (maddi) zarar karşılaştırması yapılıp düşük (az) olan tutar esas alınmalı, üçüncü kişi bakımından 4. fıkra gereğince gerçek zarar gözetilmeksizin gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı benimsenmeli ve bunlara kusur oranları uygulanmalı ise de işveren ve üçüncü kişinin birlikte taraf olarak yer aldığı, başka anlatımla aynı anda 1. ve 4. fıkralara dayalı uyuşmazlıklarda, fıkralarda yer alan hükümlerin nasıl anlaşılması ve giderek ne şekilde uygulama yapılması gerektiği önem arz etmektedir.
Sigortalının iş kazası veya meslek hastalığına uğramasına birden çok kişinin birlikte kusurlarıyla neden olmaları durumunda, mülga 818 sayılı Borçlar Kanununun 50. ve 51. maddeleri (6098 sayılı Kanun"un 61. ve 62. maddeleri) gereğince teselsül hükümleri kapsamında bu kişilerin birlikte sorumlulukları vardır ve mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 146. maddesine (6098 sayılı Kanun"un 62. maddesine) göre, kendi payından fazlasını ödeyenin diğer müteselsil borçlulara karşı rücu hakkı saklı kalmak kaydıyla, her bir borçlu yönünden kusurlarına karşılık gelen miktar ayrılmaksızın teselsül kurallarına göre sorumluluklarına karar verilmelidir. İş kazası veya meslek hastalığına birlikte sebebiyet veren sorumluların işveren ve üçüncü kişi olması durumunda ise, işverenden istenebilecek gerçek zararı aşmayan gelirin ilk peşin sermaye değerinin müteselsil sorumluların toplam kusuruna düşeninden işveren, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısının müteselsil sorumluların toplam kusuruna karşılık gelen tutarından da üçüncü kişi sorumlu tutulmalıdır.
Daha açık anlatımla, işverenin müteselsilen sorumlu olacağı tutar, 1. fıkra gereğince kendi kusur payı gözetilerek sorumlu tutulacağı miktarın (gelirin ilk peşin sermaye değeri X işverenin kusur oranı), üçüncü kişinin 4. fıkraya göre sorumlu olacağı tutar (gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı X üçüncü kişinin kusur oranı) ile toplamı kadar olmalı, kanun koyucunun getirdiği “gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı” sınırlaması karşısında üçüncü kişinin müteselsilen sorumlu tutulacağı miktarın ise, gelirin ilk peşin sermaye değerinin yarısı ile işveren de dahil olmak üzere tüm davalıların kusurları toplamının çarpımı sonucu elde edilecek tutar kadar olması gerekmektedir. Bu yaklaşım ve uygulama, işvereni, iç ilişkide üçüncü kişiye rücu edemeyeceği miktarı Kuruma ödemek zorunda bırakmadığından da hakkaniyete uygundur.
İş kazası nedeniyle yapılan masraf ve ödemeler yönünden işveren ve üçüncü kişinin sorumluluğu ise toplam kusur oranı esas alınarak müteselsilendir.
Bu kapsamda, eldeki davada, Mahkemece davalı iş veren ... yönünden ilk peşin değerli gelirin,kendi kusuru olan %50 ile davalı 3. kişi ...’ın kusurunun yarısı olan %15 oranının toplamı olan %65’i esas alınmak suretiyle hüküm kurulmalıdır. Açıklanan gerekçelerle teselsülün belirlenmesi gerekirken davalı ... yönünden daha fazlasına hükmedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki, bu konuların düzeltilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hüküm bozulmamalı, 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
S O N U Ç : Yukarıda açıklanan nedenlerle hüküm fıkrasının tamamen silinerek yerine,
“1- Davanın kısmen kabulü ile, 47.355,93 TL ilk peşin sermaye değerli gelirin (davalı ... yönünden 29.142,08 TL ile sınırlı olmak üzere) onay tarihi olan 15/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
2-Miktar itibari ile kabul, red oranına göre hesaplanan 3.263,32 TL harcın; ( davalı ... yönünden 1.990,69 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 315,50 TL tebligat gideri, 1.000,00 TL bilirkişi ücretleri, 119,00 TL dosyanın bilirkişilere gidiş dönüş masrafı olmak üzere toplam 1.434,50 TL yargılama giderinin; kabul red oranına göre 1.248,01 TL’lik kısmının (davalı ... yönünden 765,10 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T. gereğince 6.956,27 TL vekalet ücretinin; (davalı ... yönünden 4.371,31 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalı ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince reddedilen kısım üzerinden hesaplanan nispi vekalet ücreti maktu ücretin altında kalmakla bu miktara tamamlanılarak 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı ...’e verilmesine,
7-HMK"nın 333. maddesi uyarınca kalan gider avansı bulunması halinde karar kesinleştiğinde ilgilisine iadesine, bentlerinin eklenmesine ve hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde ..."e iadesine, 02.06.2021 gününde oybirliği ile karar verildi.